Gelişmiş Arama
Ziyaret
24855
Güncellenme Tarihi: 2010/12/04
Soru Özeti
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
Soru
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak? Evlilik aynı şekilde mi kalacak yoksa eşler kendiliğinden mi ayrılacaklar, yoksa ayrılmaları için talak, fesh gibi nedenler mi gereklidir?
Kısa Cevap

Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu, göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. Buna göre evlilikten sonra erkek cinsiyet değiştirirse bu durumda ‘iki kadın’ karşımıza çıkacak ki, ilişkileri lezbiyenlik olur ve haramdır. Aynı şekilde eğer kadın evlendikten sonra cinsiyet değiştirirse yeni durumda ‘iki erkek’ karşımıza çıkacak ki, onlarında ilişkileri livat olacaktır ve haramdır.  

Ayrıntılı Cevap

İslam fıkıh ve hukukundaki önemli meslelerden biri ‘evlilikte cinselerin farklı’ olmasıdır. Erkeğin erkekle veya kadının kadınla evlenmesi meşru değildir.[1] Şer’i haddın uygulandığı büyük günahlardan birisi livata (erkeğin erkekle ilişkisi) ve lezbiyenlik (kadının kadınla ilişkisi)’tir. Hatta şer’i ve resmi evlilik gerçekleştikten sonra aksi ortaya çıkarsa eski evlilik batıl olur ve onun geçerliliğine icazet yoktur ve eşler kendiliğinden birbirlerinden ayrılırlar. Cinsiyet farklılığı hem nikah anında, hem de evlilik süresince nikahın doğruluk şartıdır. Bu yüzden evlilik cinsiyet değişimi ile batıl olacaktır. Ancak bilirkişinin görüşü alınarak     cinsiyet değişimine ve bu değişimin olduğu tarihten itibaren nikahın batıl olduğuna karar verecek merci mahkemedir.[2]

Cinsiyet değişiminin çeşitli durumları vardır. ‘Cinsiyet değişikliğinin evliliğe etkisi’ konusunda bütün bu durumların incelenmesi gerekir.

 ‘Eşlerin cinsiyet değişimi’nin şekilleri kısaca şöyledir:

a)Eşlerden birinin cinsiyet değiştirmesi:


1-Erkeğin kadın olması.


2-Kadının erkek olması.

b) Her iki eşin cinsiyet değiştirmesi:


1-Eşler farklı zamanlarda cinsiyet değiştiriyor.


2- Eşlerin aynı zamanda cinsiyet değiştiriyor.

c) Hünsanın (çifte cinsiyetli’nin) cinsiyet değiştirmesi


1-Hünsay-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


2-Hünsay-ı gayr-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


d) Erkek veya kadının hünsa olmaları

a-1) Eşlerden biri (erkek) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra erkek cinsiyet değiştirip kadına dönüştüğünde eğer ameliyat tam olursa yeni durumda eski eşlerin yaşamı ‘iki kadının’ yaşantısı olacaktır. İslam’da ‘iki kadının evliliği’ reddedildiğinden eski evlilik tümüyle batıldır ve herhangi bir geçerliliği yoktur. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘…Aynı şekilde bir kadın bir erkekle evlenir, sonra erkek cinsiyet değiştirirse, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[3]

a-2) Eşlerden biri (kadın) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra kadın, erkek cinsiyetine dönerse evliliğin mevzusu yani ‘karı kocalık’ ortadan kalkar, eski evlilik batıl olur ve geçerliliği kalmaz. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Bir kadın evlendikten sonra cinsiyetini değiştirip erkek olursa, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[4]

b-1) Eşler değişik zamanlarda cinsiyet değiştirirlerse evliliğin geçerli olup olmaması.


Bazen eşlerin ikiside cinsiyet değiştirir, ancak karı kocanın bu cinsiyet değiştirmeleri nispeten uzun bir aradan sonra olur. Örneğin, bir ya da iki yıl arayla yapılıyor. Bu varsayımda hangisinin once cinsiyet değiştirdiği farketmiyor.

Bu durumda önceki durumda olduğu gibi evlilik batıldır. İmam Humeyni (r.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Kadın ve erkek cinsiyetlerini erkek kadına, kadında erkeğe dönecek şekilde muhalif cinse değiştirirlerse, bu değiştirme farklı zamanlarda olursa hükmü önceki durumda olduğu gibidir (geçersizidir).’[5]

b-2) Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Karı-kocanın aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerini varsayabiliriz. Bu durumda eski evliliğin geçerli olup olmama konusunda iki ihtimal vardır:

 
1- Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiğinden eski evlilik geçerlidir. Şöyle ki, evliliğin hakikatı her birinin diğerine karşı eş olma durumudur, bundan fazla değil. Bu durumda ameliyattan önce ve sonra değişen tek şey halet ve niteliğidir. Dolayısıyla şimdiki koca daha önce kadın ve şimdiki kadın daha önce koca olduğundan yeni durumda evliliğin hakikatı yani her birinin diğerine karşı olan eşliği aynı şekilde devam etmektedir.[6]

2-Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinden evlilik geçerli değildir, zira ‘karı-koca’ arasındaki ilişki ‘iki tarafın aynı cinsten olmaması’ türünden olduğundan bu nispet ve ilişki eşlerin cinsiyet değiştirmesinden sonra ortadan kalkmaktadır. Binaenaleyh eski evlilik akdi geçersiz olmaktadır, Evliliğin devam edebilmesi için yeni bir evlilik akdine ihtiyaç vardır.[7]

İmam Humeyni’nin iki ihtimal hakkındaki görüşü: Eğer kadın ve erkek aynı zamanda cinsiyet değiştirseler, her ne kadar ahkam ve vazifelerde değişsede (yani) şimdiki erkeğe (ki önceden kadındı) nafaka vermek ve şimdiki kadına (ki önceden erkekti) kocasına itaat etmesi vacip olsa da nikah batıl mıdır değil midir? Ihtiyat gereği yeniden evlenmeliler ve kadın, her ikisinin izniyle talak olmadan başka biriyle evlenmemelidir. Onların evliliklerinin geçerli olması uzak bir ihtimalde değildir.[8]

c-1) Hünsay-ı Müşkülün cinsiyet değiştirmesinden sonra evliliğin geçerli olup olmaması.
Şöyle varsayalım: Hünsay-ı müşkül biriyle evlenmiştir. Sonra bu hünsay-ı müşkül cinsiyet değiştiriyor ve kadın ya da erkeğe dönüyor. Bu mesele iki şekilde düşünülebilir:


1. Hünsay-ı Müşkülün bir erkekle evlenmesi.


2. Hünsay-ı Müşkülün bir kadınla evlenmesi.


Fakihlerin çoğunun görüşü: ‘Hünsay-ı Müşkülün cinsiyeti belli olmadığından evlenmesine izin yoktur; çünkü kendi cinsinden biriyle evlenme ihtimali vardır.’ Bu görüşün karşısında pek taraftarı olmayan görüşe görede hünsay-ı müşkül kendisi için bir cinsiyet seçebilir.[9]  

Meşhurun görüşüne göre hünsay-ı müşkülün evliliği -ister birinci şekile göre olsun, ister ikincisine göre- geçersizidr. Dolayısıyla cinsiyet değişikliğinin bu meselede yani eski evliliğin geçersiz olmasında bir etkisi yoktur.

Meşhurun dışındaki görüşe görede hünsay-ı müşkül, eğer kadın cinsiyetini seçerse ilk evliliği geçerlidir. Buna göre cinsiyet değişikliği neticesinde kadın olursa eski evlilik geçerlidir; ama erkek olursa eski evlilik geçersiz olur.

c-2) Hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.

Hünsay-ı gayr-ı müşkül (eksik çifte cinsiyetli), şer’i karine ve alametlere göre kadın ya da erkek cinsinden birine geçer. Bu esasa göre hünsay-ı gayr-ı müşkül bazen erkek, bazende kadın olur. Birinci durumda kadınla evlenme hakkına sahiptir. İkinci durumda ise bir erkekle evlenmek zorundadır. Başka bir deyişle hünsay-ı gayr-ı müşkül için yalnızca iki varsayım düşünülebilir:


1.Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (erkeklik cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir kadınla evlenmesi.

2. Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (kadınlık cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir erkekle evlenmesi.

Birinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip tam bir erkeğe dönüşürse eski evliliğini etkilemez. Ama kadına dönüşürse yeni durumda kadınla kadının evliliği olacaktır ki, bu durumda eski evlilik geçersizdir.

Ikinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip kadına dönüşürse eski evliliği aynı şekilde kalacaktır. Ama erkeğe dönüşürse eski evlilik batıl olacaktır.

d) Erkek veya kadın cinsiyet değiştirdikten sonra hünsa olduklarında evliliğin baki olup olmaması.
Bazen kadın veya erkek cinsiyet değiştirdikten sonra hünsaya dönüşmektedir. Her ne kadar kimse hünsaya dönüşmeyi istemesede bazen doktor hatası veya başka bir sebepten dolayı dönüşebilir. Bu durumda genel olarak şu varsayımlar göz önüne alınabilir:


1. Erkeğin cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

2. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

3. Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.

b) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

4. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

b) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.


1. ve 2. varsayımlarda kadın veya erkek hünsay-ı müşküle dönüşür. Bu durumda meşhurun görüşüne göre önceki evlilik batıldır.

 
Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 3. varsayımında iki hali vardır:


3-a) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Cinsiyet değişiminden sonra evlilik aynı şekilde kalır. Ancak erkek değişimden önce erkeklik cinsiyeti tamdı. Ondan sonra ise şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır.


3-b) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre kadınlık cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durum cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.

Kadının hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 4. varsayımında iki hali vardır:


4-a) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre kadın olmuştur. Cinsiyet değişiminin önceki evliliğe etkisi yoktur.


4-b) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durumda cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.


[1] -Muhammed Mümin, Kelimat-u Sedide Fi mesail-i Cedide, s.10 ve Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt’te (Farsça, no:7, s.110) yayınlanan ‘Tağyir-ul Cinsiyet’ hakkındaki konuşması; Seyyid Muhsin Harrazi, Tağyir-ul Cins, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Arapça, no:23, s.247) ve Tağyir-i Cinsiyet, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Farsça, no:23, s.112); Seyid Muhammed Sadr, Mavera-ul Fıkh, c.6, s.138.    

[2] -Seyid Hüseyin Sefai ve Esedullah İmami, Hukuk-u Hanevade (Tahran Üniversitesi yayınları), s.46.

[3] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, (Kum, İtimadi yayınları, h.ş.1366), c.2, s.627, m.3

[4] -a.g.e.

[5] -a.g.e.

[6] -Ahmed Mutahhari, Müstened-i Tahrir-ul Vesile, s.199; Muhammed Mümin, a.g.e. s.110.

[7] -Ahmed Mutahhari, a.g.e, s.199.

[8] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, c.2, s.627, m.4

[9] -Seyyid Sadık Şirazi, el-Fıkh ve Mesail-ut Tıbbiyye, s.122 (Kum, Yas-ı Zehra, h.1427).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur’an ayetlerinin tahrif edildiğine işaret eden Ehli Sünnete ait kaynaklar var mıdır?
    10605 Kur’anî İlimler 2011/08/03
    Ehli Sünnet kardeşlerin birçok kitabında ve bu cümleden olmak üzere onların en muteber kitapları sayılan altı sahih kitapta sayılı Kur’an-ı Kerim ayetlerinin kaybolduğunu gösteren birçok rivayet mevcuttur. Recim ayeti veya onların okuyuşlarında bulunan ve meşhur okuyucuların da tilavet ederken dikkat gösterdiği değişiklikler bu kabildendir. Ama böyle rivayetler ...
  • Kur’an tarafından teyit edilen İbrahimî dinlerin peygamberleri neden tümüyle İsrail oğulları kavmindendir?
    9655 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Bu semavî kitapta ister kıssaları beyan edilmiş olsun ve ister adları belirtilmemiş olsun Kur’an müşterek hedefleri nedeniyle tüm ilahi peygamberleri onaylamaktadır. Kur’an’da ismi geçen tüm peygamberlerin ve hatta İbrahim dininin çağırıcılarının hepsinin İsrail oğullarından olduğu da doğru değildir. Lut ve Şuayb gibi bu kavimden olmayan peygamberlerin de Kur’an’da ismi ...
  • Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
    7699 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    İnsan Allah’ı kalp veya fıtrat yolu, duyu ve bilimsel yol, akıl ve istidlalyolu ile tanıyabilir. Duyusal yollar ve bilimsel araştırmalarla Allah’ın kendisi ve Onun alemdeki düzenin kurucusu olduğu gibi bazı sıfatları ispat edilebilir, ama bilimsel araştırmalar Allah’ın bütün sıfatlarını ispat edemezler. Bilimsel gelişmelerden pozitif bilimler ...
  • Yahudilerin vasıflarının zikredildiği ayetleri açıklar mısınız?
    16011 Tefsir 2011/08/14
    Kuran-ı Kerim, Yahudilerin tarihleri, ahlakları, inançları, vasıfları ve özellikleri konusunu geniş bir şekilde beyan etmiştir. Öyle ki diğer hiçbir semavi din bu kadar açıklanmamıştır. Bu yüzden Yahudilik meselesi, Kuran’daki birçok ayeti kendisine has kılmış ve her bir ayet İsrail oğullarının özellik, üslup, tarz, adet ve inançlarına ait ...
  • Okuyucusu kadın olan müzik, insana zindelik kazandırmak amacıyla da dinlense hükmü nedir?
    5826 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Yabancı müzik gına ve haram türden olursa onu dinlemek caiz değildir. Haram müzik, eğlence meclislerinde yani günah işlenen meclislerde dinlenen müziktir. Fakihlere göre bu tür müzikleri dinlemek ister kadın sesiyle olsun ister erkek sesiyle, ister canlı olsun ister kasetten, ister başka şekillerde mutlak olarak haramdır. Günlük işlerde insanı ...
  • Eğer bir kimse Allaha inanır ama Allah bizim namazımıza ihtiyacı yoktur diyerek namaz kılmıyorsa onun cevabında ne demeliyiz?
    8127 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Allah, namaz olmak üzere insanın hiçbir şeyine muhtaç değildir. Zira Allah mutlak bir şekilde müstağnidir. İnsanın kendisidir ki Allaha ve namaza muhtaçtır Allah insana ve insanın namazına ihtiyacı yoktur. Eğer Allah insandan namaz kılmasını istemiş ise Allah insanın faydasını dikkate alarak insandan namaz kılmasını istemiştir, kendi menfaatini ...
  • Ehlibeyt dostu olabilmek için gece namazı kılmak şart mıdır?
    4089 Gece Namazı Ve Günlük Sünnet Namazları 2019/10/05
    Şeyh Saduk’un ‘Sıfat’u-Şia’ adlı eserinde bu ve benzeri birçok çıkarımlar yapabileceğiniz rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetleri imanın derecelerine nazır ele almak icab eder. Bu rivayetlerden bazı sünnetlere amel etmeyen veya terk eden şahısların artık Ehlibeyt dostlarından olmadığı  çıkarımını yapmak doğru değildirNasıl ki  Kuran’ı Kerimin bazı ...
  • İslam ve İmam Humeyni’nin eğlence ve şakaya yönelik bakışı nedir?
    8671 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    İslam’ın bakışında yaratılışın asıl hedefi, insanın tekâmülüdür ve evrendeki varlıkların tümü bu büyük hedef doğrultusunda yaratılmıştır; zira insan yaratıkların en üstünüdür. Kur’an şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
  • Hz. Meryem ve Hz. Asiye (s) nasıl ve ne zaman vefat ve nerede toprağa verildiler?
    39274 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Firavun, Asiye'nin iman ettiğininin farkına vardıktan sonra defalarca onu uyardı ve ısrarla Musa'nın (a) dininden dönmesini ve onun Allah'ından yüz çevirmesini istiyor. Sonunda Firavun'un emri üzrine ellerini ve ayaklarını çivilerle bağlayarak kızgın güneşin ününe atıp göğsünün üzerine büyük bir taş koydular ta ki şahadet mertebesine nail oldu. ...
  • Irak halkı kendi ülkelerinde yabancıların varlığına neden karşıdır?
    6415 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Tüm uluslar kendi ülke ve vatanını sever. Yabancıların bir başka ülkede bulunması değişik şekillerde gerçekleşir. Ziyarette bulunmak, gezmek, ticaret, iş, üretim, tahsil, tedavi, araştırma ve bilimsel inceleme fırsatları, spor yarışmaları ve askeri hedefler nedeniyle bir ülkede bulunmak bu kabildendir. Irak’ta büyük velilerin kabrinin bulunması bu ülke için ...

En Çok Okunanlar