Gelişmiş Arama
Ziyaret
6318
Güncellenme Tarihi: 2010/04/11
Soru Özeti
Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
Soru
Ömer b. Hanzala hadisinde raviler kelimesi çoğul olarak belirtilmiştir, bu husus veliyy-i fakihin bir olmasıyla nasıl bağdaşmaktadır?
Kısa Cevap

Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne geçmek için anayasanın yeniden gözden geçirilmesiyle (1990) önderliğin birliği yönünde karar alınmıştır ve İran ulusu da kendi olumlu oyuyla bunu onaylamıştır. Neticede bu birlik rivayetlere isnat edilmemiştir. Dolayısıyla onun aksini ispat etmek istememiz gereksizdir. Bu, İran ulusunun oy verdiği ve şeriatın da muhalif olmadığı bir seçenektir. Hz Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin (ömrü uzun olsun) yanıtı, ayrıntılı cevap bölümünde belirtilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

İlk önce Ömer b. Hanzala hadisinde“raviler” tabirinin kullanılmadığını, aksine bu tabirle eşanlamlı başka bir tabirin kullanıldığını belirtmeliyiz; zira            bu rivayette şöyle belirtilmiştir: "يَنْظُرَانِ إِلَى مَنْ كَانَ مِنْكُمْ مِمَّنْ قَدْ رَوَى حَدِيثَنَا...‏".[1] Elbette zamanın imamına mensup edilen bir deyişte “hadislerimizi aktaranlar” tabiri kullanılmıştır.[2] Her halükarda ihtilaf ortaya çıktığında ve hak ve hakikati tanımada inanan bireylere dinsel bilginlere müracaat etmeyi tavsiye eden rivayetler sadece itaat edilmesi gereken bir çerçeve sunmaktadırlar. Böyle rivayetler olmasaydı bile insan aklı kendi başına dini tanımak için dini uzmanlara müracaat etmenin gerekliliğini anlardı. İçinde çoğul veya eşanlamlı tabirlerin kullanıldığı rivayetler hâkim ve veliyy-i fakihin bir şahıs olduğuna mı yoksa bir grup din uzmanının böyle bir velayet taşıdığına mı delalet eder? Bu soruya cevap olarak şöyle söylemek gerekir: Bu tür metinlerden direkt olarak ne veliyy-i fakihin bir oluşu ve ne de onun birden fazla oluşunu anlamak mümkün değildir. Belirtilen bu metinler sadece örnekleri belirlemek için değil, gerekli kriterleri tanımak içindir. Benzeri durumlarda Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.[3] Siz bu ayet uyarınca sadece bir bilginden mi yoksa bir grup bilginden mi soru sorulması gerektiğini anlayabilir misiniz?! Apaçık olduğu üzere bu soruya bir cevap verilemez; zira bu ayet soru sorulacak bireylerin sayısını belirtme hedefi taşımamaktadır. Neticede veliyy-i fakihin bir veya birden çok oluşu bu rivayetlerden anlaşılmamaktadır. Bu konu, başka teorik delillere dayanmaktadır. Bu bağlamda aşağıdaki hususlara dikkat ediniz:

1. Masum önderlerin tavsiyesi esasınca imamlara ulaşmama durumunda onların öğretilerini bilenlerden yararlanmak ve ihtilaflarda onlara müracaat etmek gerekir.

2. İslam, toplumda kaos ve düzensizliğe karşıdır ve hakimiyetin varlığını gerekli görmektedir. Yanı sıra İslam başında dini tanıyan ve onunla amel eden bireylerin bulunduğu bir hâkimiyeti meşru bilir.

3. Toplumu yönetmede egemen usulleri göz önünde bulundurmayla ve mevcut devletsel sistemlerin tümünü incelemeyle şu neticeye ulaşırız: Egemenliği giriş ve çıkışları sürekli artan ve azalan bir grubun inisiyatifine bırakmak, neticede İslam’ın karşı olduğu düzensizlik ve kaosa neden olacaktır.

4. Bu bağlamda toplumda birçok dini bilgin olabileceğinden ve zamanın geçmesiyle onların sayısı artabileceğinden, onların tümünün velayet taşıdıklarına inansak bile, onların tümü özellikle ahlaki hususlarda velayetlerini icra etmeye yeltenmeleri durumunda bu kaosun ve hakimiyetin dağılması neticesini ortaya çıkaracaktır.

5. Bu nedenle potansiyel olarak İslam toplumunun önderliğini üstlenebilecek birçok birey arasından bir şahsın veya sınırlı bir topluluğun seçilmesi ve veliyy-i fakih sıfatıyla tanıtılması gerekir. Her iki varsayımda da seçilmeyen fakihler kendi velayetlerini uygulayamazlar.

6. Sadece bir şahsın veliyy-i fakih sıfatıyla görevini yerine getirmesi veya bir grup fakihin şura şeklinde bu mesuliyeti üstlenmesi bağlamında masum önderlerin açıkça bu iki yöntemden birini ilan ettiği söylenemez. Kendi maslahatlarını göz önünde bulundurarak bu iki seçenekten birini seçmesi gereken dini toplumdur.

7. 1980 yılında tasvip edilen anayasanın 107. maddesi esasınca veliyy-i fakihin bir kişi veya şura şeklinde üç veya beş kişi olarak velayeti üstlenmesi mümkün idi. Lakin 1990 yılında anayasanın gözden geçirilmesiyle rehberliğin şura modeli iptal edildi. Rehberliğin şura modelinin iptal edilmesi, onun şer’i olmadığı anlamına gelmediğini bilmek gerekir. Sadece bu modelin müspet ve menfi noktaları incelenerek rehberliğin bireysel bir şekilde olmasına karar verildi ve bu karar İran ulusuna sunuldu ve onaylandı.

Netice itibari ile şeriat tarafından veliyy-i fakihin bir oluşu tek seçenek olarak ilan edilmemiştir ve rivayetlerden bunu çıkarmamız olanaksızdır. Sadece İran ulusu bu yöntemi iki mümkün yoldan biri olarak seçmiştir.

Hz Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin (ömrü uzun olsun) belirtilen soru hakkındaki cevabı şudur:

1. “Raviler” tabiri senet açısından muteber olan değerli haberde geçmektedir, Ömer b. Hanzala’nın hadisinde bulunmamaktadır.

2. Velayet-i fakih, büyük gıyap döneminde İslam toplumunda fıkhın önderliğidir.

3. Her adil ve yetenekli (rehberlik için gerekli ilmi, ameli ve yöneticilik liyakatini taşıyan fakih) fakih, büyük gıyap döneminde şeriat açısından velayet sahibidir. Lakin bu liyakati taşıyan bireyler arasından bir şahıs halkın kendisine yönelmesi neticesinde velayeti uygulama olanağına ulaşırsa, onun önderliği üstlendiği bir alanda hiç kimsenin kendisine muhalefet etme hakkı bulunmaz ve onun hükmü herkes ve hatta kendisi için geçerlidir. Hiç kimsenin ameli olarak ona muhalefet etme hakkı bulunmaz ve hatta kendisi bile kendisine muhalefet edemez. 

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki başlıklara müracaat ediniz.

1. İndeks: Veliyy-i fakihin belirlenmesi, Soru 786, (Site: 845).

2. İndeks: Veliyy-i fakihi seçmenin en iyi yolu, Soru 4453, (Site: 4687).

3. İndeks: Velayet-i fakihin yönetim boyutları, Soru 2121, (Site: 2262).

 


[1] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, c. 1, s. 67, hadis 10, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran ,1365 h.ş.

[2] Şeyh Saduk, Kemalu’d Din, c. 2, s. 484, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Kum ,1395 h.k.

[3] Nahl Suresi, 43. ayet; Enbiya Suresi, 7. ayet.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur’an ayetlerinin tahrif edildiğine işaret eden Ehli Sünnete ait kaynaklar var mıdır?
    10605 Kur’anî İlimler 2011/08/03
    Ehli Sünnet kardeşlerin birçok kitabında ve bu cümleden olmak üzere onların en muteber kitapları sayılan altı sahih kitapta sayılı Kur’an-ı Kerim ayetlerinin kaybolduğunu gösteren birçok rivayet mevcuttur. Recim ayeti veya onların okuyuşlarında bulunan ve meşhur okuyucuların da tilavet ederken dikkat gösterdiği değişiklikler bu kabildendir. Ama böyle rivayetler ...
  • Kur’an tarafından teyit edilen İbrahimî dinlerin peygamberleri neden tümüyle İsrail oğulları kavmindendir?
    9655 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Bu semavî kitapta ister kıssaları beyan edilmiş olsun ve ister adları belirtilmemiş olsun Kur’an müşterek hedefleri nedeniyle tüm ilahi peygamberleri onaylamaktadır. Kur’an’da ismi geçen tüm peygamberlerin ve hatta İbrahim dininin çağırıcılarının hepsinin İsrail oğullarından olduğu da doğru değildir. Lut ve Şuayb gibi bu kavimden olmayan peygamberlerin de Kur’an’da ismi ...
  • Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
    7699 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    İnsan Allah’ı kalp veya fıtrat yolu, duyu ve bilimsel yol, akıl ve istidlalyolu ile tanıyabilir. Duyusal yollar ve bilimsel araştırmalarla Allah’ın kendisi ve Onun alemdeki düzenin kurucusu olduğu gibi bazı sıfatları ispat edilebilir, ama bilimsel araştırmalar Allah’ın bütün sıfatlarını ispat edemezler. Bilimsel gelişmelerden pozitif bilimler ...
  • Yahudilerin vasıflarının zikredildiği ayetleri açıklar mısınız?
    16011 Tefsir 2011/08/14
    Kuran-ı Kerim, Yahudilerin tarihleri, ahlakları, inançları, vasıfları ve özellikleri konusunu geniş bir şekilde beyan etmiştir. Öyle ki diğer hiçbir semavi din bu kadar açıklanmamıştır. Bu yüzden Yahudilik meselesi, Kuran’daki birçok ayeti kendisine has kılmış ve her bir ayet İsrail oğullarının özellik, üslup, tarz, adet ve inançlarına ait ...
  • Okuyucusu kadın olan müzik, insana zindelik kazandırmak amacıyla da dinlense hükmü nedir?
    5826 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Yabancı müzik gına ve haram türden olursa onu dinlemek caiz değildir. Haram müzik, eğlence meclislerinde yani günah işlenen meclislerde dinlenen müziktir. Fakihlere göre bu tür müzikleri dinlemek ister kadın sesiyle olsun ister erkek sesiyle, ister canlı olsun ister kasetten, ister başka şekillerde mutlak olarak haramdır. Günlük işlerde insanı ...
  • Eğer bir kimse Allaha inanır ama Allah bizim namazımıza ihtiyacı yoktur diyerek namaz kılmıyorsa onun cevabında ne demeliyiz?
    8127 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Allah, namaz olmak üzere insanın hiçbir şeyine muhtaç değildir. Zira Allah mutlak bir şekilde müstağnidir. İnsanın kendisidir ki Allaha ve namaza muhtaçtır Allah insana ve insanın namazına ihtiyacı yoktur. Eğer Allah insandan namaz kılmasını istemiş ise Allah insanın faydasını dikkate alarak insandan namaz kılmasını istemiştir, kendi menfaatini ...
  • Ehlibeyt dostu olabilmek için gece namazı kılmak şart mıdır?
    4089 Gece Namazı Ve Günlük Sünnet Namazları 2019/10/05
    Şeyh Saduk’un ‘Sıfat’u-Şia’ adlı eserinde bu ve benzeri birçok çıkarımlar yapabileceğiniz rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetleri imanın derecelerine nazır ele almak icab eder. Bu rivayetlerden bazı sünnetlere amel etmeyen veya terk eden şahısların artık Ehlibeyt dostlarından olmadığı  çıkarımını yapmak doğru değildirNasıl ki  Kuran’ı Kerimin bazı ...
  • İslam ve İmam Humeyni’nin eğlence ve şakaya yönelik bakışı nedir?
    8671 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    İslam’ın bakışında yaratılışın asıl hedefi, insanın tekâmülüdür ve evrendeki varlıkların tümü bu büyük hedef doğrultusunda yaratılmıştır; zira insan yaratıkların en üstünüdür. Kur’an şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
  • Hz. Meryem ve Hz. Asiye (s) nasıl ve ne zaman vefat ve nerede toprağa verildiler?
    39274 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Firavun, Asiye'nin iman ettiğininin farkına vardıktan sonra defalarca onu uyardı ve ısrarla Musa'nın (a) dininden dönmesini ve onun Allah'ından yüz çevirmesini istiyor. Sonunda Firavun'un emri üzrine ellerini ve ayaklarını çivilerle bağlayarak kızgın güneşin ününe atıp göğsünün üzerine büyük bir taş koydular ta ki şahadet mertebesine nail oldu. ...
  • Irak halkı kendi ülkelerinde yabancıların varlığına neden karşıdır?
    6415 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Tüm uluslar kendi ülke ve vatanını sever. Yabancıların bir başka ülkede bulunması değişik şekillerde gerçekleşir. Ziyarette bulunmak, gezmek, ticaret, iş, üretim, tahsil, tedavi, araştırma ve bilimsel inceleme fırsatları, spor yarışmaları ve askeri hedefler nedeniyle bir ülkede bulunmak bu kabildendir. Irak’ta büyük velilerin kabrinin bulunması bu ülke için ...

En Çok Okunanlar