Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar nedeniyle bu hastalığa müptela olabilirler. Gamlı ve mutsuz bir ruh hali taşımak, zevk hissi duyumsamamak ve günlük aktivitelerden memnun olmamak, uyku düzensizliği, iştah değişikliği, intihara niyetlenme veya girişme, kendini kınamak, çocuk ve yeni gençliğe adım atmış bireylerin davranışların değişimi, yalnızlığa eğilim göstermek, yaşıtlarıyla beraber olmaya ilgisiz olmak, ümitsizlik duygusu, asosyallik ve saldırganlık bu hastalığın bazı göstergeleridir. Elbette bu hastalığın birçok tedavi yolu bulunmaktadır ve anne ve baba tedavisi, danışmanlık tedavisi, aile tedavisi, ruhsal tedavi, bedensel tedaviler ve spor tedavisi bunlardan bazılarıdır.
Hepimiz iş stresi, ailevî uyuşmazlıklar, ekonomik baskılar ve şahsi ümitsizlikler gibi bilenen sorunlar karşısında kısa bir süreliğine depresyona gireriz. Bunun depresyon olduğunu, önemli bir mesele olmadığını ve kendi kendine geçeceğini sanırız. Ama kısa sürede geçen bu hallerin hiçbiri depresyon değildir. Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluk olup çevresel koşullar veya bazı fizyolojik değişimler esasınca insanın söz ve davranışlarına yansıyan göstergeler bütününün yardımıyla tanınır. Depresyon hastalığı bağlamındaki bireysel ve toplumsal bilinçsizlik, birçok ferdin boş yere bu hastalıktan acı çekmesine ve hatta bir grubun onun neticesinde intihara teşebbüs etmesine neden olmuştur.[1] İnsanların çoğu depresyon hastalığı hakkında doğru bir bilgi sahibi olmadığı için, çocuklarda bu hastalığın varlığına da inanmadığını söylememiz gerekir. Çoğu anne ve baba ve de eğitmenler bir çocuk veya gencin depresyona girdiği bilgisini edindiklerinde, buna inanmadıklarını ve depresyon için bu yaşı erken bulduklarını ifade etmektedirler. Bunun birinci nedeni çocukların günahsız olduğuna inanmak ve diğeri ise depresyonun ergin bireylerin yaşamında bulunan ruhsal baskılara karşı bir tepki olduğunu düşünmektir. Oysaki çocuğun ruhsal baskı altında kalması olasıdır ve bunun en yaygın sebebi çevresindeki birisinin ve özellikle de anne veya babasının ölmesidir. Sevinerek söylemeliyiz ki toplumumuzda çocukların çoğu sevgi, destek ve hemfikirlik ile sevgi besledikleri insanların ölümüne tahammül etmekte ve onu geride bırakmaktadır. Ama büyük bir grup da derin bir depresyona girmekte ve uzmanların yardımına ihtiyaç duymaktadır. Çocuk ve gençlerde meydana gelebilecek ve onların depresyona girmesine neden olacak diğer stresler ise ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması, ailevî uyuşmazlıklar ve müzmin ve yıprandırıcı hastalıkların varlığından ibarettir. Çocukların ve gençliğe yeni atmış bireylerin depresyona girebileceğini inkâr etmenin sadece insanın kendi kendisini kandırması ve hakikati görmezlikten gelmesinden ibaret olduğunu bilmek gerekir. Depresyona girmiş çocuk ve gençlerin yardım ve dertleşmeye ihtiyacı vardır. Ama sadece dertleşmek yeterli değildir. Çocukluk ve erginlik dönemindeki depresyon, üzücü kesin bir hakikattir ve öğrenciler arasındaki en yaygın ve ciddi problemdir. Elbette bunun birçok tedavi yolu mevcuttur. Ama müptela hastalara ilgi gösterilmezse, destek verilmezse ve kendileri gerekli tedaviyi almazlarsa, ileriki yaşlarda bunalıma yol açabilir ve yaşamı karartabilir.
Çocuklar ve gençliğe yeni adım atan bireylerdeki depresyonun bazı göstergeleri şunlardır:
1. Gamlı ve mutsuz bir ruh hali taşımak: Depresyona girmiş çocuk veya gençliğe yeni adım atmış birey, bazen birkaç hafta gam ve hüzne maruz kalır. Bu dönemde günün değişik saatlerinde veya değişik günlerde onun ruh halinde bu gözlemlenebilir. Ama yer ve çevresel koşullarının değişmesine rağmen genel olarak kendisinin gamlı ve mutsuz hali aynı şekilde sürer. Bazen bu sürekli gamlı olmayı tespit etmek kolay değildir. Bazen kız veya oğlanın bizzat kendisi ruh halinin değişimini ve rahatsızlık hissini itiraf etmeyi istemez ve onu saklar. Depresyona girmiş çocuk ve gençte gamlı ruh halini bizim gözümüzden saklayan başka davranışsal problemler de olabilir. Her şey ve herkes ile zor uzlaşmak, itaatsizlik ve hatta bozgunculuk bunun örnekledir. Sorun çıkarıcı ve bozguncu olan her çocuk veya gencin depresyona müptela olmadığını söylememiz gerekir. Ama onların dikkate değer bir grubu depresyona maruz kalmıştır. Bazen depresyon kaygılanmayla beraber olup değişik ağrılarla ve özellikle tıp açısından açıklanamayan mide ve baş ağrılarıyla kendini göstermektedir. Bu durumda anne ve babanın kaygılanıp tüm dikkatlerini bedensel nedeni bulmaya yöneltmesi ve çocuktaki daimi gamlılığı görmemesi mümkün olabilmektedir.
2. Zevk hissi duyumsamamak ve günlük aktivitelerden memnun olmamak: Birçok çocuk ve genç bazen gönülsüzlük ifadesinde bulunmaktadır. Bu tür gönülsüzlük genellikle depresyonun göstergesi değildir. Çocuk elinin altında olmasına rağmen daha önce zevkle yaptığı eğlence ve işlere bir rağbet göstermiyorsa ve örneğin arkadaşları onu aradıklarında kendisinin onlarla görüşmeye gönlü yoksa veya daha önce okulda spora çok ilgi duyuyormuşsa, ama şimdi ilgi göstermiyorsa, bu durumda gönülsüzlük depresyonun göstergesi sayılır. Her ne zaman birkaç haftalığına böyle bir davranışsal değişiklik gözlenirse, bu depresyonun açık göstergesidir.
3. Uyku düzensizliği: Uyku düzensizliği; çocuk veya gencin yatağa girmeğe isteksiz olması, bu davranışın kendisi için zor olması, geceleri uyanması ve artık uyuyamaması, sabahları normal olandan çok erken uyanması, az da olsa üzücü ve tekdüze rüyalar görmesi veya uykuda yürümesi veya konuşması gibi birkaç şekilde kendini gösterebilir.
4. İştahın değişmesi: Depresyona girmiş bazı çocuklar yemek seçiminde çok hassas olur ve yemeğe temayül göstermez. Bir diğer grup ise huzur bulmak için yemeğe sığınır ve sağlık ölçülerini çok aşar düzeyde yemek yer. Her haliyle onların yemek yeme âdeti uzun bir müddet değiştiği zaman, bu depresyon göstergesi olabilir. Rejime girmek özellikle kızlar arasında çok normaldir. Bu depresyonun göstergesi değildir. Yemek yemekten lezzet almayan ve zorla yemek yiyen bir kız, depresyon göstergesi yansıtmaktadır.
5. İntihara niyetlenmek veya girişmek: Şüphesiz bu gösterge, depresyonun en kaygılandırıcı göstergesidir. İntiharı düşünen gençliğe yeni adım atmış tüm bireylerin depresyona maruz kalmadıklarını bilmek gerekir. Hayatın yaşamayı değmediğine dair geçici ve kısa vadeli düşünceler, gençler arasında çok yaygındır. Anne ve babasının herhangi bir televizyon programını izlemesini yasaklaması karşısında çocuk, ayaklarını yere vurmakta ve “ben de kendimi öldüreceğim” demektedir. Onun sadece bir televizyon programında izlediği bir sahneyi taklit etmesi olasıdır ve özellikle eğer bu çocuk yarım saat sonra çok sevinçli bir şekilde hayatta arkadaşıyla oynuyorsa bu gayet normaldir. İntihar niyeti taşıyan veya girişiminde bulunan bazı gençlerin esasen depresyona girmemiş olması imkân dâhilindedir. Onlar sinirli veya anlık meyillerin takipçileri veyahut kendileri için tahammül edilemeyen bir başarısızlığın gerçekleşmesiyle intihara kalkışan yetkinlik taliplileri de olabilir. Elbette depresyonun intiharın önemli nedenlerinden birisi olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır ve gençlerin intihara niyetlenmesini gösteren her alamet çok önemli addedilmelidir. Bir grup çocuk ve genç, sürekli hikâye ve filmlerde gördükleri bazı şahsiyetleri hayal etmekte ve oyunlarında bu hikâyelerden yararlanmaktadır. Böyle bir çocuğun oyununun depresyon göstergesi olmadığından emin olmak için, depresyonun diğer göstergelerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Diğer göstergeler mevcut değilse, bu çocukta depresyon bulunmamaktadır.
6. Kendini kınamak: Bazen depresyona müptela olmuş çocuk ve gençler aile ve arkadaşların problemlerinin mesuliyetini üstlenmektedir. Onlar yetkinlik talibi olup çok yüksek düzeydeki hedeflere odaklanmakta, anne ve babanın kavga etmesi ve ayrılmasında veya kız ile erkek kardeş arasındaki uyuşmazlıkta kendilerini suçlu görmekte ve çevrelerindekilerin bu hadiselerde kendilerinin bir kusuru olmadığına dair söylemlerine kulak asmamaktadırlar. Kendini kınamak, depresyonun yaygın göstergesi değildir. Ama bazen ruhsal baskı görmelerine ve strese girmelerine neden olan konular hakkında konuşurken çocuk ve gençlerin kendilerini kınama halleri aşikâr olur. Daha küçük çocuklarda, oynarlarken veya resim çizerlerken kendi hayatları hakkında kötü duygulara sahip olduklarını ve kendilerini asla işlemedikleri bir günahın cezasına müstahak gördüklerini gözlemleyebiliriz. Daha yaygın olan gösterge ise kendine saygı göstermemektir. Buna müptela olan aşırı bir şekilde kendini alçak görür ve kendi için bir değer gözetmez. Kendine saygı göstermemek ve depresyon bir şey olmamakla ve birbirinden çok farklı olmakla birlikte, biri olmaksızın diğerinin olması çok nadirdir.
7. Çocuk ve gencin davranışının değişmesi: Baştan beri münzevi olan ve sürekli arkadaşlarıyla birlikte olmaya ilgi duymayan ve onları sadece değişik periyotlarla görmeyi tercih eden bir çocuk ile çok sosyal olan, ama zamanla münzevileşen ve arkadaşlarını görmekten sakınan bir çocuk arasında fark vardır. İkincisinin hayat gidişatında başka ne gibi değişikler gözlendiğine dikkat etmek gerekir. Böyle bir çocuğun arkadaşlarıyla görüşmeye ilgi duymama dışında ev ödevlerini yapmama, zayıflama ve artık okul aktivitelerine katılmama gibi diğer günlük faaliyetlerini de yerine getirmemesi olasıdır. Onun depresyona girmesi, yeni kaybedilen bir yakının yokluğuna bir tepki midir diye bakmak lazımdır. Örneğin, eğer baba evi terk etmişse veya çocuk arkadaşından yolculuk sebebiyle ayrı kalmışsa, birkaç haftalığına yukarıdaki tepkilerin belirmesi tamamıyla doğaldır. Ama bu depresyon hali daimi olur ve daha uzun bir müddet sürerse, daha fazla bir özen ve dikkati talep eder. Depresyon ile perişan halde bulunmayı birbirinden ayırarak teşhis etmek her zaman anlaşılır ve kolay değildir. Ama bu teşhisin bir önemi yoktur ve adını ne koyarsak koyalım her ne zaman depresyon veya perişan halde bulunmak birkaç haftadan daha çok sürerse, kaygılı olmak için bir neden vardır ve bir takım girişimlerde bulunmamız gerekir.
8. Depresyona girmiş bir çocuk, depresyona girmemiş çocuklara nazaran yalnızken daha çok vakit geçirir ve yaşıtlarıyla diyalogda daha az bir zaman harcar. Enteresan olan, depresyona girmiş çocukların kendi yaşıtlarıyla beraberken depresyonda olmayan çocuklara karşı daha agresif ve menfi olmalardır. Bu, depresyonda olan çocukların toplumsal münzeviliğinin, yaşıtlarının dışlaması ve toplumsal soyutlanmadan kaynaklandığı manasına muhtemelen gelmektedir.[2]
Depresyonu Tedavi Etme Yolları
1. Anne ve babanın uygulayacağı tedavi: Anne ve babanın uygulayacağı tedavi, çocuğu stres yaratan koşullardan çıkarmanın en iyi yoludur. Aile içindeki sağlıklı ilişki, gençlerdeki depresyon göstergelerini zamanında teşhis etmede faydalı olabilir. Bu kritik devrede gençleriyle irtibat kuramayan anne ve babalar, kendi korku ve kaygılarını beyan etmekten çekinen evlatlarının kaçışına neden olurlar. Bu tavır, onların depresyona maruz gençlere dönüşmesine yol açar. Aynı şekilde anne ve babanın derslerde birinci ve en iyi olması için gence baskı uygulaması ve onun ilgi duyduğu program dışı aktivitelere tamamıyla itinasız kalması, bu hastalığa sebep olabilir veya onun dozunu artırabilir. Bunun karşısında, akıllıca gençleri için vakit ve enerji harcayan ve gerektiğinde belirli bir meblağı sarf eden anne ve babalar, geleceklerini inşa etmeleri ve hızlı bir şekilde gençlik döneminin kaygılarına galebe çalmaları için kendi gençlerine yardımcı olabilirler. Çocukluk döneminden gençlik dönemine geçerken bu yolculuk esnasında yeni gençlere dayanak olmak, sonraları onların ruhsal sağlığına kavuşması için anne ve babanın kedere boğulmasından çok daha kolayıdır. Bu nedenle onurlarını yeniden yapılandırmak için evlatlarımıza yardımcı olmalıyız. Sanat, spor veya ders okumak gibi değişik alanlarda gerçekleşebilecek kendilerinin başarılarını ödüllendirmeliyiz. Yersiz önyargı ve öngörülerden sakınmalıyız. Yeni gencin rüşt yolundaki kendi tabii adımlarını atmasına izin vermeli ve onu kendi beklentilerimiz veya diğer ailevî sorumluluklar ile zahmete atmamalıyız. Onlarla diyaloga önem vermeli ve kendileriyle bir programı belirleme, arkadaş edinme, sigara içmek, uyuşturucu madde kullanmak ve imkânların elverdiği ölçüde cinsel konular gibi mevzularda sohbet etmeliyiz. Bu yolla çocuğun ruhsal ve psikolojik sorunlarına büyük ölçüde vakıf olabilir ve onlar karşısında uygun adımlar atabiliriz. Eğer onu depresyona maruz kalmış bir vaziyette görüyorsak, hangi şeylerin depresyona neden olabileceğini düşünmemiz gerekir. Bazı davranışlarımızı doğrultmamız icap edebilir. Gençlerde depresyona yol açan amillerin çoğu, bir ruh tedavisi ve ruh doktoruna ihtiyaç duymadan önce, evde bertaraf edilir türdendir.
2. Danışmanlık tedavisi: Gencin rahat bir şekilde kendisiyle dertleşebileceği samimi ve bilgili bir öğretmen veya fert, onun bastırılmış duygularını tahliye etmesi için uygun bir araçtır.[3]
3. Aile tedavisi: Aile tedavisi uzmanı yalnızca depresyona girmiş genci değil, tüm aileyi gözetim altına alır. Daha önceden de söylediğimiz gibi, aileye özen göstermek, gencin sorununun aileden kaynaklanması nedeniyle değildir. Bunun nedeni, ailenin grupsal bir muhit oluşu ve hiçbir bireyin diğerinden ayrı olmamasıdır. Depresyonda olan bireylerin çoğu, büyük musibetlerin bulunduğu ve genellikle toplumsal ilişkilerde sorunları olan ailelere mensuptur. Bu iki özelliğin her biri yaşamdaki olumsuz hadislerin sayısının artmasına neden olabilir.[4] Aile tedavisi uzmanının perspektifine göre, sorun taşıyan çocuk, gerçekte aile sorunlarını yansıtmaktadır. Aile tedavisi uzmanı aile bireyleri arasındaki ilişkiyi ve onların birbirine yönelik gösterdiği reaksiyonları kavrayarak ve de bu ilişkiyi düzeltip değiştirerek kendilerinin problemlerini çözmeye çalışır.[5]
3. Ruh tedavisi: Ruh tedavisi, bireylerdeki değişik psikolojik sorunları gidermek için ruh doktorları ve psikologlar tarafından istifade edilen bir yöntemdir. Bu yöntem, bireyin müptela olduğu sorunlar hakkında yüz yüze bir şekilde bir doktor (bireysel ruh tedavisi) veya birkaç uzmandan oluşan küçük bir grup (grupsal ruh tedavisi) ile sohbet etmesini gerektirir.[6]
4. Bedensel tedavi: Bedensel tedavi, çocuk ve yeni gençlerdeki depresyonu gidermek için şimdiye dek sayılan tedavi yöntemlerine nazaran daha az bir öneme sahiptir. Ama bazen bu tür tedavi etkilidir ve nadir bir takım durumlarda tedavinin en önemli vesilesidir. Her ne zaman çocuk veya gencin sorunu ağır olursa ve psikolojik diyalog tedavisine yanıt vermezse, muhtemelen doktor (bu merhalede genellikle çocuk veya genç ruh doktoru) aracılığıyla ilaç kullanılması göz önünde bulundurulur.
5. Spor tedavisi: Eğer çocuk ve gençler düzenli olarak spor yapar ve bedensel vaziyetlerini doğal ve iyi bir halde korurlarsa, bedensel olarak iyi durumda olmadıkları zamana nazaran daha az ıstırap ve depresyona müptela olacaklardır. Psikologlar iki grubu mukayese etmişlerdir: Birinci grup ağır sporlar ve ikinci grup da hafif spor yapmaktaymışlar. Birinci gruptaki bireylerin ıstırabı, ikinci grupta bulunan bireylerden daha az olduğu açıkça gözlemlenmiştir. Spor, stersin olumsuz etkilerini değişik yöntemlerle azaltmaktadır. Birinci merhalede kan dolaşımı esnasında bedene giren hormonlar stresi tüketmekte ve onların etkilerini bedenin güvenlik sistemine etki bırakarak azaltmaktadır. İkinci merhalede adalelerdeki birikmiş giriftliği serbest kılmaktadır. Son olarak da bedensel gücün enerjisini artırmakta ve de kalp ve damar sisteminin direncini çoğaltmaktadır. İyi bir bedensel hazırlık ve bedensel aktiviteler, depresyon ve diğer ruhsal bozuklukların ortaya çıkmasını önleyen ve engelleyen en iyi vesiledir. Açık fezada spor yapmak, depresyona büyük oranda etki etmektedir.
[1] Rakami Fer, Kumi, Muhammed, Reveşhay-ı Hidayet-ı Derman-i Der Kudekan Ve Nocivanan.
www.tebyan.net/indeks.aspx?pid=28078
[2] Richard, Hareyngetn, Reveşhay-ı Derman-i Der Kudekan Ve Nocivanan, müterciman: Hasan Tuzende Cani, Nesrin Kemal Pur, Pik-i Ferhengi, 1380.
[4] a.g.e.
[5] a.g.e.
[6] Eyuam, Bilak Bern (Depresyon Ve Türerleri, tercüme: Giti Şems, Rüşd, Tahran, 1380.