Değerli okuycumuz,
Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız.
1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı bir din olduğundan yaşamın tüm yönleri için kanunlar koymuştur. Ve biliyoruz ki Allah Teala, insana akıl, gazap ve şehvet kuvveleri vermiştir. İnsanın bu kuvvelerle tekamül yolunda ilerlemesi için elçilerinin vasıtasıyla yaşam programı ve direktifler göndermiştir. İnsan aklıyla ve Peygamberlerinin yardımıyla saadetli bir yaşama ulaşabilir.
2- Yine biliyoruz ki, insanı çalışıp çabalamaya iten şey onun şehvet kuvvesidir. Kendisi ve içinde bulunduğu toplum için maddi ve manevi yönden faydalı olabilmesi çalışması gerekir. Bu dünyada yaşayabilmek için çalışmaktan başka yol yoktur. Kim çalışırsa doğal olarak çalışmasının karşılığını alacak ve bir ölçüye kadar rahat bir yaşama kavuşacaktır.
3- İnsanın bu çalışmasında tamahkâr ve aç gözlü olmaması için ölçülü olmayı ilke edinmelidir. Ölçülü olmak, din öğretilerinin ve aklın istediği beğenilmiş bir özelliktir. Neticesi tuğyan ve azgınlık olan[1] aç gözlülüğe ve tamaha davet eden kimse nefsani isteklerinin karşısında durulabilirse ölçülü olabilir. Ölçülü olmak ne gelecekten endişe duymaya neden olan fakirliktir ne de Allah’tan gafil olup tekamül yolundan çıkmaya neden olan tamah ve aşırı istektir.
4- Yerine getirmeye tavsiye edildiğimiz kanaat, dini ölçülere göre standart bir yaşama yetinilen, lüksten uzak durulması ve mevcut durumdan şikayet edilmemesi gereken bir kanaattır.
5- ‘Herkesin bu dünyada bir kısmeti var’ sözü doğrudur. Bunun manası gücü ölçüsünde ve standart şekilde helal rızık kazanmak, Allah’ın rızık veren olduğuna tevekkül ve ümitli olmak, aşırı derecede servet toplamaktan sakınmak demektir. İşte kanaat burada mana kazanıyor. Yani insan, doğru ve meşru yollarla çabasını gösterirse artık gelecekteki ihtiyaçlarına dair endişe duymayacaktır. Zira insan çalışmakla yükümlüdür. Rızık ve bereket Allah’tandır. Bu açıdan dünayaya ve yaşama bakanlar ne fakirlikten korkarlar ne de tamah ve mal toplama endişesi duyarlar. Çünkü tıpkı kural ve kaidelere göre hareket eden kimse eğer fakir olsa, o fakirlik iftihardır ve din büyükleri onu övmüşlerdir.[2] Zenginde olsa o zaman bu kendisi için fitne olmadığı gibi yaşamının ziyneti de olur.[3]
6- Dolayısıyla fakirlik ve zenginlik, yücelme ve ilerleme veya sapma ve çökmeye neden olabilecek ilahi imtihanlardandır. Şunu da unutmamak gerekir ki fakir kimsenin toplumda sorumluluğu daha az olduğu gibi kıyamette de hesabı daha kolay olacaktır. Çünkü dünya malı hakkında ‘Helalinde hesap, haramında azap vardır’ diye buyurulmuştur.[4]
7- Çocuklara miras bırakmak, karzu’l-hasene vs.’de bu çerçeveye girmektedir. Birikim yapmak kınanmış olsa zayıflara, fakirlere yardım etmenin manası olmaz. Mirasta böyledir. Ancak hac, infak vb.gibi diğer dini görevleri yerine getirmek konusunda ihmalkar olmamak gerekir. Buna göre kınanan şey aşırı derecede servet toplamaktır.[5] Yoksa gelirinin bir kısmını kendisi ve çocukları için biriktirmek kınanmamıştır.
8- Humus konusunda ise bütün fakihlerin görüşü aynı değildir. Bu yüzden mesken ve normal ihtiyaçlarda humusun farz olmadığı görüşünde olan müçtehitlere taklit edebilirsiniz.[6]
Daha fazla bilgi için bkz:
-Kanaatın Etkisi ve Cimrilikle Farkı, 14858 (Site:14614)
-Masumların Borç Konusunda Değişik Görüşlerinin Olması, 15457 (Site:15172)
-Karzu’l-Hasene ve Onun Sadakadan Üstün Olması, 13033 (Site:12763)
-Zarar, Hastalık ve İmtihan, 13229 (Site: tr12983).
[1] -‘Hayır; şüphesiz insan azar, kendini yeterli gördüğünde.’ (Alak/6-7)
2 -Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Fakirlik iftiharımdır ve ben onunla iftihar ediyorum.’ (Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.69, s.30, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409.)
3 -‘Mal ve oğullar, dünya yaşayışının ziynetidir. Rabbinin katında ebedi olarak kalan hayır ve hasenatsa hem mükafat bakımından daha hayırlıdır, hem sonucu bakımından daha hayırlı.’ (Kehf/46)
4 -Muhaddis Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c.12, s.51, Müessese-i Alu’l-Beyt, Kum, HK.1408.
5 -‘İnsanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden, mal toplayan ve onu durmadan sayanların vay hâline! Malının onu gerçekten de ebedileştireceğini sanır.’ (Hümeze/1-3)
6 -Ayet-i İzam Behcet, Fazıl Lenkerani, Safi Gulpaygani, Nuri Hemedani. Mesken Birikimi İçin Humus, 1736 (Site:1732)