Gelişmiş Arama
Ziyaret
11172
Güncellenme Tarihi: 2010/05/06
Soru Özeti
Acaba kadın yargıç olabilir mi?
Soru
Şia fıkhına göre acaba kadın yargıç olabilir mi?
Kısa Cevap

Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.

Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.

Bu konunun felsefesi hakkında sundukları noktalar, kadının yargıç olamayacağını destekleyen bazı noktalardan ibarettir. Aşağıda bu noktaların birkaçına değinilmiştir:

1 Kadın ve erkek arasında, cismi ve ruhi kabiliyetler bakımından bir takım farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve erkeklerin yaratılış açısından kadınlara olan üstünlüğü nedeniyle bazı sorumluluklar kadının üzerinden kaldırılmıştır. Çünkü sorumluluk ve görevler, kişinin sahip olduğu yetenek ve güçlere göre verilir.

2 Kadınlardan ayrılmayan bir özellik, onların duygusal olaylar karşısında çok çabuk etkilenmeleridir. Ve yargılama gibi konular, özellikle kısas hükmünün gerçekleşmesi tam bir kararlılık ve bu hükmün sonuçlarına dayanıp kabullenmeyi gerektirir. Bu yüzden bu görev erkeklere verilmiştir.

Tabi şu noktaya da dikkat çekmek gerekmektedir ki; bazıları bu delilleri kabul etmeyip kadınların da yargıç olmasının bir sakıncasının olmadığını söylemektedirler.

Ayrıntılı Cevap

Bilim adamları ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahipler. Bu gibi konular dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.

Kadınların yargıç olmalarının caiz olmadığını savunanların, bu konu hakkındaki en önemli delilleri bazı hadislerdir.

 İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İçinizden bir kişi (erkek) bizim yargılarımızı ve görüşlerimizin biliyorsa yani bizim görüşlerimiz hakkında bilgi sahibi ise, onu kendi aranızda yargıç yapın ve ben onu, sizin aranıza yargıç olarak atıyorum.”[1]

 Bu rivayette “racul” yani erkek tabiri kullanılmıştır ve usul ilmindeki “İhtiraziyyet-i kuyud” kaidesine göre bu şart, bu hükmün mevzusunu belirlemektedir.[2]

 Kadınların yargıç olmasına karşı çıkanların dayandıkları diğer bir delil de icmadır.[3] Yani yargıç olmak için erkek olmanın şart olduğu hakkında icma olduğu iddia edilmiştir.[4]

Yine bu gruplar, bu gibi konuları dikkate alarak şöyle bir neticeye ulaşmışlardır:

1- Sorumluluk vermek sahip olunan yeteneklere ve dayanma gücüne göredir.

İslam dinine göre, kadın ve erkekler mahiyet olarak aynıdırlar: “Ey insanlar! Sizleri bir tek kişiden yaratan, ondanda eşini vücuda getirerek, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun!”[5]

İnsan için, (tekvin ve teşride insan olmasından dolayı) sabit olan her şey kadın ve erkek her ikisi içinde sabittir.

 Kadın ve erkek her ne kadar bir türden (insan) olsalar da, birbirlerine karşı farklılık ve üstünlük gösteren iki ayrı varlıktır.

Kur`an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle, erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.”[6]

Erkeklerin fikri ve cismi yönden kadınlara oranla yeteneklerinin ve güçlerinin fazla olması,[7] onun yaşamda, ailede ve toplumda yöneticilik vs... işlerde yer almasına sebep olmuştur.[8]

Özet olarak, kadınlar ve erkekler cismi ve fizyolojik olarak farklıdırlar. Bu nedenle, bir takım özel görevler için yaratılmışlardır. Bu farklılıklar ayrıcalık değil, hikmettir ve neslin devamı içindir.

Bu kemal kapılarının kadınlara kapandığı ya da sınırlandığı manasına gelmez. Sadece bu farklılıklar nedeniyle yargıçlık gibi bazı sorumluluk ve görevler, kadınların üzerinden kaldırılmıştır. Erkeklerde bulunan yetenek ve dayanma gücü tekvini ve fıtridir. Bu yetenekler sadece, erkeklere daha fazla sorumluluk yüklemektedir ve bu yeteneklerinden dolayı Allah’a daha yakın değillerdir veya mükâfatları daha fazla değildir.

(2) Yargılama yapmak için kesin ve sabit bir görüşe sahip olmak gerekmektedir. Duygusallık kadınlardan ayrılmayan bir özelliktir. Bu nedenle sevinç, endişe, ağlama ve gülme gibi duygusal olaylar karşısında erkeklerden daha çabuk etkilenir ve tepki gösterirler. Şu da bir gerçektir ki; yargılama yapmak için gerçekleri görmek lazımdır. Çünkü yargılama yaparken duyguların kontrol edilmesi gereken ağır bir atmosfer oluşmaktadır.

   Ve yine yargılama yolunda, özellikle kısas hükmünün gerçekleşmesinde öyle deliller ve şüpheler sunulmaktadır ki, yargıcın karar vermesini zorlaştırmaktadır. Bu gibi durumlarda, verilen hükmün nedenini ve sonuçlarını kabul ettirebilmesi ve uygulayabilmesi için yargıcın kesin ve sabit bir görüşe sahip olması gerekmektedir.

Diğer bir deyişle kadınların yaratılışı ve tabiatı, muhabbet ve sevgi dolu olduğu için, bazı konularda karar verirken, kesin kararlar veremeyebilirler. Bu nedenle kadınlar yargıçlık gibi bazı konulardan affolunmuşlardır ve bu tehlikeli görev erkeklere verilmiştir. Hatta bu bile, kadınlara verilen değeri gösteren olumlu bir bakış açısıdır.

Bazıları da yukarıda verilen delilleri eleştiriye tabi tutup reddederek, kadınlara yargıç olmayı caiz kılmışlardır.[9] Bu düşünceye sahip olanlar şöyle demektedirler: “Kadınların yargıç olması, onlar için bir vazife ve teklif değildir ve Allah-u Teâlâ da kadınların bu görevler karşısında ki sorumluluklarını bağışlamış ve bu görevi kadınların üzerinden kaldırmıştır. Kadınlardan yargıç olmaları bir vazife ve teklif olarak istememiştir. Hadiste, “Cuma namazı, cemaat namazı ve yargıç olmak kadınların üzerine düşmez.”[10] şeklinde geçmektedir. Bizim bu hadisten, kadınların bu haklara sahip olmadığını ispatlayabilmemiz için hadiste, “kadınlar için” denilmesi gerekmektedir ki böyle denilmemiştir.[11]

 Kadınların zat olarak ve yaratılışları nedeniyle duygusal olmaları, onların akıl ve fikirlerini kontrol edemedikleri manasına gelmemektedir. Kadın da, erkek gibi akıllı ve zeki bir şekilde yargı yapıp kesin kararlar verebilir ve duygularını yenebilir. Tabi kadınların duygularını kontrol edebilmeleri için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekmektedir, bu çaba ve uğraş sonucunda erkeklerle aynı konuma gelebilirler ve kadınların yargıç olmasını, reddeden bir delile sahip değiliz ve böyle bir delil yoktur.

Bu söylenen delillere ek olarak, onların (yani kadının yargıç olmayacağını iddia edenlerin) Masum İmam (a.s)’ın hadisinden yararlanarak yargıç olmanın sadece erkeklere has olduğunu ve veliy-i fakihin de yargıç atarken erkek olmasını göz önünde bulundurması gerektiğini ispatlamaları mümkün değildir. Çünkü yukarıdaki hadis Masum İmam’ın yaptığı bir atamayı açıklar şer’i hükmü değil, bu yüzden atama yetkisi olan fakih kendi atamsında bu koşulu riayet etmesi gerekmez.[12]

 Üstad Hadevi bu delilin açıklaması hakkında şöyle demektedir: “Biz geçmiş konularda "Racul" kelimesinden bu şartın (yargıcın erkek olmasının) rivayetlerde yargıç için gerekli olduğunu anladık. Bu vasıf, Masum İmam (a.s) tarafından kendi atamasında dikkate alınmıştır ama bu genel bir kural ve şer’i bir hüküm olarak açıklanmamıştır. Buna göre ve veliy-i fakih’in bu şartı dikkate alması gerekli değildir.

Eğer kadınlar hakkında “yargıçlığı üstlenemezler”, cümlesi geçen nebevi hadis senet bakımından güvenilir olsaydı veya biz, erkek olmanın yargıç olmada şart olduğunu, kadının cemaat imamlığı gibi bazı görevlerde yer almamasından oluşan şer’i bilinçaltı birikimlerinden anlasaydık, bu şartın şeriat hükümlerinden biri olduğunu ve veliy-i fakihinde yargıç atarken erkek olması gerektiğini ispatlayabilirdik.[13]

İcma delili de, bütün müçtehitler tarafından ittifak edildiğini farz etsek dahi, onların zikredilen bir veya birkaç delile isnat etmeleri ihtimali yüzünden hüccet sayılamaz.[14] Sonuç olarak, bazı Şia âlimlerinin de fetva verdiği gibi kadınlar da yargıç olabilirler.



[1] Kâfi, c: 1, s: 67

[2] Daha fazla bilgi için bkz: Hadevi, Tahrani, Mehdi, Kazavet ve Kazi, s: 91–92

[3] İcma; bütün âlimlerin kabul ettiği burhan ve delillerden birisidir.

[4] Cevahir’ul Kelam, c: 40, s: 14; Miftah’ul Keramet, c: 10, s: 9; Camii’us Sıfat, c: 2, s: 680

[5] Nisa Suresi, 1. ayet, bkz: Cüzve-yi Hukuk-u Zen der İslam, Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Maarif-i Kur’an

[6] Nisa Suresi, 34. ayet, “الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ

[7] Kadınların bedeni erkeklerinkinden daha latif ve zariftir. Genel olarak erkeklerin bedeni kadınlara göre daha sert ve dayanıklıdır. Bu nedenle örneğin hastalıklarda kadının bedeni daha çabuk çöker ve zayıflık gösterir, kadının dayanma gücü erkeklerinkinin yarısı kadardır. Kadın çocuk emzirme yeteneğine sahip olduğu için, çocuğa süt verme sorumluluğuna sahiptir ve bu sorumluluk onun gücünün azalmasına sebep olmaktadır.

[8] El-Mizan, c: 14, s: 343

[9] Daha fazla bilgi için bkz: Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 348–354

[10] Men la Yehzeruh’ul Fakih, c: 4, s: 362  

[11] Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 350

[12] Aynı kaynak, s: 353

[13] Kazavet ve Kazi, s: 151

[14] Cevad Amuli, Zen der Ayine-yi Celal ve Cemal, s: 349–353

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar