1- Bazı çağdaş fakihlerin görüşüne göre ehl-i kitap kafirlerin su ve yemekleri, eğer onların elleri ve bedenlerine değerse necis ve haramdır. Ama bazı taklit mercileride (Ayetullah Tebrizi, Ayetullah Fazıl Lenkerani, Ayetullah Vahid Horasani gibi)[1] şöyle buyuruyorlar: ‘Semavi dinlerin mensuplarının (Hıristiyan ve Yahudiler) bedenleri özde paktır ve kestikleri hayvanların dışında, diğer yemeklerine kan, şarap gibi necasetler bulaşmamışsa onlarda paktır.’[2]
2- ‘Kilisenin mukaddes ekmeği’ni yeme konusu daha önce beyan ettiğimiz fıkhi görüşlere bağlı olsa da ikinci derecedeki meselelelerde söz konusu etmişlerdir. Şöyle ki, Hıristiyan misyonerlerinin elinden ekmek almak vb. gibi şeyler bidat ve batıl amellerin teyit ve yayılmasına neden olursa[3] veya Müslümanları zillete sürüklerse veyahut Hıristiyanların (tahrif olmuş dinlerinin) örf ve adetlerine yöneliş sayılır ve Müslümanların inançlarının zayıflamasının ortamını hazırlaması gibi durumlarda ikinci derecedeki meseleleler türünden olduğundan haramdır.
3- En’am suresinin 119. ayetinde[4] gelen şey hayvanların kesilmesine ait olup bütün yiyecekleri kapsamamaktadır. Yani siz eğer sığır veya koyun etinden yemek isterseniz onların şer’i olarak kesilmesi gerekir. Şer’i kesimin şartlarından birisi kesim yapıldığı sırada Allah’ın adının söylenip kesilmesidir. Demek ki etli olmayan yemeklerde böyle bir şart yoktur.[5]
[1] -Adı geçen mercilerin Tevzih-ul Mesail’leri, Taharet babı, Necasetler bölümü, Kafirin necisliği; Ayetullah Fazıl, el-Ahkam-ul Vaziha, s.95; Ayetullah Sistani, el-Mesail-ül Müntahaba, s.93.
[2] -Mukaddes ekmek çoğunlukla şaraba batırılır.
[3] -İslami öğretilerde bidatçılardan uzaklaşmak için vurgu yapılmıştır. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kimin bidatçılarla irtibatı olur ve ona hürmet ederse İslamı yıkmak için bir adım atmıştır.’ (Men La Yahduruh-ul Fakih, c.3, s.572).
[4] -‘Onun ayetlerine inanmışsanız Allah'ın adı anılarak kesilenleri yiyin. Size ne oluyor da Allah'ın adı anılarak kesilenleri yemiyorsunuz? Halbuki zorada kaldığınız zamanlar hariç, size haram edilenleri ayırt etmişti. Şüphe yok ki halkın çoğu, bilmeden kendi istekleriyle sapıp gider. Şüphe yok ki Rabbin, haddini aşanları daha iyi bilir.’ (En’am/118-119)
[5] Şer’i kesimin şartlarını öğrenmek için bkz: Tahrir-ul Vesile, c.2, Kitab-us Sayd ve’z Zibahe, el-Kavl Fi Zibahe, Mesele:11.