Hz Masume’nin adı Fatıma’dır. Rivayet ve tarih kitaplarında da ondan Musa bin Cafer’in kızı Fatıma olarak söz edilmiştir. Hz Masume peygamberler ve imamlar hakkında kullanılan kelam literatüründeki manasıyla masum değildir, ama kendisi yüksek bir ruh temizliği ve manevi kemale sahip idi. Masumiyetin nispi bir husus olduğu hatırlatılmalıdır. Hz Masume’nin şanı ve makamı hakkında nakledilen rivayetlere binaen, imamlar (a.s) ölçüsünde olmasa da kendisinin masumiyetin bir mertebesine sahip olduğuna inanılabilir.
Hz Masume’nin adı Fatıma’dır. Rivayet ve tarih kitaplarında da ondan Musa bin Cafer’in kızı Fatıma sıfatıyla bahsedilmiştir.[1] Ama yüzyıllardır kendisi bu lakap ile meşhur olmuştur[2] ve İranlıların nezdinde bu lakap onun ismi haline gelmiştir. Hz Masume peygamberler ve imamlar hakkında kullanılan manasıyla masum değildir,[3] ama kendisi yüksek bir ruh temizliği ve manevi kemale sahip idi. Öyle ki kendisini ziyaret edenlere cennet vaadi verilmiştir.[4] Masumiyetin nispi bir husus olduğu hatırlatılmalıdır. Hz Masume’nin şanı ve makamı hakkında nakledilen rivayetlere binaen,[5] imamlar (a.s) haddinde olmasa da kendisinin masumiyetin bir mertebesini taşıdığına inanılabilir. Bu mesele böyle bir hanım hakkında uzak görülmemektedir; çünkü günahtan uzak kalmak anlamındaki masumiyetin bu derecesi, büyük âlimlerin hayatında da birçok kez müşahede edilmiştir.
İlgili Başlık:
Masumiyetin Manası, 1738 (Site:1885).
[1] Şeyh Saduk, Uynu Ahbaru’r Rıza (a.s), c: 2, s: 267, Neşri cihan, Tahran, Çapı evvel, 1378 h.k.
[2] Meclisi, Biharu’l Envar, c: 106, s: 168.
[3] Masum, Allah’ın lütfü ile her türlü çirkinlik, günah, çirkin ve kötü işlerden sakınan kimsedir. Bu cebri bir şekilde değil bilakis şahsın bunları yapabilme olanağına sahip olup kaçınmasıdır. Aynı şekilde masum yanlış ve hata yapmaktan uzaktır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Masum Allah tarafından tüm günahlardan korunan ve Allah’ın kendisi hakkında her kim ki ilahi korumaya sığınırsa kesinlikle doğru yola erecektir diye buyurduğu kimsedir.” Şeyh Saduk, Meaniu’l Ahbar, s: 132, İntişaratı camiayı muderrisini Kum, 1361 h.ş; Masumiyet Mefhumu Ve Fertlerin Masum Olma İmkânı makalesinden alıntı, s: 249.
[4] Amuli, Şeyh Hürr, Vesailu’ş Şia, c: 14, s: 576, hadis 94, Müessesei A’lul Beyt (a.s), Kum, 1409 h.k.
مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ فِي ثَوَابِ الْأَعْمَالِ وَ عُيُونِ الْأَخْبَارِ عَنْ أَبِيهِ وَ مُحَمَّدِ بْنِ مُوسَى بْنِ الْمُتَوَكِّلِ عَنْ عَلِيِّ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ سَعْدِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ سَأَلْتُ أَبَا الْحَسَنِ الرِّضَا (ع) عَنْ زِيَارَةِ فَاطِمَةَ بِنْتِ مُوسَى بْنِ جَعْفَرٍ (ع) بِقُمَّ فَقَالَ مَنْ زَارَهَا فَلَهُ الْجَنَّة.
[5] Hürr’ü Amuli, Vesailu’ş Şia, c: 14, s: 576, hadis 19850 – 19851.