Bu hadisi, ‘Kurb-ul Esnad’ adlı kitapta Abdullah b. Cafer Himyeri yüce İslam Peygamberinden (s.a.a) nakletmiştir. Kurb-ul Esnad kitabı güvenilir hadis kaynaklarındandır.
Rivayetlerin itibarı mevzularına göre incelenir. İnanç temellerine ait olan rivayetler mutlaka çeşitli ve güvenilir yollardan nakledilmeleri gerekir. Ama fıkıha ait rivayetler birkaç senedi olsa da onlara güvenerek uygulamaya konulabilirler.
Genellikle sizin söylediğiniz manada ki rivayetlerin itibarı, inanç temelleri ve ameli ahkama ait olmazlarsa incelenmeye alınmazlar.
Bu kısa girişten sonra sorunuzun cevabına geçiyoruz: Bu hadisi, ‘Kurb-ul Esnad’ adlı kitapta Abdullah b. Cafer Himyeri babasından, o da yüce İslam Peygamberinden (s.a.a) nakletmiştir. Hadiste Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘İlim Süreyya yıldızında olsa da Fars diyarından insanlar ona ulaşacaklardır.’[1]
Bu hadisin senedi hakkında iki şey üzerinde durulmalıdır:
1-Himyeri’nin senedinin masum imama (a.s) ulaşması
2-Bizim, Kurb-ul Esnad kitabına dayanmamız.
Abdullah b. Himyeri’nin senedinin Masum İmama (a.s) ulaşması hakkında denilmiştir ki, Ebulabbas Abdullah b. Cafer b. Hüseyin b. Malik b. Cami Himyeri Kummi, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yakın dostlarından olup, hicri 3. y.y.’da Şia’nın büyük fakih ve ravilerindendir.
O, Şia alim ve fakihlerinin içinde büyük bir makama sahipti. Şeyh Saduk ‘el-Fakih’de, Necaşi ‘Rical’de, Meclisi II ‘Ravzat-ul Muttakin’de, Mamakani ‘Tenkih-ul Mekal’de ve İlyari ‘Behcet-ül Amal’de Kum şehri hadisçilerinin onun fakih, güvenilir ve itibarlı olarak tanıdıklarını yazmaktalar.
O, Muhammed b. Yakup Kuleyni’nin büyük hadis şeyhlerindendir. Kuleyni ‘el-Kafi’de ona dayanarak bir çok rivayet nakletmiştir.
Himyeri, İmam Hadi (a.s) ve İmam Hasan Askeri’yle (a.s) yazışmalarıda vardır. Abbasilerin Şiilerle bu İki İmamın (a.s) arasında ki ilişkilerini koparmak için büyük bir baskı uygulamalarına rağmen o, Onlarla (a.s) bağını koparmamış ve devamlı olarak yönledirmelerinden faydalanmıştı.
Himyeri, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) şehadetinden sonra gaybet-i suğra döneminde de vahyin madeniyle bağını koparmadı. Muhammed b. Osman Amri vasıtasıyla İmam Zamanla (a.f) irtibatını ve yazışmasını sürdürdü. O, mesele ve müşküllerini İmam Zaman’a (a.s) mektuplar yazarak hallediyor, bu şekilde onun mübarek varlığından faydalanıyordu. Himyeri bu mektupları’Mesailun An Muhammed b. Osman el-Amri ve’t Tevkiat’ adlı kitapta toplamıştır. Bu da gösteriyor ki o, büyük alim ve hadis yazarlarındadı; onun kitabı da güvenilir hadis kitaplarının arasındadır.[2]
Bizim, Kurb-ul Esnad kitabına dayanmamızın nedenine gelince diyoruz ki: Bu hadisi Bihar-ul Envar’da Kurb-ul Esnad’dan nakletmiştir ve bizde oradan naklettik. Ayrıca kitabın bir nüshası Ayetullah Burucerdi’nin kütüphanesinde mevcuttur; hicri 1359 yılında Hasan Mir Hani’nin hattıyla yazılmıştır. Bu nüsha, yazarın yani Abdullah b. Cafer Himyeri’nin hicri 304’de izin verdiği nüshasının üzerinden yazılmıştır.[3]
Son olarak şu noktayıda hatırlatmak faydalı olacaktır: Maide suresinin 54. ve Muhammed suresinin 38. ayetinin tefsirinde bir çok rivayet var ki onlarda ‘ilim’ yerine ‘din’ ya da ‘iman’ kelimesi kullanılmıştır. Şöyle ki: Arap kavmi imanlarında sabit kalmayınca, onları yerlerine başka kavim getirmekle tehdit eden ‘İtaatten yüz çevirirseniz yerinize bir başka topluluğu getirir, sonra görürsünüz ki onlar, size benzememektedir.’[4] ve ‘Ey inananlar, içinizden kim çıkar da dininden dönerse Allah yakında onlara bedel öyle bir kavim getirecek ki o onları sevecek, onlar da, onu sevecek, inananlara karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı yüce olacak o kavim. Allah yolunda savaşacaklar ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayacaklar.’[5] gibi ayetler nazil olunca ashab Resulullah’dan (s.a.a) ‘Allah’ın bu ayetlerde kendilerine işaret ettiği kavim kimdir?’ diye sordular. Bu sırada Selman Resulullah’ın (s.a.a) yanında idi. Allah Resulü (s.a.a) elini onun ayağına -bir rivayete göre omuzuna- vurdu ve şöyle buyurdu: ‘Bu ve bunun kavmidir. Andolsun canımın elinde olduğu kimseye ki, iman süreyya yıldızında olsada Farslılardan bir grup ona ulaşacaklardır.’[6]
[1] -Kurb-ul Esnad, s.53; Bihar-ul Envar, c.64, s.175
[2] - Bu kitap, Şia’nın ilk dörtyüzlük asıl hadis kitaplarından sayılmaktadır. Yazıldığı zamandan bugüne kadar geçen bin yılı aşkın sürede Şii alimlerinin hep faydalandığı bir eser olmuştur. Rivayetleri büyük hadis kitaplarında aktarılmıştır, örneğin: Usul-u Kafi (Şeyh Kuleyni), Fakih ve Hisal (Şeyh Saduk), Tehzib (Şeyh Tusi), Bihar-ul Envar (Allame Meclisi), Vesail-uş Şia (Şeyh Hürr-ü Amuli) ve Müstedrek-ul Vesail (Muhaddis-i Nuri); daha fazla bilgi için bk: 1181. Soru, Dizin: İranlılar ve Araplar
[3] - Daha fazla bilgi için Cami-ul Ahadis, CD’sine bakınız.
[4] - Muhammed/38
[5] - Maide/54
[6] -Bihar-ul Envar, c.22, s.52, Bab: 37, Ma Cera Beynehu ve Beyne Ehl-il Kitap; Tefsir-i Nümune’nin Özeti, c.4, s.464
Tebersi (r.a) diyor ki: Ebu Hureyre şöyle rivayet ediyor: (Yukarıdaki hadisi aktarıyor.)