Namazda yolcu bir kimsenin mukim olan (yolcu olmayan) kimseye tabi olması (iktida etmesi) ve tersine mukim olan bir kimsenin yolcu olan bir kimseye tabi olması mekruhtur. Elbette dikkat edilmelidir ki buradaki mekruhtan maksat, mukim olan bir kimsenin mukim olan bir kimseye veya yolcu olan bir kimsenin yolcu olan bir kimseye tabi olup kıldığı namazdan aldığı sevaptan daha az sevap alırlar anlamındadır.[1]
Eğer imam ile memum (imama tabi olan kimse) veya imama tabi olan yolcu bir kimse ile başka bir memun ki memumu imama irtibatlandırmış arasındaki fasıla secde halinde olan bir insanın hacminden (bir zira) fazla değilse sakıncası yoktur.[2] Ama eğer bu fasıla secde halinde olan bir insanın hacminden daha fazla ise konuyla alakalı fakihler arasında görüş farklılığı var olmaktadır; bazılarının görüşüne göre fasılanın fazlalığıyla diğerlerinin (fasıla nedeniyle imamdan uzak duşmuş olan kimselerin) namazı (cemaatle irtibatı kesilirek) furadaya dönüşür. Ama “Urvetu’l Vusga” kitabının yazarına göre, cemaatin birinci safda yer almış ve namazları bitmiş olan kimseler, namazı biter bitmez fasıla vermek sizin hemen kalkar bir sonraki namazı kılarlarsa diğerlerinin cemaat namazlarına zarar getirmez.[3]
[1] Bu konu hakkında müçtehitlerin görüşünü öğrenmek için, “Tevzihü’l-Mesail(el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni)”, c. 1, s. 804, mesele 1490.
[2] a.g.e, s: 774, mesele 1417.
[3] El-Yezdi, Seyit Muhammed Kazım, “El-Urvetu’l Vuska” (el-Mahşi), Kum: Müessesei En-Neşri’l - İslami, 1419 h.k, c: 3, s: 148, mesele 15.