Please Wait
17625
Zuhur alametleri konusu girift ve zor bir konudur ve bu konu ile ilgili tüm rivayetlerin bir arada irdelenip eleştiriye tabi tutulması gerekir.
Hadislerinden anlaşılan şu ki zuhur alametleri iki asıl kısma ayrılırlar:
1- Gerçekleşeceği kesin olan alametler: Bunlar Süfyani’nin ayaklanması, Yemani’nin kıyamı, gökten duyulacak olan çığlık, Nefs-i Zekiyye’nin öldürülmesi ve Süfyani’nin ordusunun yere gömülmesi ve Deccal’ın ortaya çıkışıdır.
2- Gerçekleşmesi kesin olmayan alametler.
Diğer açıdan zuhur alametlerini şu dört ana kısımda incelemek mümkündür:
A: Sosyal faktörler: Bu faktörlerin gerçekleşmesinin sonucu insanların kurmuş olduğu bozuk uygarlığın çöküşüdür.
B. Din ve inançla ilgili faktörler: Bu faktörler neticesinde dinde tersine çevrilme ve yıkılma meydana gelir.
C. Doğal faktörler: Örneği güneş sisteminde değişikliğin meydana gelmesi vb. vakıalar.
D: Kişisel ve mucizevî etkenler: Gökten duyulan ses, Nefs-i Zekiyye’nin öldürülmesi ve…
Bu alamet ve faktörlerden her biri kendi has alt kümeye içerir ki bunlar rivayetlerde genişçe açıklamıştır.
Zuhur alametleri konusu girift ve zor bir konudur. Çünkü bu konuyla ilgili olarak ister Şia, ister Ehl-i sünnetin temel hadis eserlerinde, hatta Hıristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştilik gibi İslam’dan önceki dinlerin kitaplarında, Hint mektep ve dinlerinin kaynaklarında birçok rivayetler gelmiştir. Bunların irdelenmesi, sınıflandırılması ve eleştiriye tabi tutulması sonra senet ve ifadeleri üzerinde durulması gerekir.
Şia hadislerinden anlaşılan şu ki zuhur alametleri şu iki asıl kısma ayrılırlar:
1- Zuhurdan önce gerçekleşeceği kesin olan ve hiçbir kaydı ve şartı olmayan alametler Bunlar Süfyani’nin çıkışı, Yemani’nin kıyamı, gökten duyulacak olan çığlık, Nefs-i zekiyye’nin öldürülmesi ve Süfyani’nin ordusunun yere gömülmesi ve Deccal’ın ortaya çıkışıdır.
2- Bir takım şartlarla ilintili olan ve kesin olmayan alametler. Bunlar bir takım şartlara bağlıdırlar, o şartlar gerçekleşmesiyle gerçekleşirler. Bu tür alametler çoktur.[1]
Ama diğer bir açıdan alametleri dört temel kısma ayırmak mümkündür. Bunları kısaca açıklayacağız:
A: Sosyal faktörler: Bu faktörlerin gerçekleşmesinin sonucu insanların kurmuş olduğu bozuk uygarlığın çöküşüdür. Bunlardan bir kısmı şöyledir:
1-. Zulmün bütün dünyaya yayılması, başka bir ifadeyle zulmün küreselleşmesi ve her yanı kapsaması.
2- Dünyayı yöneltenlerin fasık olmaları: Burada şu noktayı hatırlatmak gerekir ki dünyayı kapsayan zulümden ve yöneticilerin fasıklaşmasından maksat dünya genelinde sosyal, siyasi, kültürel ve iktisadi zulme dayalı nizamların kurularak istikbar, sömürge ve diktatörlük yöntemleri üzerine halkı yönetmeleridir, yoksa maksat dünyada adil bir yöneticinin adalete dayalı bir yönetimin bulunmayacağı değildir. Başka bir ifadeyle dünyaya egemen olan nizamın zulüm ve fesat esasına dayalı oluşudur.
3- Zulüm esaslı düzenin bir sonucu olarak pahalık ve ekonomik bozukluğun ortaya çıkışı
4- Toplumu düzeltmek iddiasıyla yalancıların ve deccalların ortaya çıkışı. Bütün dinerde açıklandığı üzere Deccal’ın ortaya çıkışı zuhurun kesin alametlerinden sayılır. Deccal’ın lügat anlamı hakkı batıl ile örten, hile ve oyunla işlerini yürüten kişidir. Rivatte açıklanan bu özelliklerden deccalın bir kişiyle sınırlı olmadığı anlaşılır. Buna göre deccal, hakka engel olan, halk kitlelerini aldatan hile ve aldatmacaya dayalı yönetici ve düzenlerin genel adıdır. Bazıları günümüz Batı dünyasındaki uygarlığın deccala bir örnek oluşturduğu görüşündedirler.[2]
5- Aşağılık ve yalancı kimselerin toplumun sözcüsü olmaları. (Süfyan toplumun sözcüsü olur)
6- Doğru ve iyi insanlar yalanlanır ve aktif bir rol üstlenmekten uzaklaştırılırlar aksine yalancı, yaygaracı ve düzmeci insanlar desteklenirler.
7. Zuhurun kesin alametlerinden olan Süfyani’nin çıkışının belli bir kişinin çıkışına mı yoksa bir akımın ortaya çıkışına mı işaret olduğu yönünden incelenebilir. Her halükarda bu alamet gerici ve bağnazlığa dayalı bir hareketin ifadesidir.[3] Rivayetlere göre Süfyani ve ordusu Mekke ile Medine arasında bulunan Beyda çölünde yere geçecek ve onlardan sadece bir kişi kurtulup ordunun yere gömüldüğü haberini insanlara ulaştıracaktır.[4]
8. Dünyada kan dökücülüğün, fitne ve savaşın yayılması. Rivayetlerde Türk tarafından gelecek bir savaştan söz edilmiştir (Bundan Nuh oğlu Yafis oğlu Türk’ün soyundan gelen ve Moğolistan, Pencap, Türkiye, Sibirya, Afganistan ve Hindistan’da yaşayan kavimler kastedilmiş olabilir.) Bunun genel anlamı Batı’yı da içine alabilir.[5]
Yine rivayetlerde yer aldığına göre zuhurdan önce dünya halkının üçte ikisi öldürülecekler. Bu da kesin olmayan alametler arasındadır.[6]
9. Zulüm ve fesatla mücadele için bir takım kıyam ve inkılaplar meydana gelir ve bunlardan bazıları zafere ulaşarak hükümet kurmaya muvaffak olur. Son zamanda gerçekleşecek olan sapıklık ve zulme karşı kıyamların sembolü olan Yemani’nin kıyamı da bu hareket ve kıyamlardan sayılır.[7]
Yine Hz. Hüseyin’in soyundan olan Horasanlı Seyydin adalet için kıyamı da bu faktörlerdendir. Biri Yemen’de biri de İran’da gerçekleşecek bu iki kıyam Hz. Mehdi’nin zuhuru için gereken zemini hazırlayacak etkenlerden sayılırlar.[8]
Rivayetlerde işaret edildiği üzere İran’da kurulacak olan devlet halkı İslam’a ve Ehl-i Beyt’e davet edecektir ve Kufe’ye kadar kendi hâkimiyet bölgesini zulüm ve fesattan temizleyecektir ve Hz. Mehdi (a.s) kıyam eder etmez onun kıyamına katılacak ve ona tabi olacaktır.[9]
B. Dinin tersine çevrilmesi ve yıkılması olan din ve akide ile ilgili etkenler.
Hz. Ali Emirü’l-müminin’den gelen hadiste bu konu şöyle açıklanmıştır: Son zamanda namaz bırakılır, emanete dikkat edilmez, yalan helal olur, faiz yemek yaygınlaşır, rüşvet her yere yayılır, din dünyaya satılır, kadınlarla müşavere edilir, akrabalık ilişkileri gözetilmez, halk nefsi istek ve heveslere uyar, adam öldürmek normal sayılır, sabır zayıflık olarak algılanır, zulümle övünülür, arifler hain olurlar, Kur’an karileri fasık olurlar, camiler süslenir, minareler yükseltilir, (fakat camiler muhtevasız olur) antlaşmalar çiğnenir ve heva ve hevesler çeşitlilik kazanır.”[10]
Genel bir ifadeyle İmam’ın zuhurundan önce İslam’ın hükümleri tatbik edilmez, yaşanmaz ama bu göreli bir yürürlükten kalkmadır. Yani toplumun genel vasfı bu şekilde olur. Nitekim hadislerimizde yer aldığına göre İmam zuhur edince yeni bir yöntem ve dinle hüküm sürer. Bundan maksat şu ki dinin gerçekleri öylesine manevi tahrif ve değişime uğrar ki gerçeği tamamen unutulur.[11]
C. Doğal Etkenler: Rivayetlerde açıklandığı üzere zuhur için diğer zemin ve etkenlerden biri de doğal belalardır. Örneğin doğal olmayan zamanlarda güneş ve ay tutulması, yıldırım çakması, güneş sisteminde değişiğin oluşması, hava durumlarında değişiklikler görülmesi, güneşin Batı’dan doğuşu vb… ki elbette bazı bu alametler günümüzde vuku bulan olaylara uyarlanabilir.
Nitekim Şehit Mutahhari güneşin batıdan doğuşunu İmam Humeyni’nin Paris’ten gelmesine ve bu vesileyle İslam’ın yeniden dirilişine yorumlamıştır.[12]
D: Kişisel ve mücizevi etkenler:
1- Gökten gelen ses:
Rivayetlerden anlaşıldığına göre zuhurdan önce veya onunla eşzamanlı olarak bir melek gökte nida ederek halkı İmam Mehdi’nin gelişiyle müjdeler. Bu melek Cebrail Emin’dir Onun sesi bütün dünyada duyulur. Her insan kendi dil ve şivesiyle o sesi duyar ama o sesin nereden geldiğini bilemez. Bu nidanın yanı sıra da Şeytan halkı tereddüt ve şüpheye düşürmek için “Osman mazlum öldürüldü” diye feryat eder.[13]
2- Nefs-i Zekiyye’nin şehit edilmesi. Nefs-i Zekiyye (temiz insan) çok yüksek ilahi bir makama sahip haşimi bir gencin lakabıdır. O Süfyani’nin ordusuna karşı koyacak ve Medine’ye sığınacaktır. Süfyani’nin ordusu Medine’ye hareket edince o Mekke’ye gelecektir ve Mekke’de halkı Ehl-i Beyt’e destek olmaya çağıracaktır fakat suçsuz olarak Rükn ile Makam arasında boğazlanacaktır. Onun şehit düşmesi dünya halkının vicdanlarını uyandıracak ve halk da İmam Mehdi (a.s) ile biat etme şevk ve isteği oluşacaktır. O halk arasında İmam’ın temsilcisi ve vekili konumundadır.[14]
Bunlardan başka diğer bir takım alametler de hadislerde açıklanmıştır.[15]
[1] Bakır Şerif el-Kureşi, El- İmam El- Mehdi s. 304.
[2] Kitaplarda Deccal hakkında geniş bilgilere yer verilmiştir. Bkz. Nasır Mekarim Şirazi, Mehdi İnkıbiyi Buzurg. S. 192; Mehnaz Şefii, Deccal Efsane ya Vakiiyet s. 28-62 İbrahim Emini, Dadguster cihan. Mukaddes Erdebili, Hadiketu’ş-Şia s. 758.
[3] Mehdi İnkılabiyi Buzurg, s. 202, Deh İntikat ve Pasuh Piramun Mehdi; Şeyh Mufit, s. 90
[4] Muhammed Naki Raşid Muhassil, Necatbahşi Der Edyan s. 159
[5] Hadi Kamil Süleyman, Ruzgar-i Rehayii, çeviri: Ali Ekber Mehdi Pur, c 2. s. 938-939
[6] Habibulllah Tahiri, Simayi Aftap, s. 5111
[7] Ali el –Kurani el-Mumahhidun lil-Mehdi s. 138- 139.
[8] Seyyid Esedullah Şehidi, Zemine Sazan İnkılab-i Cihani Mehdi s. 439- 445
[9] Feride Gulmuahmmedi Arman, Mehdi Hurşid Munteziran, s. 26-27
[10] Meclisi, Biharu’l-Envar c. 52 s. 193.
[11] Abdullah Cevadi Amuli, Velayet-i Fakih s. 372, Nasir Mekarim Şirazi, Mehdi İnkılab-iyi Buzurg s. 320- 321.
[12] Ruzgar-i Rehayii, s. 853. Seyyid Muhammed Es-Sadr, Tarih-i Mabede’z-Zuhur, s. 164-217.
[13] El-İmam el Mehdi, s. 315, Ruzgar-i Rehaii s. 869- 871
[14] Feride Gulmuahmmedi Arman, Tavus Behiştiyan, c. 4. s. 167, Ayni yazar, El Beyatu lillah, s. 268 Seyyid Ali Asger Sadat Medeni, Nişanehay-i Zuhur, s. 113.
[15] Meclisi Biharu’l-Envar c. 52.