Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde tefsir edilmiştir. Örneğin Kafi’deki bir rivayette, ayette geçen Kitap’tan maksadın İsm-i A’zam olduğu buyurulmaktadır. Ancak eldeki bütün deliller gözönüne alındığında şu sonucu alıyoruz: Bütün peygamberler risaletleri doğrultusunda, takipçilerinin yerine getirmekle yükümlü olduğu ideal, plan ve programlara sahiptiler. Bu ideoloji yazılı bir kitap şeklinde olabileceği gibi sözlü de olabilmektedir. Kaldı ki Hz. Nuh ulu’l-azm peygamberlerden olduğu halde ayet ve rivayetlerde belli bir isim altında yazılı bir kitabının olduğundan söz edilmemiştir.
Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’[1] ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde tefsir edilmiştir. Örneğin Kafi’de ki bir rivayette ayette geçen Kitap’tan maksadın İsm-i A’zam olduğu buyurulmaktadır.[2]
Yine Semaet b. Mehran’ın rivayetinden de Hz. Nuh’un kitap sahibi olduğu anlaşılmaktadır. O şöyle diyor: İmam Sadık’tan (a.s) Allah’ın (azze ve celle) ‘Artık, peygamberlerden azim ve irade sahipleri nasıl sabrettilerse sen de sabret.’[3] sözünün ne manaya geldiğini sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Onlardan maksat Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed’dir (s.a.a).’ Ben ‘Onlar nasıl ulu’l-azm oldular?’ diye sorduğumda buyurdular ki: ‘Nuh kitap ve şeriatla gönderildi. İbrahim sahifeleri getirinceye kadar Nuh’tan sonra kim geldiyse O’nun kitap, şeriat ve yoluna amel etti. İbrahim sahifeleri getirip, Nuh’un (a.s) kitabına kafir olmadan onu terketmeleri fermanını verdi. Musa (a.s) Tevrat’ı getirinceye kadar İbrahim’den sonra gelen her peygamber O’nun şeriatına, yoluna ve sahiflerine amel etti. Musa (a.s) kendi şeriatıyla beraber Tevrat’ı getirdi ve Sahifeleri terketme fermanını verdi. İsa İncil’i getirinceye kadar Musa’dan sonra gelen her peygamber Tevrat’a, O’nun şeriatına ve yoluna amel etti. İsa, Musa’nın şeriatı ve yolunu terketme fermanını verdi. Muhammed (s.a.a) gelip Kur’an’ı, şeriatı, İslamı... getirinceye kadar İsa’dan sonra gelen peygamberler Onun şeriatına ve yoluna amel ettiler...’[4]
Ama bu, onlarının hepsinin Tevrat ve İncil gibi yazılı bir kitapları olduğu manasına mı gelmektedir?
Eldeki bütün deliller gözönüne alındığında şu sonucu alıyoruz: Bütün peygamberler risaletlerinin doğrultusunda, takipçilerinin yerine getirmekle yükümlü olduğu ideal, plan ve programlara sahiptiler. Bu ideoloji yazılı bir kitap şeklinde olabileceği gibi sözlü de olabilmektedir. Kaldı ki Hz. Nuh ulu’l-azm peygamberlerden olduğu halde, ayet ve rivayetlerde belli bir isim altında yazılı bir kitabının olduğundan söz edilmemiştir.
[1] -Hadid/25
[2] -Kuleyni, el-Kafi, c.1, s.293
[3] -‘Artık, peygamberlerden azim ve irade sahipleri nasıl sabrettilerse sen de sabret ve azaba uğramaları için acele etme. Onlara vaadedilen azabı gördükleri gün sanırlar ki dünyada bir günün bir anı kadar kalmışlar; bu, bir tebliğdir, buyruktan çıkan topluluktan başkası helak olur mu?’ (Ahkaf/35)
[4] -Kafi, c.3, s.28 (Mustafavi’nin tercümesi) ve c.2, s.17 (Gencine-i Rivayat).