Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani:
"أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı? Ve diğer üçüncüleri olan Menat'ı?"
ayetine geldiğinde şeytan şu iki cümleyi onun diline döktü:
«تلک الغرانیق العلى، و ان شفاعتهن لترتجى»
yani: "Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar ki onların şefaati umulur" bu sırada Peygamber (s.a.a) secdeye kapandı ve onlar da secde ettiler. Bu sırada Cebrail inerek Peygamber'i uyardı ve bu iki cümleyi ben sana getirmemişim. Bunları şeytan sana salı vermiştir.
Bir çok karineler ve deliller bu rivayetin uydurma olduğunu gösterir. Bu yüzden bütün Müslüman araştırmacılar ister Ehl-i Sünnet'ten olsun ister Şia'dan bu hadisi şiddetle reddetmişlerdir.
Uyduruk olan Garanık efsanesi hakkında Ehl-i sünnet kitaplarında ilginç rivayetler İbn-i Abbas'tan nakledilir. Bu cümleden olmak üzere şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) Mekke'de en-Necm Suresini okuyordu. Müşriklere ait putların isimlerinin geçtiği ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى""[1]
"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı? ve diğer üçüncüleri olan Menat'ı?"
ulaşınca Şeytan şu iki cümleyi de Peygamber'in diline döktü:
«تلک الغرانیق العلى، و ان شفاعتهن لترتجى»
yani: Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar ki onların şefaati umulur"[2]
Müşrikler bunu duyar duymaz sevindiler ve dediler ki: Muhammed şimdiye kadar bizim ilahlarımızı överek anmamıştır. (bu ilk defadır). Bu sırada Resulullah (s.a.a) secde etti ve onlar da secde ettiler. Cebrail Peygamber'e inerek onu "Bu iki cümleyi ben sana getirmedim. bunları şeytan senin diline dökmüştür." diye uyardı. Bu sırada şu ayetler indi.
(وَ ما أَرْسَلْنا مِنْ قَبْلِکَ مِنْ رَسُولٍ وَ لا نَبِیٍّ ...)[3] Böylece Peygamber ve müminleri uyardı.
Bazı İslam düşmanları Peygamber ve İslam'a gölge düşürmek doğrultusunda bir tutanak ellerine geçtiğini düşünerek bu efsaneye önem vermiş ve onu genişçe nakletmişlerdir. Ancak elde olan birçok karine ve deliller bu rivayetin uydurma olduğunu Peygamber'in ve Kur'an'ın etkisini azaltmak ve onları itibarsız kılmak için şeytan sıfatlı kimseler tarafında uydurulduğunu gösterir. Çünkü:
Birincisi: Bu rivayetin ravileri zayıf ve güvenilmeyen kimselerdir. İbn-i Abbas'a dayandığına dair geçerli bir delil elde yoktur. Muhammed b. İshak'ın dediği üzere bu hadisi zındıklar uydurmuşlardır. Adi geçen kişi bu konuda bir kitap telif etmiştir.[4]
İkincisi: Necm suresinin inişi ve Peygamber'in bu suredeki secde ayetini okuduğunda secdeye kapandığını anlatan bir çok hadis çeşitli kitaplarda nakledilmiştir, ancak bu hadislerin hiçbirinde Garanik olayından söz edilmemiştir. Bu da bu efsanenin sonradan uydurulduğunu ve ona eklendiğini gösterir.[5]
üçüncüsü: Necm Suresinin başlangıcı açıkça böyle bir olayı reddetmektedir. Çünkü şöyle buyurmaktadır: O (Peygamber) asla kendi hevesi üzerine bir şey konuşmaz, dediği her şey vahiyden ibarettir."[6] Bu ayet nasıl böyle bir olayla bağdaşabilir.
Dördüncüsü: Bu surede putların isimlerinden sonra gelen ayetlerin tümü putların kötülemekte ve onları yermektedir. Açıkça putların puta tapanların kendi evhamlarıyla uydurduğu şeyler olduğunu ve ellerinden hiçbir işin gelmediğini beyan buyurmaktadır.[7]
Kur'an şöyle buyuruyor: "Bunlar, sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar, sadece zanna ve nefislerinin hoşlandığına uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden hidayet gelmiştir."
Bu açık kınama ve yermelere rağmen nasıl bu cümlelerden önce putları öven bir ifadenin yer alması mümkündür? Oysa ki Allah Teala Kur'an'ı her türlü tahrif ve eksiltme ve artırmadan koruyacağını belirtmiştir:
"Biz Kur'an'ı indirdik ve biz onu koruyucularız."[8]
Beşincisi: Peygamber'in putlarla mücadelesi, ömrünün sonuna kadar amansızca devam eden sürekli bir mücadele idi. Peygamber (s.a.a) pratikte açıkça göstermişlerdir ki en zor şartlarda bile olsa putlara ve puta tapanlara karşı en küçük bir yumuşama göstermemiştir. Buna göre nasıl bu gibi tabirleri dile getirebilir?
Altıncısı: Hatta Peygamber'e inanmayan ve müslüman olmayan kişiler bile onu büyük bir düşünür ve iradeli bir lider olduğunu itiraf etmiş ve sağlam bir program sayesinde başarıya olaştığını söylemekteler. Acaba en önemli şiar ve hedefi tevhit olan ve putçulukla amansızca mücadele eden ve putlar konusunda en zor şartlarda bile uzlaşma yoluna girmeyen bir önderin kendi asıl hedefini unutarak putları böyle övmesi nasıl düşünülebilir?
Ayrıca bu gibi uyduruk efsaneler peygamberlerdeki masumluk makamıyla bağdaşmaz ve onun yanılabileceğini ve şeytanın etkisinde kalabileceğini gösterdiği için batıl olduğu apaçık ortadadır.
Bu açıklamalardan bu rivayet İslam düşmanlarının İslam'a darbe vurmak için uydurduğu bir efsane olduğu anlaşılır. Bu yüzden bütün müslüman araştırmacılar ister Ehl-i sünnet'ten olsun ister Şia'dan bu hadisi şiddetle reddetmiş ve onun uydurma olduğunu belirtmişlerdir.[9]
Bazı müfessirler bu hadis hakkında şöyle bir yoruma yeltenmişlerdir: İslam Peygamber'i Kur'an'ı ağır ağır okuyordu ve bazen de ayetleri okurken arada susuyordu. Hedefi ayetlerin kalplerde daha fazla etki bırakması idi. Necm suresini okurken şu ayete ulaştığında
" أَ فَرَأَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى وَ مَناةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرى
bazı şeytan sıfatlı kimseler (inatçı müşrikler) fırsattan yararlanarak Tilke el-garanıku'l ula (Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar, onların şefaati umulur) cümlesini özel bir şiveyle söylediler. Gayeleri Peygamber'in sözlerine ve inen ayetlere karşı inatlarını, kinlerini göstermek ve halkı şaşırmaktı. Ancak sonraki ayetler onarın bu sözüne açıkça cevap vererek putçuluğu şiddetle kınamıştır.[10]
Buradan anlaşılıyor ki Garanık hikayesini, İslam Peygamberi'nin puta tapanlara karşı bir çeşit uzlaşma siyaseti olarak görenler ve bundan maksadın onları İslam'a ısındırmak ve İslam'a çekmek olarak yorumlayanlar büyük bir yanılgıya kapılmışlardır. Bu yorumları gösteriyor ki bunlar, Peygamber'in (s.a.a) müşriklere ve puta tapanlara karşı tavizsiz tutumunu idrak etmemişlerdir. Onlar, müşriklerin bu sahada en değerli şeylerini vermeğe hazır olduklarını ancak onun bu teklifleri reddederek zerrece olsun kendi programından çıkmadığını gösteren belgeleri görmemiş veya göz ardı etmişlerdir.[11]
[1] Necm, 19-20
[2] Garanık garnukun çoğuludur. Bir çeşit beyaz veya siyah su kuşudur. Dİğer manalara da gelmiştir. (Kamu'sul-luğa)
[3] El-Mizan'da ilgili ayetin tefsirinde bu hadisi Ehl-i Sünnet'in büyük hafızlarından bu cümleden İbn-i Hacer'den nakledilmiştir.
[4] Tefsir-i Kebir Fahr-i Razı c. 23 s. 50
[5] Ade
[6] Necm, 3, 4. وَ ما یَنْطِقُ عَنِ الْهَوى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْیٌ یُوحى.
[7] Necm 23
،إِنْ هِیَ إِلَّا أَسْماءٌ سَمَّیْتُمُوها أَنْتُمْ وَ آباؤُکُمْ ما أَنْزَلَ اللَّهُ بِها مِنْ سُلْطانٍ إِنْ یَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَ ما تَهْوَى الْأَنْفُسُ وَ لَقَدْ جاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدى.
[8] Hicr 9 "إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّکْرَ وَ إِنَّا لَهُ لَحافِظُونَ".
[9] Mecmeu'l-Beyan,Tefsir- Fahr-i Razı Kurtubi, Tefsir-i Fizalal, Tefsir-i Safi, Ruhu'l-Meani ve El-Mizan ve diğer tefsirler.
[10] Tefsir-i Kurtubi, c. 7 s. 4474, Tabersi de bunu bir ihtimal olarak Mecmeu'l-Beyan'da bir ihtimal olarak zikretmiştir.
[11] Tefsir-i Numune, c. 14, s. 142- 145