Büyük taklit mercileri şöyle buyuruyor: Ramazan orucunun keffareti üzerine farz olan kimse, bir köle azat etmeli[1] veya iki ay oruç tutmalı (onun otuz bir gününü peş peşe tutmalıdır) veya altmış fakiri ya doyuracak kadar yedirmeli yahut her birine bir müd (yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa ya da benzeri yiyecek maddelerini vermelidir. Bunların hiçbirine gücü yetmeyen kimse, gücü yettiği miktar kadarıyla fakirleri doyurmalıdır. Eğer hiçbir şekilde yiyecek maddesi vermeye gücü yetmezse, en azından meselâ bir kere "Estağfirullah" diyerek, Allah-u Tealâ'dan mağfiret dilemelidir. Ancak farz ihtiyat gereği, istiğfar ettikten sonra keffareti ödemeye güç kazanırsa, keffareti yerine getirmesi gerekir. Ve müstehap ihtiyat gereği yiyecek yalnızca buğday veya buğdayın unu veyahut buğday ekmeği vermelidir. Gerçi hangi yiyeceği verse de yeterlidir.[2]
Netice şu ki, sizin bu keffaretlerden birini seçme hakkınız vardır. Seçme hakkından maksat ise mükellefin bunlardan istediğini seçme özgürlüğüne sahip olmasıdır. Dolayısıyla siz aşağıdaki seçeneklerden birini yerine getirebilirsiniz:
a) İki ay oruç tutunuz.
b) Altmış fakiri ya doyuracak kadar yedirmeli yahut her birine bir müd (yaklaşık 750 gr.) buğday, arpa ya da benzeri yiyecek maddelerini veriniz.
c) Hiçbir şekilde yiyecek maddesi vermeye gücünüz yetmezse, Allah’tan mağfiret dileyin.
Sırlamaya göre hareket etmek ise müstehaptır.[3]
Hatırlatmak gerekir ki, insan orucunu haram bir şeyle batıl ederse, ister o şey şarap ve zina gibi aslen haram olsun, ister hayız hâlindeyken kendi hanımıyla cinsel ilişki kurmak gibi başka bir sebepten dolayı haram olsun, [farz] ihtiyat gereği üzerine cem keffareti gelir.[4]
Belirtmek gerekir ki, taklit mercilerinin büroları genellikle keffaret, redd-i mezalim vb. hak sahiplerine ulaştırmaktadırlar.