Please Wait
10620
Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir. 1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini söylemek için güçlerini Mekke yolları ve giriş güzergâhları üzerine taksim edip onu kâhin, sihirbaz ve deli olarak tanıtan inkârcıların önderleri hakkında. 2. Her biri bir bölümünün benzerini getirmek için Kur’an’ı aralarında taksim eden bir grup hakkında. 3. Kur’an’ın bir kısmıyla amel eden ve bir kısmını tek eden kimseler hakkında. 4. Kureyş’ten bir taife Kur’an’ı parçalara ayırdı ve onlardan bir grup bunun sihir olduğunu, bir başka grup geçmiştekilerin efsaneleri olduğunu ve bir başka grup da sahte olduğunu söyledi. Bazıları da şöyle demiştir: Dinde tefrikaya düşen ve fırkalara ayrılanlar İslam öncesi Yahudi ve Hıristiyanlardır. Onlardan her grup elindekiyle mutlu olmuştur ve Kur’an’dan kasıt da semavî kitaptır.
Yüce Allah Hicr suresi 89 ve 91. Ayetlerde Peygambere emir vermiş ve şöyle buyurmuştur: İmansız kimseler karşısında sağlam dur ve açıkça ben uyarıcıyım de.[1] Deki: Ben sizlere tehlikeyi duyuruyorum; zira Allah bölenlere yolladığım gibi size de azap yollayacağım diye buyurmaktadır.[2] Onlar ilahi ayetleri bölen kimselerdir.[3] Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir.
1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini söylemek için güçlerini Mekke yolları ve giriş güzergâhları üzerine taksim edip onu kâhin, sihirbaz ve deli olarak tanıtan inkârcıların önderleri hakkında.
2. Her biri bir bölümünün benzerini getirmek için Kur’an’ı aralarında taksim eden bir grup.[4]
3. Kureyş’ten bir taife Kur’an’ı parçalara ayırdı ve onlardan bir grup bunun sihir olduğunu, bir başka grup geçmiştekilerin efsaneleri olduğunu ve bir başka grup da sahte olduğunu söyledi.[5]
4. Bazıları da şöyle demiştir: Dinde tefrikaya düşen ve fırkalara ayrılanlar İslam öncesi Yahudi ve Hıristiyanlardır. Onlardan her grup elindekiyle mutlu olmuştur ve Kur’an’dan kasıt da semavî kitaptır.[6]
5. Kur’an’ın bir kısmıyla amel eden ve bir kısmını tek eden kimseler.
Beşinci ihtimal hakkında şu açıklamayı yapmak gerekir: İlahi buyruklar şüphesiz genellikle tüm insanların menfaatlerinin koruyucusudur. Ama zahirde ve ilk bakışta bazıları meylimizle uyuşmakta ve bazıları ise meylimize aykırılık göstermektedir. Gerçek müminler ile sahte iddia sahiplerinin birbirinden ayrıldığı yer de işte burasıdır. Birinci grup hatta zahirde faydalarına olmasa da hepsini beraber kabul eder ve şöyle der: Tümü Allah tarafındandır.[7] Onlar ilahi hükümler arasında hiçbir ayırım, bölme ve ayrıcalığa inanmazlar. Ama kalbi hasta olanlar ve hatta Allah’ın din ve hükmünü kendi menfaatleri için kullanmak isteyenler, sadece faydalarına olan bir bölümü kabul etmekle ve diğer bölümleri kenara atmakla kalmayıp Kur’an ayetlerini ve bazen hatta bir ayeti bile bölmektedirler. Temayülleri doğrultusunda olan bölümü kabul etmekte ve diğer bölümleri ise kenara bırakmaktadırlar. Bazı geçmiş kavimler gibi “bazısına inanır” ve bazısını ise inkar ederiz”[8] nakaratını tekrarlamak iftihar değildir; çünkü dünyaya tapanların tümü bu işi yapmaktadır. Hak takipçilerini batıl taraftarlarından ayıran şey zahiri temayül, heves ve menfaatlerimizle uyuşmayan buyruklar karşısında teslim olmaktır. İyinin kötüden ve müminin münafıktan ayrıldığı yer burasıdır.[9] Dolayısıyla Hicr suresi 91. ayetten Allah’ın kastettiği şeyin Kur’an’ın sahte nüshalarının varlığı ve onların yayınlandığı olmadığı açıklığa kavuşmaktadır. Tereddüde düştüğünüz veya muhtevasını doğru bir şekilde tahlil edemediğiniz ayetler ile karşılaştığınızda tavsiyemiz aşağıdakilere benzer muteber Kur’an tefsirlerine müracaat etmenizdir:
1. Tefsir-i Numune, Ayetullah Mekarim Şirazi ve bir grup uzman
2. el-Mizan Tefsiri, Allame Muhammed Hüseyin Tabatabai
3. Tefsir-i Nur, Muhsin Kıraatî
[1] De ki: Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım. (Hicr, 89).
[2] Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik. (Hicr, 90).
[3] Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir. (Hicr, 91).
[4] Tefsir-i Nur, c. 6, s. 356.
[5] Tercüme-i Tefsir-i el-Mizan, c. 12, s. 256.
[6] Tefsir-i Hidayet, c. 5, s. 401.
[7] Hepsi Rabbimiz katındandır. (Ali İmran, 7).
[8] Nisa, 150.
[9] Tefsir-i Numune, Tefsir-i nokat-ı ayat-ı 85 ila 91 sure-i Hicr.