Kuran’ı Kerim’den ve hadis kaynaklarından anlaşıldığı kadarıyla başta Peygamber ve Masum İmamlar olmak üzere evliyanın bütün amelleri sadece Allah rızasına erişmek içindi. Ne dünyevi makamlara erişmek içindi nede manevi makamlara ulaşmak için. Bu zatlar Hak yolunda canlarını ve mallarını feda etmekten kaçınmayacakları bir marifetle Hakkı tanımışlardı. Kuran’ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: «قُلْ إِنَّ صَلاتي وَ نُسُكي وَ مَحْيايَ وَ مَماتي لِلَّهِ رَبِّ الْعالَمين» De ki: "Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir."[1]
Bu ayeti kerimede Allah Teala peygamberine buyuruyor ki insanlara namazını, ibadetlerini, hayatını, ölümünü Allah için halis kıldığını söyle. Başka bir tabirle kulluğu ve her davranışı hangi şart altında olursa olsun yalnız Allah’a özgü kıldığını hiçbir şeyi buna ortak etmediğini bildirmektedir. Bu tevhidin özü ve en saf halidir.
Ebetteki Allah dostlarının namazları, niyazları, kullukları ve kurbanlıkları Allah’tan başkası için değildir olamazda. Evliyanın hayatı, ölümü, tüm hareketleri, alışkanlıkları ezcümle siyasetleri, ahlakları, iktisatları, toplumsal faaliyetleri Allah için olup onun rızasını kazanmak ve ilahi değerleri muhakkak etmek içindi.
İmam Ali (a.s) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:
«مَا عَبَدْتُكَ خَوْفاً مِنْ نَارِكَ وَ لَا طَمَعاً فِي جَنَّتِكَ وَ لَكِنْ وَجَدْتُكَ أَهْلًا لِلْعِبَادَةِ فَعَبَدْتُكَ»
‘Ben ateşinin korkusundan veya cennetine tamahtan sana kulluk etmekte değilim. Bilakis seni ibadete layık bulduğum için ibadet ederim.’[2]
Bu öğretilere binaen peygamberler ve evliyanın bir makama veya mülke kavuşmak için Allah’a kulluk ettiklerini düşünmek doğru olmayacaktır. Hz. İbrahim (a.s)’ın evladını kurban etmekle imtihan edilmeden öncede ağır imtihanlarla sınanmış ve başı dik bu imtihanlardan çıkmıştır. Bütün bu imtihanların sonucunda Allah Teala onu imamet makamına seçmiştir. Zira Kuran’ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: «وَ إِذِ ابْتَلى إِبْراهيمَ رَبُّهُ بِكَلِماتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قالَ إِنِّي جاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِماماً ...» Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi.[3]
Hiç şüphesiz bütün gerçek müminlerin hatta Allah dostlarının gerçekleştirdiği ameller ve ibadetler ilahi rızaya ve kurb’a ulaşmak içindir. Kuran’ı Kerim buna şöyle ışık tutmaktadır:
«وَ مِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نافِلَةً لَكَ عَسى أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقاماً مَحْمُوداً» ’ Rabbinin seni makam-ı mahmud’a ulaştırması ümidiyle geçenin bir kısmında sana mahsus olan nafileyle teheccüd et.’[4]
Teveccüh edecek olursanız bu ayeti kerimede teheccüd ve gece nafilesi makam-ı mahmud’a ulaşmak için bir vesile olarak tanıtılmıştır. [5]
Konunun tam olarak açıklık kazanması için şu ayeti kerime teveccüh edecek olursak:
«وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنينَ وَ الْمُؤْمِناتِ جَنَّاتٍ تَجْري مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهارُ خالِدينَ فيها وَ مَساكِنَ طَيِّبَةً في جَنَّاتِ عَدْنٍ وَ رِضْوانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ ذلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظيمُ»
”Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde tertemiz köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.”[6]
Ayan olduğu üzere Allah dostları için gerçek nimet ve başarı ilahi rızayı kazanmaktır. Büyük başarıda budur. Hz. İbrahim (a.s) gibi evliya tarafından muvahhitlerin babası olarak tanıman bir Halilullah elbette rızayı ilahiyi kazanmak için sınanmıştır. Belki de bu büyük sınamaların sonucu İbrahim (a.s)’ı varlık aleminde imamet makamına ulaştırılarak ilahi rızanın tahakkuk bulduğu izhar edilmiştir.
[1] Enam/162.
[2] Meclisi, Muhammet bakır, bihar’ul-envar, 69.c, 287.s, dar’ul ehya-i et’tras’ul-arabi, Beyrut, 2.bk, 1403.h.
[3] Bakara/124.
[4] İsra/79.
[5] Daha fazla bilgi için: Makam-ı Mahmud, 15242.
[6] Tevbe/72.