Aziz İslam Peygamberinin (s.a.a) ebedi mucizesi, birçok mucizevî boyuta sahip bulunan, her zaman için baki olan, tüm dost ve düşmanlara meydan okuyan, onları mücadeleye davet eden, onlardan bu kitabın ilahi olmasından şüphe duyuyorlarsa ona benzer bir kitap veya onun surelerine benzer on sure veyahut en azından onun surelerine benzer bir sure getirmesini isteyen Kur’an’dır.[1]
Kur’an’ın meydan okumasının üç merhale veya üç mertebesi olmuştur:
1. Bu Kur’an’a benzer bir kitap getirmek. Nitekim şöyle buyurmaktadır: “De ki: Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”[2]
2. Bu Kur’an surelerine benzer on sure getirmek. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah’tan başka gücünüzün yettiklerini de (yardıma) çağırıp, siz de onun gibi uydurma on sure getirin.”[3]
3. Bu Kur’an surelerine benzer bir sure getirmek. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sure getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).”[4]
Allame Tabatabai (r.a) bu hususta şöyle diyor: Bu meydan okumayla ilgili ayetler genellik ve özellik açısından muhteliftir; bazıları Bakara suresindeki ayette olduğu gibi bir sure hakkında, bazısı on sure hakkında ve bazısı Kur’an’ın belagati hakkında ve bazısı da onun tüm yönleri hakkındadır.[5] Bu nedenle, Kur’an-ı Mecid hiçbir zaman bir ayetle düşmanlarına meydan okumamış ve Kur’an ayetlerine benzer bir ayet getirin diye bir şey buyurmamıştır. Dolayısıyla (bunu eksen alarak) bu ayet mukataa harflerini kapsamakta mıdır yoksa kapsamamakta mıdır diye bir tartışma yapmamamız da yersizdir.
[1] Kur’an’ın mucize olduğuna dair daha fazla bilgi edinmek için 1229 (site: 1674) ve 70 (site: 311) sayılı sorulara müracaat edebilirsiniz.
[2] İsra, 88, قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَ الْجِنُّ عَلى أَنْ یَأْتُوا بِمِثْلِ هذَا الْقُرْآنِ لا یَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَ لَوْ کانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهیرا
[3] Hud, 12, أَمْ یَقُولُونَ افْترََئهُ قُلْ فَأْتُواْ بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِ مُفْترََیَاتٍ وَ ادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن کُنتُمْ صَادِقِینَ
[4] Bakara, 23, وَ إِن کُنتُمْ فىِ رَیْبٍ مِّمَّا نَزَّلْنَا عَلىَ عَبْدِنَا فَأْتُواْ بِسُورَةٍ مِّن مِّثْلِهِ وَ ادْعُواْ شُهَدَاءَکُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن کُنتُمْ صَادِقِینَ
[5] Tercüme-i el-Mizan, c. 1, s. 94.