Sitesi Kod
tr21873
Kod Gizlilik Bildirimi
29218
Soru Özeti
İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
Soru
Karıncaların yuvasını yıkmak ve bir daha yuvalarından çıkmamaları için öldürücü madde bırakmak bir kişinin geleceğini kötü şekilde etkiler mi?
Kısa Cevap
Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir:
1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir çatışma olmadan ve fare, böcek ve sinekler gibi eziyet edici varlıkların insanlar tarafından hiçbir şekilde rahatsız edilmediği güvenli ve sağlıklı bir şehri tasavvur edemeyiz. Bu esas uyarınca insan güvenli ve sağlıklı bir ortam ile bazı varlıklarla birlikte yaşama arasında bir tercih yapmalıdır! Böyle bir durumda insanın ilk şıkkı seçeceği apaçıktır.
2. Her ne kadar diri varlıklar dürtüsel olarak ölüm karşısında direniş gösterseler de onların ölüm ve yokluk hakkında taşıdıkları tasavvur insanların tasavvurlarından farklıdır. Bu hususta 25378 sayılı yanıtı okuyabilirsiniz.
Belirtilenlere binaen insanların bazı diri varlıkları yiyecek, giyecek ve benzeri değişik istifadeler nedeniyle öldürmesi ve onların bir bölümünü de yaşamı sürdürmede eziyet ve problem oluşturmaları nedeniyle ölüm veya zorunlu göç ettirme ile kendi yollarından kaldırmaları kaçınılmazdır. Bu, yaklaşık tüm insanlar tarafından benimsenen bir yöntemdir. Onlar hangi düşünce ve dine sahip olurlarla olsunlar ister istemez bu yöntemi uygulamaktadırlar. Mukaddes İslam dini de gerçeklerle mücadele etme gayesinde değildir. Bilakis böyle bir gerçeği kabul etmiş ve bunu ilahi hikmet ve yaratılışın en üstün düzenine aykırı görmemiştir. Bununla birlikte bu alanda bir takım tavsiyelerde de bulunmuştur:
1. Diri bir varlığın hayatı ancak insan için bir fayda oluşturduğu veya onlar tarafından eziyet ve rahatsızlık yaratıldığı takdirde yok edilebilir. Yahut en azından gelecekteki ciddi bir rahatsızlık ihtimali olduğunda bu yapılabilir. Bunun dışında eğlence ve hobi olsun diye bu canlıların hayatı tehlikeye atılmamalıdır. Bu hususta birkaç rivayete istinatta bulunacağız:
A. Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Her kim sebepsiz yere bir serçeyi avlarsa, o kıyamet günü Allah’a şikâyette bulunacak ve ey rabbim senin kulun sebepsiz yere beni öldürdü ve beni öldürmeyle kendisi için hiçbir fayda elde etmedi diye şikâyette bulunacaktır.[1]
B. Mus’ad’de b. Ziyad şöyle nakletmektedir: Bir şahıs İmam Sadık’tan (a.s) evindeki yılan ve karıncaları öldürme hakkında görüşünü sordu ve İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Eğer onlar eziyet ve rahatsızlığa sebep olursa öldürülmeleri ve yakılmaları sakıncasızdır.[2] Elbette diğer rivayetler de göz önünde bulundurulduğunda ancak kendilerini yok etmek için başka bir çarenin olmadığı durumda bu hayvanlar yakılabilir.
C. Ali b. Cafer, kardeşi İmam Kazım’dan (a.s) karıncaları öldürmek hakkında görüşünü sordu ve İmam Kazım (a.s) şöyle buyurdu: Eğer onlar sana bir zarar vermiyorsa, onları öldürme.[3] Elbette karınca gibi bazı hayvanları hiçbir koşul ve şart olmadan öldürmeyi caiz sayan rivayetler de mevcuttur.[4] Lakin bu rivayetlerin gelecekte onların rahatsızlık yaratması ihtimali hakkında olduğu anlaşılmaktadır.
2. İster eti helal ve faydası olan ve ister eziyet eden varlıklar olsun tüm canlıların hayatına son verirken onlara minimum acıyı veren yöntemin seçilmesi için çaba gösterilmelidir. Başka bir ifadeyle eğer onları öldürmek için iki eşit şık varsa, bu canlı varlıkların minimum işkenceye tahammül ettiği şık seçilmelidir. Bu, insan aklının da yalnız başına benimsediği şer’i bir tavsiyedir. Bu konuda yer alan bazı rivayetlere dikkat ediniz:
A. Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a), diri bir tavuğu bir yere bağlamış ve onu oklayan bir grubu gördü! Hz. Peygamber (s.a.a) bu sahneyi görünce bunlarda kimdir, Allah kendilerine lanet etsin diye buyurdu.[5]
B. Hz. Peygamber (s.a.a) canlıların yakılmasını yasakladı.[6]
C. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Bir kadın bir kediyi bağladı (ve bu durumda bıraktı) ve sonra kedi öldü. Bu kadın, bu çirkin davranışının cezası olarak Allah’ın azabına müstahak oldu.[7]
Gördüğünüz gibi bu rivayette bu hayvanın öldürülmesinden çok onun öldürülme şekli kınanmıştır ve bu nedenle bu kınanmış davranışın cezası olarak Allah’ın azabı dile getirilmiştir. Her halükarda eğer bir insan bu diri varlıklar karşısında had ve sınırı aşarsa, bu ancak Allah katından istiğfar edilerek telafi edilebilir ve bundan sonra önceki hataları telafi etmek için iyi davranışlar yapma gaye edilebilir.
1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir çatışma olmadan ve fare, böcek ve sinekler gibi eziyet edici varlıkların insanlar tarafından hiçbir şekilde rahatsız edilmediği güvenli ve sağlıklı bir şehri tasavvur edemeyiz. Bu esas uyarınca insan güvenli ve sağlıklı bir ortam ile bazı varlıklarla birlikte yaşama arasında bir tercih yapmalıdır! Böyle bir durumda insanın ilk şıkkı seçeceği apaçıktır.
2. Her ne kadar diri varlıklar dürtüsel olarak ölüm karşısında direniş gösterseler de onların ölüm ve yokluk hakkında taşıdıkları tasavvur insanların tasavvurlarından farklıdır. Bu hususta 25378 sayılı yanıtı okuyabilirsiniz.
Belirtilenlere binaen insanların bazı diri varlıkları yiyecek, giyecek ve benzeri değişik istifadeler nedeniyle öldürmesi ve onların bir bölümünü de yaşamı sürdürmede eziyet ve problem oluşturmaları nedeniyle ölüm veya zorunlu göç ettirme ile kendi yollarından kaldırmaları kaçınılmazdır. Bu, yaklaşık tüm insanlar tarafından benimsenen bir yöntemdir. Onlar hangi düşünce ve dine sahip olurlarla olsunlar ister istemez bu yöntemi uygulamaktadırlar. Mukaddes İslam dini de gerçeklerle mücadele etme gayesinde değildir. Bilakis böyle bir gerçeği kabul etmiş ve bunu ilahi hikmet ve yaratılışın en üstün düzenine aykırı görmemiştir. Bununla birlikte bu alanda bir takım tavsiyelerde de bulunmuştur:
1. Diri bir varlığın hayatı ancak insan için bir fayda oluşturduğu veya onlar tarafından eziyet ve rahatsızlık yaratıldığı takdirde yok edilebilir. Yahut en azından gelecekteki ciddi bir rahatsızlık ihtimali olduğunda bu yapılabilir. Bunun dışında eğlence ve hobi olsun diye bu canlıların hayatı tehlikeye atılmamalıdır. Bu hususta birkaç rivayete istinatta bulunacağız:
A. Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Her kim sebepsiz yere bir serçeyi avlarsa, o kıyamet günü Allah’a şikâyette bulunacak ve ey rabbim senin kulun sebepsiz yere beni öldürdü ve beni öldürmeyle kendisi için hiçbir fayda elde etmedi diye şikâyette bulunacaktır.[1]
B. Mus’ad’de b. Ziyad şöyle nakletmektedir: Bir şahıs İmam Sadık’tan (a.s) evindeki yılan ve karıncaları öldürme hakkında görüşünü sordu ve İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Eğer onlar eziyet ve rahatsızlığa sebep olursa öldürülmeleri ve yakılmaları sakıncasızdır.[2] Elbette diğer rivayetler de göz önünde bulundurulduğunda ancak kendilerini yok etmek için başka bir çarenin olmadığı durumda bu hayvanlar yakılabilir.
C. Ali b. Cafer, kardeşi İmam Kazım’dan (a.s) karıncaları öldürmek hakkında görüşünü sordu ve İmam Kazım (a.s) şöyle buyurdu: Eğer onlar sana bir zarar vermiyorsa, onları öldürme.[3] Elbette karınca gibi bazı hayvanları hiçbir koşul ve şart olmadan öldürmeyi caiz sayan rivayetler de mevcuttur.[4] Lakin bu rivayetlerin gelecekte onların rahatsızlık yaratması ihtimali hakkında olduğu anlaşılmaktadır.
2. İster eti helal ve faydası olan ve ister eziyet eden varlıklar olsun tüm canlıların hayatına son verirken onlara minimum acıyı veren yöntemin seçilmesi için çaba gösterilmelidir. Başka bir ifadeyle eğer onları öldürmek için iki eşit şık varsa, bu canlı varlıkların minimum işkenceye tahammül ettiği şık seçilmelidir. Bu, insan aklının da yalnız başına benimsediği şer’i bir tavsiyedir. Bu konuda yer alan bazı rivayetlere dikkat ediniz:
A. Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a), diri bir tavuğu bir yere bağlamış ve onu oklayan bir grubu gördü! Hz. Peygamber (s.a.a) bu sahneyi görünce bunlarda kimdir, Allah kendilerine lanet etsin diye buyurdu.[5]
B. Hz. Peygamber (s.a.a) canlıların yakılmasını yasakladı.[6]
C. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Bir kadın bir kediyi bağladı (ve bu durumda bıraktı) ve sonra kedi öldü. Bu kadın, bu çirkin davranışının cezası olarak Allah’ın azabına müstahak oldu.[7]
Gördüğünüz gibi bu rivayette bu hayvanın öldürülmesinden çok onun öldürülme şekli kınanmıştır ve bu nedenle bu kınanmış davranışın cezası olarak Allah’ın azabı dile getirilmiştir. Her halükarda eğer bir insan bu diri varlıklar karşısında had ve sınırı aşarsa, bu ancak Allah katından istiğfar edilerek telafi edilebilir ve bundan sonra önceki hataları telafi etmek için iyi davranışlar yapma gaye edilebilir.
[1] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 61, s. 306, Dar’uİhyau’t-Turasu’l-Arabi, Beyrut, 1403 h.k.
[2] Hürr’üAmuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 11, s. 534, hadis 15470, Müessese-i A’lu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k.
[3] a.g.e, s. 535, hadis 15473.
[4] a.g.e, hadis 15471.
[5] Biharu’l-Envar, c. 61, s. 268, hadis 30.
[6] Şeyh Saduk, Men la Yehzeruhu’l-Fakih, c. 4, s. 5, Defteri İntişaratı İslami, Kum, 1413 h.k.
[7] Şeyh Saduk, Savubu’l-A’mal ve İgabu’l-A’mal, s. 279, Daru’ş-Şerifi’r-ReziLinneşr, Kum, 1406 h.k.