Sitesi Kod
fa1879
Kod Gizlilik Bildirimi
112552
Soru Özeti
Hz. Musa (a.s) ulü’l azm bir peygamber olmasına rağmen neden Hz. Hızır’ın ilmi ondan daha fazlaydı?
Soru
Kuran’ı Kerim’de Hz. Musa (a.s) ile Hz. Hızır arasında geçen vakıa’da Hz. Hızır’ın Hz. Musa (a.s)’ın haberi olmadığı konulardan haberdar olduğu geçmektedir. Hz. Musa (a.s)’ın ulü’l azm peygamber olduğu Hz. Hızır’ın ise olmadığı göz önünde bulundurulursa bu nasıl mümkün olabilir?
Kısa Cevap
Hz. Musa (a.s) ulü’l azm peygamber ve risaletin öncülerinden olmasına rağmen Hz. Hızır’dan bazı noktaları öğrenmesi bu büyük peygamberin ilmi eksikliği olarak görülmemelidir. Bunun açıklığa kavuşması için aşağıdaki noktalara dikkatiniz çekmek isteriz:
- Hz. Musa (a.s) ile Hz. Hızır ilk defa karşılaştıklarında Hz. Hızır Hz. Musa (a.s)’ın selamına şöyle cevap veriyor: «السلام عليك يا عالم بنى اسرائيل» Esselam’u Aleykum ey İsrailoğulları’nın alimi.[1] Bu tabir Hz. Musa (a.s)’ın ilmi makamının izanı ve kabulünü göstermektedir.
- Ezcümle İmam Sadık (a.s)’dan nakledilen hadisten ve bazı rivayetlerden anlaşılan Hz. Musa kendisini nazil olan levhalarda bütün ilimlerin ve bilinmesi gereken her şeyin var olduğu ve kendisinin herkesten daha bilgili olduğu kanaatindeydi.[2] Allah Teala hikmeti ve maslahatı üzere bu kanaati düzeltmeyi irade etti. Kaderin cilvesi öyle gelişti ki gizemli bir olay sayesinde hazret bu kanaatinin sahih olmadığına vakıf olsun.
- Hz. Hızır bazı konularda irfan sahibiydi lakin toplamda ilmi Hz. Musa (a.s)’dan daha fazla değildi. Yani bu ulü’l azm peygamberin ilmi Hz. Hızır’dan daha fazlaydı. İşte bu yüzden İmam Sadık (a.s) Hz. Musa (a.s)’ı Hz. Hızır’dan daha alim ve bilgin bilmektedir.[3]
Başka bir ifadeyle Hz. Musa (a.s) ve Hz. Hızır vakıasının geçtiği ayet ve rivayetlerin bütünden anlaşılan Hz. Hızır’ın nezdinde olan ilim marifet türünde olup tekvini ve insanların kaderleri hakkındaydı. İlahi velayet, mutlak ve özel rahmet ışığında kendisine nasip olmuştu. Bu marifet Hz. Musa (a.s)’ın risaleti, nübüvvetine bir helallik getirmemekteydi. Hz. Musa (a.s)’ın Hz. Hızır’a itirazı şeriat, dini ritüeller ve zahir ilimler esasındaydı. İşte bu şekilde Allah Teala kendi peygamberini bazı gaybı ilimlerle ve perde arkasındaki hakikatlerle aşina etti. Kendi has kullarından bir kul olan Hz. Hızır’ın dilinden beyan etti.[4]
- Hz. Hızır’ın ilminin kaynağıyla Hz. Musa (a.s)’ın ilminin kaynağı birdir. Her ikisi de ilahi öğretiler ve Allah tarafından aşikâr edilmiş hakikatlerdir. Hz. Hızır’ın Hz. Musa (a.s)’ın haberdar olmadığı bazı meseleleri ve mısdaklarını bilmesi ona has bir fazilet mahsup değildir. Zira bütün ilim Allah katındandır belirli bir hikmet ve maslahat doğrultusunda aşikar olur.
- Yapılan açıklamalara teveccüh edecek olursanız bazı sırların Hz. Hızır tarafından Hz. Musa (a.s)’a öğretilmesi Hz. Hızır’ın üstünlüğünden ve faziletinden daha çok Hz. Musa (a.s)’ın ruhsal yeterliliği ve zati liyakatini bizlere göstermektedir. Allah Teâlâ bu şekilde ona bilmediklerini bildirmiştir. Elbette böylesi özel bir rahmete ve ilahi feyze nail olmak içsel ve dışsal etkenler ve faktörler sayesinde mümkündür. Hz. Musa (a.s) için bu inayet dışsal bir faktör olan Hz. Hızır sayesinde muhakkak olmuştur. İşte bu sebeptendir Hz. Hızır söylediği her şeyin kendisinden olmadığını ve ilahi irade olduğunu vurgulamaktadır. Kendisi vesilesiyle bu hakikatler Hz. Musa (a.s)’a beyan olunmuştur.[5]