Please Wait
11705
İlim, cehaletin zıddıdır. İlim sahibi olana alim denir. Ama fazl, bir şeyde fazlalığın olduğunu gösterir ve zıddı eksikliktir. Başkalarına göre bir çeşit fazileti ve üstünlüğü olan kimselere fazıl denir. Buna göre diyebiliriz ki her ilim fazldır, ama her fazl ilim değildir. Mantıktaki ifadesiyle aralarında Umum ve Husus Mutlak (Tam Girişimlilik=İnclusion) vardır. Dolayısıyla her alim fazıldır, ama her fazıl alim değildir.
İlim, cehalet ve bilgisizliğin zıddıdır.[1] İlim sahibi olana alim denir. Ama fazl, bir şeyde fazlalığın olduğunu gösterir[2] ve onun zıddı eksikliktir.[3] Başkalarına göre bir çeşit fazileti ve üstünlüğü olan kimselere fazıl denir. Daha dakik bir ifadeyle ilim, bir şeyin hakikatını idrak etmektir ve bu idrak iki şekildedir:
1- Bir şeyin özünü idrak etmek
2- Bir şeye başka bir şeyde olanla hüküm vermek veya onda olmayan bir şeyi nefyetmektir.[4]
Rivayetlerde alimin (yani kendisini ve yaratıcısını tanıyan kimsenin) uykusunun ibadet olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla böyle özelliklere ve bilgiye sahip olanlara alim denir.
Fazl, Kur’an’da iki manaya gelmiştir:
1- Üstünlük, 2- Bağış, ihsan ve rahmet.
Birincisi (üstünlük) manevide olabilir, örneğin: ‘Sizin bize bir üstünlüğünüz (faziletiniz) yok...’[5] ‘Andolsun, biz Davud'a katımızdan bir üstünlük (fazl) verdik.’[6]; maddi de olabilir, örneğin: ‘Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün etmiştir.’[7]
İkinci manaya örnek olarak ‘Allah’ın alemlere karşı büyük fazlı (lütfu) vardır.’[8] ayetini verebiliriz.
Ragıp diyor ki: ‘Bağış yapana gerekli olmayanın yaptığı her bağışa fazl denir. Yani Allah’ın insanlara yaptığı bağış, ihsan ve rahmet Allah’a gerekli değildir. Aksine O, lütüf ve keremiyle bunları yapmaktadır. Bu yüzden fazla olan her şey fazl’dır. Yoksa kulların Allah katında hakları yoktur.’[9] Dolayısıyla başkalarına göre üstünlüğü olan kimseye fazıl denir.
Resulullah’ın buyurduğu bir rivayette her iki kelimede kullanılmıştır: ‘Ey Ali! Alimin uykusu abidin ibadetinden üstündür. Ey Ali! Alimin kıldığı iki rekat namaz abidin kıldığı bin rekat namazdan daha üstündür.’[10]
Yukarıda söylenenelere dayanarak diyoruz ki: Her ilim fazldır, ama her fazl ilim değildir. Mantıktaki ifadesiyle aralarında Umum ve Husus Mutlak (Tam Girişimlilik=İnclusion) vardır. Dolayısıyla her alim fazıldır, ama her fazıl alim değildir. Fakat şu anda daha çok fazlı ilminde olan kimselere fazıl denmektedir.
[1] -Ferahidi, Halil b. Ahmed, el-Ayn, c.2, s.152, İntişarat-ı Hicret, 2. Baskı, Kum, HK.1410.
[2] -Mustafavi, Hasan, et-Tahkik, c.9, s.105, Bongah-ı Tercüme ve Neşr-i Kitap, Tahran, HŞ.1360.
[3] -İbn-i Manzur, Muhammed b. Mükrim, Lisanu’l-Arap, c.11, s.524, Dar-u Sadır, 3. Baskı, Beyrut, HK.1414.
[4] -Ragıb İsfahani, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat, Tahkik: Davudi, Safvan Adnan, s.580, Daru’l-İlm ed-Daru’ş-Şamiyye, 1. Baskı, Dimeşk, Beyrut, HK.1412.
[5] -A’raf/39
[6] -Sebe/10
[7] -Nahl/71
[8] -Bakara/251
[9] -Kureşi, Seyyid Ali Ekber, Kamus, c.5, s.183-185, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, 6. Baskı, Tahran, HŞ.1371.
[10] -Şeyh Saduk, Men La Yahduruhu’l-Fakih, c.4, s.367, İntişarat-ı Camiay-ı Müderrisin, Kum, HK.1413.