Bu ziyartnanemenin asıl kaynağı iki kitaptır: Birincisi (hicri kamerinin 348. Senesinde vefat eden) Cafer b. Muhammed b. Kuvluviye’i Kumi tarafından kaleme alınan “Kamilu’z - Ziyarat” adındaki kitaptır. Diğeri (hicri kamerinin 385 ve 460. Senelerde yaşayan) Şeyh-i Tusi tarafından kaleme alınan “Misbahu’l - Müçtehit” adındaki kitaptır. Bazı ilkeler ve kurallara göre ibn-i Kuvleviye’nin senedi muteber ve güvenilirdir. Ama “Misbahu’l - Müçtehit” kitabında zikredilen rivayetler hakkında şöyle demek gerekir: Bu kitap bu ziyaret için toplam iki senet zikretmiş. Bu iki rivayeti nakleden ravileri değerlendirirken hakkında söylenilecek şey üç halet dışında değildir: Bu raviler ya güvenilir kimselerdir, ya bir merhalede güvenirlirliği açık bir şekilde dile getirilmemiş ve güvenirliliği ispatlamış bir ravinin kenarında ismi zikredilmiş, ya ravinin güvenirliliği tesbit edecek karineler var olmaktadır. Bu nedenle ziyaret-i aşuranın senedinin sahih ve doğru ve hiçbir sorununun olmadığını diyebiliriz. Rivayetin metnine de bazı işkaller yapılmıştır ki bu sitede detaylı bir şekilde bu işkallere cevap verilmiştir. Daha fazla bilgi edinmek için cevabın detaylısını okuyunuz.
“Ziyaret-i aşura” İmam Bakır ve İmam Sadıktan (a.s.) nakledilerek bize ulaşmış. Bu nedenle senedinin muteber ve güvenilir olduğunu kabul görülmesi gerekir. Bunun delilin yanı sıra başka bir delilde içeriğinin ve muhtevasının kuranın öğretilerine ve diğer rivayetlerle tezat ve çelişki içinde olmamasıdır. Eğer bu bağlamda tezat ve çelişki içinde olmuş olsaydı muteber ve güvenilir hadisler sınıfından sayılamazdı. Aşağıdaki açıklamalar bu her iki konuya da işaret etmektedir:
Bir: Ziyareti Aşura:
Bu ziyartnamenin asıl kaynağı iki kitaptır: Birincisi (hicri kamerinin 348. Senesinde vefat eden) Cafer b. Muhammed b. Kuvluviye’i Kumi’nin kaleme aldığı “Kamilu’z - Ziyarat” adlı diğeri (hicri kamerinin 385 ve 460. Senelerde yaşayan) Şeyh-i Tusi’nin kaleme aldığı “Misbahu’l - Müçtehit” kitabıdır. Bu esasa binaen ilkin “Kamilu’z - Ziyarat” adlı kitaptaki senet silsilesini ve daha sonra “Misbahu’l - Müçtehid” adlı kitaptaki senet silsilesini kâmil bir şekilde incelemeye çalışacağız:
1-1. Cafer b. Muhammed b. Kuvluviye’nin kaleme aldığı “Kamilu’z-Ziyarat”:
İbn-i Kuvluviye ziyaret-i aşuranın sevabı hakkında şöyle yazıyor:
Hakim b. Davut ve başkaları Muhammet b. Musa el - Hemedaniden, Hemedani Muhammed b. Halit-i et - Tayalisiden, Tayalisi Seyf b. Ömeyre ve Salih b. Ubeyde’den, bütün bunlar dan Alkeme b. Muhammed el - Hadremi ve Muhammed b. İsmail’den, Muhammed b. İsmail Salih b. Ukbe’den, Salih bini Ukbe de Malik b. El-Cüheyni’den, Cüheyni imam Caferin (a.s.) babası olan Muhammed Bakır’dan (a.s.) naklederek şöyle buyurdu: “Kim muharrem ayının aşura gününde Hz. Hüseyin’i (a.s.) ziyaret ederse…
Sonra ziyareti aşuranın senedi hakkında şöyle diyor: Salih b. Ukbe el-Cehnii ve Seyf b. Ömeyre diyor Alkeme b. Muhammed el-Hadremi diyor ben Ebu Cafer’e (a.s.) söyledim: bana bir dua öğret onu bu günde okuyayım…”
Alkeme b. Hadremi diyor: Ebu Czfere (a.s.) arz ettim: Bana bir dua öğret her ne zaman bu günde o hazrete yaklaştığımda onu okuyayım ve bir dua bana öğret o Hazreti yakından ziyaret edemezsem uzak şehirlerden damlara çıkıp o hazrete bulunduğum yerden selamlayarak oradan o duayı okuyayım.
Hazreti (Bakır) şöyle buyurdu: “Ey Alkeme! O hazrete işaret ile selam verdikten ve iki rekât namaz kıldıktan… sonra aşura gününde Ebu Abdullah el-Hüseyin’in (a.s.) ziyareti hakkında şöyle de: Ey Eba Abdullah sana selam olsun, sana selam olsun ey Allah Resulünün oğlu, selam sana olsun ey Allahın şeçkini ve Allahın seçtiği kişinin seçilmişinin oğlu. Selam sana olsun ey müminlerin emiri ve tüm halifelerin üstünü olanının oğlu, sana selam olsun ey âlemdeki kadınlarının üstünü olan Fatime’nin oğlu…[1]
Rivayetin başı iki kişinin vasıtasıyla Yani Alkeme b. Muhammed Hadremi ve Malik b. A’yen-i Ceheni ile masuma kavuşuyor. Her iki tarikte (yol) Salih b. Akebe onlardan nakletmiştir. Ancak birisinde Seyf b. Umeyre birliktedir ve diğerinde ise tek başınadır. Rivayetin sonunu ise Salih b. Ukbe ve Seyf b. Umeyre, Alkeme b. Hadremiden o da İmam Bakırdan (a.s.) nakletmiştir. Netice itibariyle rivayet üç senet ile nakledilmiştir.
a) Hakim b. Davut b. Hakim ve başkaları Muhammed b. Musa el-Hemedani’den, Hemedani de Muhammed b. Halit et-Teyalisi’den, Teyalisi Salih b. Seyf b. Ömeyre’den ve Ömeyre de Alkeme b. Muhammed el-Hadremi’den.
b) Hakim b. Davut b. Hakim ve başkaları Muhammed b. Musa el-Hemedani’den, Hemedani Muhammed b. Halit et-Teyalisi’den, Teyalisi de Salih b. Seyf b. Ömeyre’den ve Ömeyre de Alkeme b. Muhammed el-Hadremiden.
c) Muhammed b. İsmail Salik b. Ukbe’den, Ukbe Malik b. El-Ceheni’den, Ceheni Ebu Cafer hz. Bakırdan (a.s.).
Üçüncü senette iki ihtimal var olmaktadır: Biricisi: İbni Kuvleviye “ziyareti aşurayı” Muhammed b. İsmail’in kitabından nakletmiş olmasıdır. Şeyhi Tusi’nin ondan naklettiği gibi. Bu durumda daha sonra anlatılacağı üzere rivayet Muhammed b. İsmail’e ve ondan sonra Salih b. Ubade’ye kadar doğru olacaktır. İkincisi: Muhammed b. İsmail de Muhammed b. Halit et-Tayalisi’ye atıf edilirse senet şöyle olacaktır:
Hekim b. Davut, Muhammet b. Musa el-Hemedani, Muhammed b. Halit, et-Tayalisi, Muhammed b. İsmail b. Bezii, Salih b. Ukbe, Malik el-Ceheni.
Elbette bu ihtimal çok uzaktır. Zira şu ihtimal daha güçlüdür ki Muhammed b. İsmail’in kitabı o zamanda tanınmış ve şeyh Tusi ile ibni Kuvleviye; her ikisi “ziyareti aşurayı” bu kitaptan nakletmişlerdir.
İbn-i Kuvlevi’ye İle Alakalı Senedin İncelenmesi:
İbni Kuvlevi’ye kendi kitabının Mukaddimesinde şöyle yazıyor: Benim Ehlibeyt (a.s.s.) tarafından “ziyaret aşura” ve diğer konular ile alakalı var olan tüm rivayetlere ihatam yoktur. Ama bu kitapta getirdiğim her ne varsa güvenilir ve bizim ashaplarımızdan nakledilmiştir. Konumu meçhul ve imamların rivayetleri bağlamında tanınmamış ve hadis ve ilimde meşhur olmayan kimselerden hiçbir rivayet nakletmemişim.[2]
Şeyh Hur Amuli Ali b. İbrahimin tefsirindeki ravilerin güvenir olmaları hakkında şahitlik yaptıktan sonra “Kamiluz-ziyarat” ın ravileri hakkında şöyle diyor: Hakeza Cafer b. Muhammed b. Kuvleviye de “Kamilu’z-ziyaret”in ravilerinin güvenirliliği hakkında şahitlik vermiş. Onun “Kamilu’z-ziyaret”in önsüzünde yaptığı açıklama, Ali b. İbrahimin söylediklerine oranla daha net ve açıktır.[3]
Elbette bazı büyük şahsiyetler şu mebnayı kabul etmişlerdir ki bu ibareler sadece ilk vasıtayı güvenilir kılıyor. Yani ibni Kuvleviyenin vasıtasız olarak kendisinden naklettiği kişinin güvenirliğini sağlıyor.[4] Bu mebna Ayetullah Huyi’nin “en-nihayede” kabul ettiği mebnadır.[5] Elbette daha önceki yazmış olduğu yazılarda şöyle gelmiştir: Bu ibareler açık bir şekilde şuna delalet etmektedir ki ibni Kuvleviye masumlardan (a.s.) hiçbir rivayet nakletmemiştir. Nakletmiş ise bizim ashaplarımızdan güvenilir (muvssak) kimselerden nakletmiştir.[6] Bu durumla birlikte bu hadisin ravilerine bir göz atmak lütuftan yoksul değildir.
Hekim Bin-i Davut Bin-i Hekim:
Eğer rical (ravilerin biyografisini inceyen)