Please Wait
6388
- paylaşmak
İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri manasına inanılamaz.
İnsanların cennet ve cehenneme girmesinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar. “Hamd, bizi buna eriştiren Allah’a mahsustur. Eğer Allah’ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun, Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler” derler. Onlara, “İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye seslenilir.[1] Kur’an ayetleri esasınca insan ancak kendi amel defterini görünce kendi hakkında doğru bir yargıda bulunabilir.[2] Böyle bir şey insanların mutluluk ve mutsuzluğunda feleğin ve yıldızların rolü ile bağdaşmaz. Yüce Allah berzahta bulunanlardan bir nakilde bulunmakta ve onların (bizim bir günahımız yoktur) bahtsızlık bize hâkim oldu ve biz sapık bir grup idik (bu nedenden ötürü azaba duçar olduk) diye şikâyette bulunduklarını aktarmaktadır.[3] Onlar kaderin kendilerine galip geldiğini ve kendilerinin bir taksiri olmadığını belirtmek istemektedirler. İmam Sadık (a.s) bu ayetle ilgili olarak onların bahtsızlığı (cebrî ve önceden belirtilmiş değildi) kendilerinin davranışlarının neticesiydi.[4] İmam Sadık (a.s) başka bir yerde şöyle buyurmaktadır: “Allah müminleri iyi davranışlarından ötürü mümin olarak adlandırmıştır.”[5] Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz, onların yıldızlar ve felekler insanların mutluluğa ve mutsuzluğa ermesinde etkendir diye söylediklerini göremezsiniz. Eğer bu hususta bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri manasına inanılamaz. Yanı sıra Kâfi kitabını inceledikten sonra sizin naklettiğiniz rivayete rastlamadık ve eğer özel bir rivayeti kastediyorsanız hakkında inceleme yapabilmemiz için onun Arapça metninin bir bölümünü lütfen bize gönderin.
[1] A’raf Suresi, 43. ayet; Zuhruf Suresi, 72. ayet.
[2] İsra Suresi, 14. ayet: "اقْرَأْ كِتابَكَ كَفى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسيبا".
[3] Muminun Suresi, 106. ayet: "قالُوا رَبَّنا غَلَبَتْ عَلَيْنا شِقْوَتُنا وَ كُنَّا قَوْماً ضالِّين".
[4] Şeyh Saduk, Et- Tevhit, s. 356, intişaratı camiayı müderrisin, Kum, 1357 h.ş.
[5] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin El- Hasan, Vesailu’ş Şia, c. 15, s. 317, hadis 20625, Müessesei A’lul beyt, Kum, 1409 h.k.