Gelişmiş Arama
Ziyaret
6371
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır?
Soru
Bilim baktığı her yerde süreci inceler ve bu hiçbir sihir ve büyüyü içermez! Bundan dolayı, Allah tabii kanunların kuşatıcılığı altında mıdır? Biz şimdiki hayatımızda meydana gelen bir sihir ve büyü gözlemlememekteyiz; mesela ikiye ayrılan bir su, doğan bir bakire, yarılan bir ay ve bir miracı görmemekteyiz. İnsanlar içinde yaşadığımız dünyaya mana bahşetmek için her zaman geçmiş ve gelecekteğe yönelik büyüsel düşünmektedir. Başka bir ifadeyle “ben bu olayın gerçekleştiğini görmedim, kesinlikle büyücü bir şahıs bunu yapmıştır” denmek istenmemekte midir?
Kısa Cevap

Yüce Allah tüm tabiat kanunlarını koyandır ve zaten kendi iradesi dışında hiçbir öznenin kuşatıcılığı altında değildir. O’nun işleri yapmadaki iradesi sebepler kanalından geçer. Yanı sıra alt âlemlerdeki bir kaidenin daha üstün bir güç vasıtasıyla ihlal edilmesi özel bir ilahi kaidedir ve bu imkan dâhilinde olan ve mucize olarak adlandırılan şeydir. Bu husus peygamberlerin dönemine özgü değildir, aksine her çağda meydana gelmektedir. Ama az bir grup buna vakıftır. Har çağdaki sınırlı bilimin kabul edilen tanımlar çerçevesinde hiçbir sihir ve büyüyü onaylamadığı doğrudur, ama daha doğru olan tespit şudur:  Bu bilim erbabı bazı durumlarda kendi kabul edilen tanımlarının dışında kalan her şeye sihir ve büyü veya daha açık bir ifadeyle yalan ve hurafe demektedir.

Ayrıntılı Cevap

Yaratılış âlemlerinin mertebeleri olduğu gibi, Allah’ın fillerinin de mertebeleri vardır. Bu mertebelerin bazıları, diğerlerine egemendir ve onlarda tasarrufta bulunabilir. Daha üstün âlemlerdeki bir gücün aşağıdaki bir âlemlerdeki bir kaideyi ihlal etmesi, özel ilahi bir kaide olup imkân dâhilindendir ve duyumsanmayacak bir şekilde her zaman vuku bulmaktadır. Peygamberler salt bu kaideleri bilmekteydi ve Allah’ın izniyle onlardan bazılarını her zamanki olağanlığa aykırı bir tarzda aşikâr kılmışlardır. Bu sihir ve büyü değildir, bilakis daha üstün bir ilim ve güçtür. Büyü sıfatıyla maddi ve tecrübî bilimler üstünde olan her fenomeni inkâr etmeye yönelik ısrar, bir kavramdan yanlış yararlanmaktan ibarettir ve negatif bir anlam ifade eder. Örneğin bu maddi dünyada bile bazı tabii kanunlar üstün ve egemen olan bir kaidenin tasarrufuyla başka bir şekilde fiiliyata geçmekte ve başka özellikleri aşikâr kılmaktadır. Ama bu husus da bir kaidedir ve sadece onun fiiliyatına yönelik bilgisiz olunması durumunda büyü olarak algılanabilir. Artı, bu meçhuller hiçbir zaman sona ermeyecektir. Gerçek olan şudur: Peygamberler tarafından tarih boyunca aşikâr kılınan mucizelerden öteye, her zaman şimdiki bilim için meçhul olan ve keşfedilmiş kanunların üstündeki bir kanuna tabi olan bir takım fenomenler gerçekleşme halindedir. Şu noktayı bilmemiz çok önemlidir: Âlemdeki mertebelerin tümü şimdiki bilim tarafından keşfedilmiş alt düzeydeki kanunların denetimi altında hareket etmemektedir ve maddi bilimler daha üstün kanunların olduğunu ispat etme gücünden yoksun olmakla birlikte, günbegün evrendeki tüm hakikatleri sınırlı bilgilerle tahlil edemeyeceğini daha çok kavramaktadır.     

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İkinci iş yapma hakkında fetva var mıdır? Veya ikinci işten elde edilen mal, dünyaya düşkünlük sayılır mı?
    6377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    İslam açısından iş sahibi veya ikinci bir işe sahip olmanın hiçbir sakıncası yoktur. İslam dini açısından beğenilmeyen, kınanan şey dünyaya düşkünlük, ona bağlanmak, maneviyat ve ahiretten uzaklaşmaktır ki bunlar bir işe sahibi olanlarda da görülebilir. Bir işi ve az bir geliri olanların içinde de dünayaya daha fazla ...
  • Eğer meseleyi bilmemeden ötürü ölüyü tahnit etmeksizin toprağa gömerlerse ne yapılmalıdır?
    7445 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Gusül aldırıldıktan sonra ölüyü tahnit etmek farzdır; yani ölünün alnı, el avuçları, diz kapakları ve ayaklarının büyük parmaklarının ucuna kâfur sürülmelidir.[1] Ama defin işleminden sonra ölünün tahnit edilmediğinin farkına varılırsa, beden kabirde kokmamış ve dağılmamışsa, kabrin açılıp kabirde tahnit işleminin yapılması fazdır ve onun ...
  • Namaz dinin direği ise neden fürû-u din’den sayılmıştır?
    9745 Eski Kelam İlmi 2010/10/12
    Usul-u din, insanın akıl ve idrakıyla kabul ederek İslam’a girdiği inançlar topluluğuna denir. İslam’agirildikten sonra insanın üzerine bir takım bireysel ve toplumsal vazifeler farz olur ki, onlardan biri namazdır. Namaz, ahkamın içinde çok önemli ...
  • İslam’ın intihar hakkındaki hükmü nedir?
    9073 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Kesinlikle her insanın hayatında dünyayı gözünde karanlık ve boş kılan rahatsızlıklar ve yenilgiler meydana gelmektedir. Bu durumda insanlar iki türlüdür: Bir grup bu sorunlar yumağından başı dik çıkmakta, tüm zorluklara göğüs germekte ve Allah’a tevekkül ederek yeniden yapılanmaya başlamaktadır. Bunun karşısında yer alan diğer grup ise eğilmekte, inzivaya çekilmekte ...
  • İslam dininin büyük ve görkemli evler hakkındaki görüşü nedir? Nasıl insanları ev yaparken ölçülü olmaya davet edebiliriz?
    2804 Hadis 2020/01/19
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8783 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3852 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Acaba “aşura gününde insan kedisi için dua yapmamalıdır” şeklindeki iddia doğru mudur?
    6103 Pratik Ahlak 2012/09/15
    Dua kulun fakirane bir şekilde hak Teâlâ’yla irtibat kurup dünyevi ve uhrevi ihtiyacını gidermek için dilekte bulunmaktır. Her durumda kendine ve başkalarına dua yapmak beğenilmekte ve oldukça fazla fazileti ve sevabı vardır. Aşura gününde kedin için dua yapmanın hiçbir işkâlı yoktur. Bilakis aşura gününde yapılması ...
  • Hz. İsa’nın evlenmemesinin özel bir nedeni mi vardı?
    26719 Eski Kelam İlmi 2012/05/30
    Hz. İsa’nın evlenmesi konusunda dini öğretilerde işaret edilen bazı meselelere bakıldığında ilk anda Hz. İsa’nın evliliğe karşı olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Ancak Kur’an ve rivayetlerin önemle yaptıkları tavsiyeler göz önüne alındığında ve Hz. İsa’nın (a.s) yaşamı incelediğinde Onun evliliğe karşı olmadığı görülecektir. Onun evlenmemesinin nedeni kendi özel yaşamının ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5567 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...

En Çok Okunanlar