Sahip Arapça dilinde yoldaş, arkadaş, dost ve çağdaş demektir, Farsçada zihne gelen malik anlamında değildir. Bu nedenle zamanın sahibinin manası, zamanla yoldaş olan, bu asır ve zamanda yaşayan demektir. Bu kavramın bu anlam ve yorumu şirk değildir. Bu iddianın delili Kur’an ayetidir: [1]"ما ضَلَّ صاحِبُکُمْ وَ ما غَوی"; Arkadaşınız (Muhammed) ne sapıttı, ne de azıttı. Hakeza şöyle buyuruyor: "وَ ما صاحِبُکُمْ بِمَجْنُونٍ"[2] (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir. Artı, hatta bu kelimeden (sahip) maksat malik olsa bile bu şirk olmayacaktır; çünkü İmam-ı Zamanın malikiyet ve yöneticiliği, Yüce Allah’ın malikiyetinin boylamındadır, enleminde değildir: " ... یا أَیُّهَا الَّذینَ آمَنُوا أَطیعُوا اللَّهَ وَ أَطیعُوا الرَّسُولَ وَ أُولِی الْأَمْرِ مِنْکُمْ...."[3] Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de… Şia inancına göre, imamların (a.s) Allah’ın izniyle âlemdeki işlere yönelik tekvini velayet taşıdığı ve bunun Allah’ın izin ve iradesiyle onlara verildiği belirtilmelidir.
İlgili başlıklar:
İmamlar Ve Tekvini Velayet, 222 (Site: 1406).
İlahi Velayetin Gıyap Döneminde Uygulanması, 2841 (Site: 3074)