Hiç şüphesiz Allah sevendir, fakat Allah'ın sevmesiyle biz insanların sevmesi çok farklıdır. Allah seviyor dediğimiz zaman bizim sevdiğimiz gibi algılamamalıyız, zira insan sevgisi bir takım duygusal hareketler ve değişimler sonucu oluşmaktadır ve Allah bu tür değişimlerden münezzehtir. Allah'ın kullarını sevmesi, Onun zatını sevmesinden kaynaklanmaktadır. Allah kendi yaptığı işleri sever ve yarattıkları da Onun işi olduğu için yarattıklarını da sever.
İnsanın en önemli yaratılış gayesi de zaten bundan ibarettir; yani Allah'ın rızasını, hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak. Biz Allah'ı sevelim Allah da bizi. Bu hedefe ulaşmak için Kuran-ı Kerim birçok yol göstermiştir, onlardan bazıları şunlardır: Sabır, takva, tevbe, ihsan, temizlik, cihat v...
Arapça da sevgi için "hubb" kelimesini kullanılmıştır. Buna göre de "mahbup" yani sevilen demektir.[1]
Allah'ın sevgisine ulaşan gerçek hazineye ulaşmıştır, bu sevgi onun için her şeyden daha değerlidir. İlahi sevgi, çölün ortasında yolunu kaybetmiş, ekmeğini suyunu bitirmiş ve baygın bir halde ölümü bekleyen kimsenin yaşama isteğinden daha değerlidir. Ölüm döşeğinde ölmek üzere olan kimsenin birkaç gün daha yaşama isteğinden daha büyüktür. Allah'ın kulunu sevmesiyse çok daha değerli, faydalı ve sonsuzdur.
Allah sevgisinin ne kadar değerli olduğunu bilmek, insanın Allah'ı tanımasıyla alakalıdır. Tanımayı çoğaltarak mümkün olduğu kadar bu büyük hazineyi bütün varlığımızla ele geçirmeye çalışmalıyız.
İnsan sürekli başkalarının sevgisini kazanmak için uğraşıp, bunun içinde değişik yollara başvurmaktadır. Bazıları halkın gönlünde yer edinerek, kendilerine bağlayarak onların ilgisini çekme peşindedirler, ama ahiret ehli kimseler sadece insanların sevgisiyle yetinmemekteler, onların tek amacı; kalıcı ve faydası daha çok olan Rablerinin sevgisini kazanmaktır, bunun için de ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Yüce Allah'ın Kullarını Sevmesi
Sevgi varlıksal bir bağlılıktır ve sevginin en önemli etkenlerinin başında "hubbu zat/ kendini sevmek" gelmektedir. Allah kendi zatını ve kendisinde bulunanları bilmektedir, onda güzellikten başka hiçbir şey bulunmamaktadır, dolayısıyla kendisini sevmektedir. Var olan her şeyde yüce Allah'ın işi olduğu ve Allah da kendi işini sevdiği için yarattıklarını da sevmektedir.[2]
Peki, nasıl Allah'ın sevgisini kazana bilir ve onun bizi sevmesini sağlaya biliriz? Bunun için öncelikle yüce Allah'ın kimleri sevdiğini ve Allah'ın sevgisine ulaşmış kulların ne gibi özellikleri bulunduğunu bilmemiz gerekmektedir. Bunlar bilindikten sonra o üstün makama ulaşa bilir ve Allah'ın sevdikleri arasına girebiliriz.
Kuran-ı Kerim'in ayetlerinde bazı kimselerin Allah'ın sevgisine ulaştıkları ve Allah'ın onları sevdiği buyrulmaktadır. Şimdi bu ayetlerden bir kaç tanesini örnek olarak getirelim:
1. Sabredenler: "…Allah sabredenleri sever."[3]
2. Sakınanlar: "Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever."[4]
3. Tevekkül edenler: "Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever."[5]
4. Tevbe edenler: "Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever."[6]
5. İyilik edenler: "Şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri sever."[7]
6. Cihad edenler: "Allah, taşları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saflar halinde, Kendi yolunda savaşanları sever."[8]
7. Adil olanlar: "Allah âdil olanları sever."[9]
Görüldüğü gibi bu ayetlerde bir takım işler yapanlar Allah'ın sevgisini kazanmaktadırlar, burada Allah'ın sevgisini kazanmaktan maksat Allah'ın engelleri onların kalplerinden kaldırması ve kalp gözlerini açarak bu şekilde Onu görmelerini sağlaması ve Ona ulaşma yolunda güç vermesidir. Allah'ın kuluna karşı bu istekler içinde olması onu sevmesidir. Diğer bir tabirle Allah'ın sevmesi yani kulun batınını Allah'tan gayrisinden temizleyip, onla arasında olan tüm engelleri kaldırmasıdır.[10]
Arifler Allah'ın kuluna karşı olan sevgisinin iki şekilde olduğu görüşündedirler:
1. Sevginin ilk aşaması olan; Allah'ın bazı kullarına tevfik vermesi ve kendisine itaatta ona yardımcı olması.
2. İlk aşamanın neticesinde, kulda bazı güzel ve beğenilir özelliklerin oluşmasını sağlaması. Bu ise iki yolla kazanılır:
A: Vacipleri yerine getirerek Allah'a yakınlığı istemek.
B: Müstehepları yerine getirerek Allah'a yakınlığı istemek.[11]
İlah-i Sevgiyi Kazanmanın Yolları
1. Dünyaya bağlanmamak: Allah sevgisine ulaşmak için yapılması gereken ilk iş dünya sevgisi ve dünya bağını kalpten silip temizlemektir. Dünya sevgisi kalpte oldukça insan asla ilahi aşka ulaşamaz. Çünkü kalp, sadece bir sevgi kendisine yer edine bilir, ayrıca Allah sevgisiyle dünya sevgisi tamamen birbiriyle çelişmektedir, bu ikisinin bir kalpte olması düşünülemez. Dolayısıyla Allah'ı sevmek isteyenler, en büyük engel olan dünya sevgisinden kurtulmalıdırlar.[12] Peygamber efendimiz (s.a.a) bir hadisinde bunu bizlere şöyle buyurmaktadır: "Dünya sevgisi ile Allah sevgisi asla bir kalpte beraberce yer almaz."[13]
2. Zorluklar karşısında sabretmek: Allah'ın o güzel sevgisini kazanmanın yollarından ikincisi ve Kuran'ın üzerinde çokça durduğu yol; zorluk, sıkıntı ve belalar anında sabredip, katlana bilmektir. Nitekim arifler, sabırlıları Allah'ın sevdikleri olarak adlandırmışlardır.[14]
3. Allah Resulü'ne (s.a.a) itaat edip onun yolunda ilerlemek: Hiç şüphesiz yüce Allah Peygamberini çok sevmekte ve Peygamberini seven, onun yolunda ilerleyenleri de sevmektedir. Bunu Kuran'da bizlere şöyle buyurmaktadır: " (Resulüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."[15] Allah'ı sevmek ve onun da seni sevmesini istiyorsan bunun yolu, Peygamber'e (s.a.a) gönülden bağlanıp, onun dediklerini yapmandır. O Allah'ın dostu olduğu gibi, sende Peygamberi kendine örnek ve olgu alarak Allah'ın dostu olabilirsin, Allah'ın ona sürekli göndermiş olduğu sevgisinin ışıklarından birazda sen yararlana bilirsin. Demek ki Allah'ın sevgisini kazanmanın en önemli ve en büyük yolu Resulünün sevgisini kazanmaktır, hatta Allah'ın birisini sevmede ki değer ölçüsünün, Resulünün sevgisi olduğunu söyleyebiliriz. Neden olmasın, imkân âleminin en mükemmel ve en üstün varlığı, bütün kemallerin toplandığı kimse Allah Resulü değil mi? Öyleyse senin Peygamber efendimizi sevmen Allah'ın da seni sevmesini sağlayacaktır.
4. Allah yolunda savaşıp, mücadele etmek: Bunu başara bilen kimseler gerçekten Allah'ı seven ve Allah'ın da onları sevdiği kimselerdir. Çünkü onlar sevdiklerinin yolunun devamlılığı için hiç bir şeylerini feda etmekten çekinmiyorlar. Öylesine Allah'ı sevmedeler ki, en kıymetli olan canlarını bile bu sevda uğruna vermeye hazırdırlar. Onlar canlarıyla ve mallarıyla hakkın batılla olan savaşının tüm cephelerinde hazır bulunurlar. Hem silahlı savaş cephelerinde ve hem de kültürel savaş sahnelerinde. Onlar Allah'ın dinin yayılması ve şeytanın yolunun kapanması için hiç bir şeyden çekinmez ve her şeylerini bu uğurda feda ederler. Dolayısıyla Allah da onları sevmektedir.
5. Tövbe etmek: Evet, günah işlemek kötüdür, insanı Allah'ın sevgisinden uzaklaştırır, fakat günahtan daha kötü olanı ise tövbe etmemektir. Bu bağlamda tövbe yeniden Allah'ın sevgisini kazanmak için atılan adım, ondan özür dilemek ve yaptıklarından dolayı pişman olmaktır. Yüce Allah bu şekilde tövbe edenleri çok sever.
6: Allah yolunda bağışta bulunmak: İnsanlara hizmet etmek, Allah'ın yarattıklarını ondan ötürü sevmek ve özellikle darda kalmışların imdadına koşmak Allah'ın en sevdiği ibadetlerden biridir. Bu şekilde fakirlere yardımda bulunanları, düşkünlere bağış edenleri Allah sevecektir. Bu aslında Allah'ın vermiş olduğu nimetler karşısında teşekkür niteliğindedir.
7. İman edip hayır işler yapmak: Kurtuluş sadece iman etmek ve iyi işler yapmaya bağlıdır. Bu ikisi asla birbirinden ayrılmaz ve tek başına da kabul olmaz. Dolayısıyla Allah'a iman edenler ve sonrasında bu imanlara üzere yaşayıp, onun emirleri doğrultusunda hareket edenler yüce rablerinin sevgisini kazananlardır.[16]
8. Taharet ve temizlik: Allah-ı Teala, gusul, abdest ve teyemmüm gibi birtakım ibadetleri buyurduktan sonra bunları emretmesinin nedenini insanların temiz olmalarını sağlamak olarak açıklıyor. "Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ister."[17] Öyleyse Allah'ın buyurmuş olduğu tüm emir ve yasaklar aslında insanın hem ruhen ve hem de bedenen temiz olması içindir.[18]
9. Yüce Allah miraçta Peygamberine kimleri sevdiğini ve onları niçin sevdiğini şöyle buyurmaktadır: "Ey Ahmet! Dört grubu sevmek bana vaciptir; birbirlerini benim için sevenler, benim için benim sevmediklerimle ilişkisini kesenler, benim için bir birleriyle ilişki kuranlar ve sadece bana tevekkül edenler." Allah, Resulü'ne (s.a.a) hitap ederek dört grup insanı sevmenin kendisine vacip olduğunu buyuruyor. Tabii ki bu vaciplik bildiğimiz fıkhı vaciplik gibi değildir, burada ki maksat Allah'ın bu şartları kendisinde bulunduran kullarını sevdiğidir.
10. Allah'ın sevdiği kimseleri sevmek: İnsanlarla olan dostluklar, Allah değer ölçüsüyle kurulmalıdır. Allah'ı ve Resulünü seven, onlara yakın olan bireyleri bularak, onlarla dost olmaya çalışılmalıyız, belki böylelikle Allah'ın sevdiği insanlar zümresine girebiliriz. Dostluklar ve sevgiler Allah'a ulaşma doğrultusunda olmalıdır, eğer hedef dünya menfaatleri olursa bu sevgi daha da insanı Allah'tan gafil ederek, ondan uzaklaştırır. Öyleyse Allah dostlarıyla olan arkadaşlığı güçlendirmek gerekiyor ki, ilâhî sevgi kalbe yerleşsin. Allah'ı sevenleri sevmek, Allah'ı sevmeyi gerektirir, Allah'ı sevmekte onu sevenleri sevmeyi. Hangisi güçlenirse diğerini de güçlendirecektir. Bu iki sevgi bir birlerini karşılıklı olarak etkilemektedir. Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıda ki örneğe dikkat ediniz:
Allah'a olan sevgi ağacın kökü, Allah dostlarına olan sevgi de ağacın dalları gibidir. Eğer ağacın dallarını kesecek olursanız, zamanla ağacın kökü de çürüyecektir ve eğer kökü kesip atarsanız bu sefer dallar kuruyacaktır. Diğer taraftan da, dallar güneş ve havadan yararlandıkça kökte yararlanacak, kök topraktan aldığı gübreyle güçlendikçe ağacın dalları da güçlenecektir. Bu karşılıklı ilişki Allah sevgisiyle, Allah dostları sevgisi arasında da bulunmaktadır. Tecrübenin de gösterdiği üzere; insan Peygamber ve onun Ehli Beyt'inin fazilet, keramet, mucizeler ve ilâhî değerlerini öğrenip, dinlediği zaman Allah'a olan sevgisi daha çabuk ve etkili olarak ortaya çıkmaktadır.
[1] Cobran Mesud, Ferhengi Er-Raid, c:2,s:1551.
[2] Muhammed Rıza Kâşifi, Aini Mehr Verzi, s:99-102. İbn-i Sina, Risale-i Aşk, s:4-6.
[3] Al-i İmran,146.
[4] Al-i İmran,76.
[5] Al-i İmran,159.
[6] Bakara,222.
[7] Bakara,195.
[8] Saf,4.
[9] Maide,42.
[10] Abdullah Şubber, el-Ahlak, s:412- 413.
[11] Fatıma Tabatabai, Suhanı Aşk, s: 171.
[12] Abdullah Şubber, el-Ahlak, s:414.
[13] Mizanu'l-Hikme, c:2,s:228.
[14] İbn-i Arabî, Futuhat-ı Mekkiye, c:2,s:337.
[15] Al-i İmran,31. el-mizan, c:5,s:633.
[16] Haşimi Rafsancani, Tefsir-i Rahnema, c:2,s:463.
[17] Maide,6.
[18] Cevadi Amuli, Hikmet-i İbadat, s:86- 87.