Gelişmiş Arama
Ziyaret
6288
Güncellenme Tarihi: 2009/10/22
Soru Özeti
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu doğru mudur?
Soru
Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu meselesinin doğru olup olmadığını bilmek istiyorum.
Kısa Cevap

Bu mesele kelamda da bahsedilen fıkhi meselelerdendir. Bu konuda rivayetler de gelmiştir. Ama fakihlerin onun üzerinde ortak bir görüşleri yoktur. Bir grup başka deliller ve Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çeliştiği için böyle rivayetleri kabul etmezken, diğer bir grup senedin muteber oluşu ve rivayetlerin bazılarının metninde bu olayın Allah-u Teala’nın isteği ve bunun insanlar için bir rahmet olduğunu göz önüne alarak diyorlar ki, Böyle rivayetler Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çelişmemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu mesele fıkhi konulardan olup kelamla da ilgili olduğundan burada genişçe ele almak mümkün değildir. Kısaca şöyle beyan edebiliriz:

Hem Sünni, hem de Şii kaynaklarda böyle bir olayın yaşandığına dair rivayetler vardır.[1] Onların bazılarının senedi muteberdir. Örneğin değerli hadis kitabı Usul-u Kafi’de İmam Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet edilir:

Ravi diyor ki: ‘İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: ‘Allah Resulu bir gün sabah namazı vakti uykuda kaldılar ve (gerçekte) Allah-u Tebarek ve Teala güneş doğuncaya kadar onu uyuttu. Bu iş Allah’ın insanlara olan rahmetinden dolayı idi ki, biri sabah namazında uyuya kalırsa ve başkaları onu bundan dolayı kınar ve ona ‘sen namazında takvalı değilsin’ derlerse Peygamber (s.a.a)’in bu işi bir örnek ve sünnettir. Eğer biri birine ‘sen sabah namazında uyukuya kaldın’ derse o da karşılığında der ki: ‘Peygamber (s.a.a)’de namaz vakti uykuya kaldı.’ Demek ki: Peygamber (s.a.a)’in bu işi örnek ve rahmet olmuştur. Allah bununla bu ümmete rahmet etmiştir (yani Peygamber (s.a.a)’in uyukuya kalışını hatırlatarak başkalarının kınamasından kurtulur).[2]

Bu ve benzeri muteber rivayetlerin karşısında onlarla muhalif olan başka delillerde var. Örneğin:

1-Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s)’ın masum olduklarını gösteren rivayetler. Örneğin İmam Sadık (a.s), Hz Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakleder: ‘Büyük ve küçük günahlarından korunmak, yanlış fetva vermemek, soruların cevabını doğru vermek ve dünyanın hiç bir işinde yanlışlık yapmamak, unutmamak ve batıla uymamak İmamın sıfatlarındandır.’[3]

 

2-İmam (a.s)’ın gözlerinin uyuduğu ama kalbinin uyumadığını ifade eden rivayetler.[4]

3-Alimlerin, Peygamberin masumluğunu ispatlamak için getirdikleri akli deliller. Örneğin: ‘Peygamber (s.a.a), insanların hidayeti için gönderildiğinden, amelleri öyle olmalı ki, insanlar Onu tereddütsüz kabullenmeliler. En küçük bir hata veya yanlışlık Peygamberi o yüce mertebesinden aşağı düşürür ve Peygamberin gönderildiği hedef gerçekleşmez. Bu yüzden Allah-u Teala kendisiyle insanların arasında öyle bir aracı gönderir ki insanların ondan uzaklaşmasına yol açacak hiçbir yanlışlık ve hata yapmaz. Eğer Allah birinin sorgusuz, sualsiz itaat edilmesini istiyorsa Onun bütün amel, davranış ve hareketleri örnek alınabilmeli ve kendisine tabi olunabilmelidir. Hata yapan biri böyle bir özellikten yoksundur.

4-Bütün alimlerin Peygamber (s.a.a)’in hata ve yanlışlık yapmadığına dair icma vardır.

Bundan dolayı fakihler bu rivayetler konusunda ikiye ayrılırlar:

a) Bazı fakihler Peygamber (s.a.a)’in namazının kazaya kaldığını söyleyen rivayetlerin sened yönünden kesin olmadığı, ravilerin hata yapmış olabileceği veya ravilerin uydurması olacağı veya takiyye olacağı veya başka kesin delillerle muhalif olduğu için kabul etmemekteler. Cevahir’in yazarı (r.a),[5] Hadaik’in yazarı (r.a),[6] Şeyh Ensari (r.a)[7] vs. bunlardandır.

Merhum Mirza Cevad Ağa Meliki Tebrizi (r.a)[8] ve Merhum Ayetullah Seyyid Muhsin Hekim (r.a)[9] bu rivayetin reddinde diyorlar ki: Peygamber (s.a.a)’in ashabına buyurduğu ‘…Şeytanın yurdunda uykuya kaldınız’[10] rivayetinden anlaşılıyor ki, Kur’an ayeti[11] ve başka kesin delillere göre Şeytan, Peygamberden uzaktır ve Onu (s.a.a) gafil etme veya uykusuna etki etme gücüne sahip değildir. Bu yüzden rivayetteki, Şeytani telkinlerden dolayı uykuda kaldı, ibaresi bu rivayetin sahih olmadığının delilidir.

b) Diğer bazı fakihler bu rivayetleri kabul etmiş ve onu diğer delillerin muhalifi olmadığı ve Peygamber (s.a.a)’in masum oluşu ile çelişmediği görüşündeler. Örneğin Şeyh Saduk (r.a) bu rivayetlerin birini açıklarken onları şiddetle savunmakta,[12] Şeytani yanıltması ile başka durumlar arasında fark koymaktadır. Şeyh Mufid (r.a), Şeyh Saduk (r.a)’ın aksine Peygamberin gaflet dalması ve uykuda kalması arasında bir farka inanıyor. Şeyh Mufid (r.a) peygamberin dalgınlığını reddiyor ve sözlerinden Peygamberin uykuya kalmasını kabul ettiği anlaşılıyor.[13] Şehid-i Evvel’de bu rivayetlerden birini zikrederken diyor ki: “Bu rivayetlerin masumlukla muhalefeti iddiasıyla onları kabul etmeyen bir fakihi tanımıyoruz.”[14] Şeyh Bahai (r.a) diyor ki: ‘Bizim alimler bu rivayetleri kabul ettiler.’ Ve bu gösteriyor ki, Peygamber (s.a.a)’in uykusuyla dalgınlığı arasında fark koymuş ve ona göre fetva vermişlerdir. Merhum Meclisi’de bu rivayetleri kabul etmiştir.[15]

Günümüzde ki alimlerden bildiğimiz kadarıyla Ayetullah Behçet bu rivayetleri masumlukla muhalif bulmuyor.[16]

Son olarak hatırlatmak gerekir ki, yukarıda açıklananlar ışığında böyle bir şeyin gerçekleştiğine kesin olarak inanmamak gerekir, zira rivayetlerin geçerli olmamak ihtimali de vardır; Peygamber’in makamı hakkında daha fazla dikkat etmeli ve temkinli olmalı ve ihtiyat edilmelidir.



[1] -Sahih-i Müslim, c.2, s.138; Sünen-i Ebi Davud, c.1, s.107

[2] -Usul-u Kafi, c.3, s.295

[3] -Bihar-ul Envar, c.17, s.109

[4]-el- Kafi, c.1, s.388

[5] -İnsaf şudur ki, ayet ve hadislere göre böyle bir şey Onlar (a.s) için düşünülemez. Nebi’nin (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’inin (a.s) bütün kötülük ve günahlardan pak oldukları, kusur ve ayıplardan münezzeh oldukları, söz ve amelde sürçme ve zilletten masum oldukları, kemalin en üst mertebelerine ulaştıkları ve bütün hal ve amellerde kendilerinin dışındakilerden üstün oldukları nakledilmiştir. Uykudaki halleri uyanık halleri gibidir. Uyku Onlarda (a.s) idrak ve marifet yönünden bir şeyi değiştirmez, uykuda ihtilam olmazlar, Şeytanın ordusu Onlara zarar vermez… Önden gördükleri gibi arkadan da görürler. Gölgeleri yoktur, idrar ve gaitleri görülmemiştir. Yer onu örtmeye ve yutmaya emrolundu. Zamanın başlangıcından bitimine kadar her şeyi biliyorlar. Onlar insanlara şahid tutuldular. Gece ve gündüz melekleri Nebi (s.a.a)’le birlikte sabah namazına şehadet ederler. Melekler bütün namazlarda İmamlar (a.s)ın yanına gelirler; hergün, her saat ve her namazda Onlarla namaz kılmak için haber verirler. Onlar kendilerine haber veren, kendilerini doğrulayan Ruhul Kudüs’le teyit edilmişlerdir. Onlarda hadesin iki türüde görülmez. Boş şeylerle uğraşmaz, uyumaz, gafil olmazlar. Ruhul Kudüs’le arşın altından yerin altına kadar olan her şeyi bilirler ve dünyanın doğusunda ve batısında olanları görürler. Ve nakledildiği gibi bunların dışında Allah’tan başka kimsenin bilmediğini bilirler. Allah’tan başka kimse onları hakkıyla tanımaz, Allah’ıda onlardan başka kimse hakkıyla tanımaz. Onlar (a.s) namaz vakitlerinde ve gecenin sonlarında iki ayağı yerin yedinci katında, kanatları doğu ve batıyı aşan, gafiller uyansınlar diye gece şafak söktükten sonra yaptıkları tesbihlerinin sonu olan ‘Rahman olan rabbimizden başka ilah yoktur’ diyen ve meleklerden olan gök horozunun tesbih sesini duymak için feryat eden horozlardan daha az değildirler. Onlar bundan çok çok daha üstündürler. Evet eğer onların mükellefiyetlerinin farklı oldukları ispatlanırsa, uykuya kalma konusu bir yere bağlanabilirdi. (Cevahir-ul Kelam Fi Şerh-i Şerayi-ul İslam, c.13, s.73-76)

[6]-Alimlerin ittifak ettikleri gibi, Onun (s.a.a) yanlışlık yapmasının caiz olmadığının gereği bu ve benzeri hadislerin reddetmek veya onların takiyye olduğunu söylemektir. Buna Sünnilerin Katade ve bir grup sahabeden naklettikleri mezkur hadiste işaret etmektedir. Çünkü iki hüküm arasındaki red ve çelişkide gizli değildir. (el-Hadaik-un Nazire, c.6, s.273)

[7] -Şeyh Ensari, Resail-i Fıkhiye’nin 323. sayfasında, Cevahir’in yazarı Cevahir’in c.13, s.76’da bu ihtimale işaret etmiş ve onu kabul etmişlerdir.

[8] -Şeyh Cevad Tebrizi, el-Envar-ul İlahiyye-Risaletun Fi Lobs-is Sevad, s.54

[9] -Müstemsek-ul Urvet-ul Vuska, c.5, s.138

[10] -Tehzip, c.2, s.265

[11] -Nahl/100

[12] -Men La Yahduruh-ul Fakih, c.1, s.359

[13] -Risaletun Adem-i Sehv-in Nebi, s.28

[14] -Zikr-iş Şia Fi Ahkam-iş Şeria, c.2, s.423

[15] -Diyorum ki: Nebi (s.a.a)’in uykusu aynı şekildedir. Yani namazın kazaya kalması Sünni ve Şianın rivayet ettiği bir şeydir. Bu dalgınlık türünden değildir. Bu yüzden çok az kimsenin dışında dalgınlığa inanan yoktur… (Mir’at-ul Ukul Fi Şerh-i Ahbar-i Al-ir Resul c.15, s.65)

[16] -Behcet-ul Fakih, s.150

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar