Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Müminler hep birlikte (cihat ve ilim için) hareket edecek değillerdir. Niçin dinde derin bilgi elde etmek ve geri dönünce kendi toplumlarını uyarmak için onların her kesiminden bir topluluk hareket etmiyor? Olur ki (onların uyarmasıyla) sakınırlar.”[1]
Kur’an-ı Kerim bu ayette müminlerin bir kısmını dinde derin bilgi edinmeye davet ediyor. Elde ettikleri ilim ve maarifle toplumlarını bilgilendirip onları ilahi azaptan korkutmuş olsunlar diye. Bu arada dikkat edilmelidir ki “olur ki sakınırlar” denerek insanlar bu kişilerin sözlerini kabul etmeye davet edilmişlerdir. Acaba fakih ve müçtehidi övme noktasında bundan daha büyük bir özellik bulunabilir mi?
Buna ek olarak Peygamber ve Masum İmamlardan fakihlerin övülmesi noktasında birçok hadis bizlere ulaşmış bulunmaktadır biz burada birkaç tanesini zikir etmekle yetiniyoruz.
1. Merhum Şeyh Saduk Emiru’l-Müminin Hz. Ali’den (a.s) şöyle bir hadis nakleder: Hz. Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: “Ey rabbim! Benim vasilerimi kendi rahmetinde karar kıl. Hazret’ten: Senin vasilerin kimlerdir ey Allahın resulü? Diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Benim vasilerim benden sonra gelip benim hadisimi ve sünnetimi nakledecek olanlardır.” [2]
Acıktır ki: kendisinden sonra gelecek, onun hadisini ve sünnetini nakil edecek olanlar fakihlerdir; rivayet edenler ve muhaddisler değil. Yalnızca fakihler Peygamber’de bulunan özellikleri taşıma kabiliyetine sahiptirler.[3]
2. İmam Hasan Askeri’ye(a.s) nispet edilen tefsirde; imam Rıza(a.s) söyle buyurmaktadır: “kıyamette abide denilecek: sen iyi bir adamdın senin himmetin kendini hidayet edebilmekti… o zaman gir cennete! Ama fakih(müçtehit)’in diğer insanlara hayrı dokunan kişidir. Onları düşmanlarından kurtarır cennetin nimetlerini onlara sunar; Yüce Allah’ın razılığını onlar için kazanır. İşte bu yüzden kıyamette fakihe denilecek: Ey Ehl-i Beyt yetimlerinin kefili, zayıfların hidayet edicisi, ehlibeyti sevenlerin dostu! Dur Dinini senden öğrenenlere şefaat et. O bekler ve kendisiyle beraber bir grupla birlikte cennete girer. Onlar fakihin ilminden istifade edenler, fakihin ilminden istifade edenlerden istifade edenler ve her kim kıyamete kadar onun ilminden istifade etmiş ise işte o kimselerdir.[4]
Bu rivayetten ve buna benzer rivayetlerden anlaşıldığı gibi fakihin yüce makamını ahrette alacağı karşılıktan anlama mümkündür.
[1] Tövbe,122. Enbiya suresinin yedinci ayetinde “Bilmiyorsanız bilenlerden sorun” diye buyurur; bu ayetin en acık mıstakları Ehl-i Beyt olmakla birlikte fakihlere de şamil olmaktadır.
[2] Şeyh Saduk, Men la yehzeruhu’l fakih, c.4, s.420, h. 5919; Kitabu’l-Emali, s.109, meclis 34, h.4.
[3] İmam Humeyni, Kitabu’l-Bey’, c.2, s.629; Velayet ve dianet der endişeyi siyasiy-i İslam, Hadevi-yi Tehrani, Mehdi, s95-102
[4] Biharu’l-Envar, c.2, bab.8, s.5, h.10.