Gelişmiş Arama
Ziyaret
25385
Güncellenme Tarihi: 2010/12/04
Soru Özeti
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
Soru
Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak? Evlilik aynı şekilde mi kalacak yoksa eşler kendiliğinden mi ayrılacaklar, yoksa ayrılmaları için talak, fesh gibi nedenler mi gereklidir?
Kısa Cevap

Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu, göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. Buna göre evlilikten sonra erkek cinsiyet değiştirirse bu durumda ‘iki kadın’ karşımıza çıkacak ki, ilişkileri lezbiyenlik olur ve haramdır. Aynı şekilde eğer kadın evlendikten sonra cinsiyet değiştirirse yeni durumda ‘iki erkek’ karşımıza çıkacak ki, onlarında ilişkileri livat olacaktır ve haramdır.  

Ayrıntılı Cevap

İslam fıkıh ve hukukundaki önemli meslelerden biri ‘evlilikte cinselerin farklı’ olmasıdır. Erkeğin erkekle veya kadının kadınla evlenmesi meşru değildir.[1] Şer’i haddın uygulandığı büyük günahlardan birisi livata (erkeğin erkekle ilişkisi) ve lezbiyenlik (kadının kadınla ilişkisi)’tir. Hatta şer’i ve resmi evlilik gerçekleştikten sonra aksi ortaya çıkarsa eski evlilik batıl olur ve onun geçerliliğine icazet yoktur ve eşler kendiliğinden birbirlerinden ayrılırlar. Cinsiyet farklılığı hem nikah anında, hem de evlilik süresince nikahın doğruluk şartıdır. Bu yüzden evlilik cinsiyet değişimi ile batıl olacaktır. Ancak bilirkişinin görüşü alınarak     cinsiyet değişimine ve bu değişimin olduğu tarihten itibaren nikahın batıl olduğuna karar verecek merci mahkemedir.[2]

Cinsiyet değişiminin çeşitli durumları vardır. ‘Cinsiyet değişikliğinin evliliğe etkisi’ konusunda bütün bu durumların incelenmesi gerekir.

 ‘Eşlerin cinsiyet değişimi’nin şekilleri kısaca şöyledir:

a)Eşlerden birinin cinsiyet değiştirmesi:


1-Erkeğin kadın olması.


2-Kadının erkek olması.

b) Her iki eşin cinsiyet değiştirmesi:


1-Eşler farklı zamanlarda cinsiyet değiştiriyor.


2- Eşlerin aynı zamanda cinsiyet değiştiriyor.

c) Hünsanın (çifte cinsiyetli’nin) cinsiyet değiştirmesi


1-Hünsay-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


2-Hünsay-ı gayr-ı müşkülün cinsiyet değiştirmesi.


d) Erkek veya kadının hünsa olmaları

a-1) Eşlerden biri (erkek) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra erkek cinsiyet değiştirip kadına dönüştüğünde eğer ameliyat tam olursa yeni durumda eski eşlerin yaşamı ‘iki kadının’ yaşantısı olacaktır. İslam’da ‘iki kadının evliliği’ reddedildiğinden eski evlilik tümüyle batıldır ve herhangi bir geçerliliği yoktur. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘…Aynı şekilde bir kadın bir erkekle evlenir, sonra erkek cinsiyet değiştirirse, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[3]

a-2) Eşlerden biri (kadın) cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Evlendikten sonra kadın, erkek cinsiyetine dönerse evliliğin mevzusu yani ‘karı kocalık’ ortadan kalkar, eski evlilik batıl olur ve geçerliliği kalmaz. İmam Humeyni bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Bir kadın evlendikten sonra cinsiyetini değiştirip erkek olursa, evlilik cinsiyet değiştirildiği andan itibaren geçersizidir.’[4]

b-1) Eşler değişik zamanlarda cinsiyet değiştirirlerse evliliğin geçerli olup olmaması.


Bazen eşlerin ikiside cinsiyet değiştirir, ancak karı kocanın bu cinsiyet değiştirmeleri nispeten uzun bir aradan sonra olur. Örneğin, bir ya da iki yıl arayla yapılıyor. Bu varsayımda hangisinin once cinsiyet değiştirdiği farketmiyor.

Bu durumda önceki durumda olduğu gibi evlilik batıldır. İmam Humeyni (r.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Kadın ve erkek cinsiyetlerini erkek kadına, kadında erkeğe dönecek şekilde muhalif cinse değiştirirlerse, bu değiştirme farklı zamanlarda olursa hükmü önceki durumda olduğu gibidir (geçersizidir).’[5]

b-2) Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinde evliliğin geçerli olup olmaması.


Karı-kocanın aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerini varsayabiliriz. Bu durumda eski evliliğin geçerli olup olmama konusunda iki ihtimal vardır:

 
1- Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiğinden eski evlilik geçerlidir. Şöyle ki, evliliğin hakikatı her birinin diğerine karşı eş olma durumudur, bundan fazla değil. Bu durumda ameliyattan önce ve sonra değişen tek şey halet ve niteliğidir. Dolayısıyla şimdiki koca daha önce kadın ve şimdiki kadın daha önce koca olduğundan yeni durumda evliliğin hakikatı yani her birinin diğerine karşı olan eşliği aynı şekilde devam etmektedir.[6]

2-Eşler aynı zamanda cinsiyet değiştirdiklerinden evlilik geçerli değildir, zira ‘karı-koca’ arasındaki ilişki ‘iki tarafın aynı cinsten olmaması’ türünden olduğundan bu nispet ve ilişki eşlerin cinsiyet değiştirmesinden sonra ortadan kalkmaktadır. Binaenaleyh eski evlilik akdi geçersiz olmaktadır, Evliliğin devam edebilmesi için yeni bir evlilik akdine ihtiyaç vardır.[7]

İmam Humeyni’nin iki ihtimal hakkındaki görüşü: Eğer kadın ve erkek aynı zamanda cinsiyet değiştirseler, her ne kadar ahkam ve vazifelerde değişsede (yani) şimdiki erkeğe (ki önceden kadındı) nafaka vermek ve şimdiki kadına (ki önceden erkekti) kocasına itaat etmesi vacip olsa da nikah batıl mıdır değil midir? Ihtiyat gereği yeniden evlenmeliler ve kadın, her ikisinin izniyle talak olmadan başka biriyle evlenmemelidir. Onların evliliklerinin geçerli olması uzak bir ihtimalde değildir.[8]

c-1) Hünsay-ı Müşkülün cinsiyet değiştirmesinden sonra evliliğin geçerli olup olmaması.
Şöyle varsayalım: Hünsay-ı müşkül biriyle evlenmiştir. Sonra bu hünsay-ı müşkül cinsiyet değiştiriyor ve kadın ya da erkeğe dönüyor. Bu mesele iki şekilde düşünülebilir:


1. Hünsay-ı Müşkülün bir erkekle evlenmesi.


2. Hünsay-ı Müşkülün bir kadınla evlenmesi.


Fakihlerin çoğunun görüşü: ‘Hünsay-ı Müşkülün cinsiyeti belli olmadığından evlenmesine izin yoktur; çünkü kendi cinsinden biriyle evlenme ihtimali vardır.’ Bu görüşün karşısında pek taraftarı olmayan görüşe görede hünsay-ı müşkül kendisi için bir cinsiyet seçebilir.[9]  

Meşhurun görüşüne göre hünsay-ı müşkülün evliliği -ister birinci şekile göre olsun, ister ikincisine göre- geçersizidr. Dolayısıyla cinsiyet değişikliğinin bu meselede yani eski evliliğin geçersiz olmasında bir etkisi yoktur.

Meşhurun dışındaki görüşe görede hünsay-ı müşkül, eğer kadın cinsiyetini seçerse ilk evliliği geçerlidir. Buna göre cinsiyet değişikliği neticesinde kadın olursa eski evlilik geçerlidir; ama erkek olursa eski evlilik geçersiz olur.

c-2) Hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirdiğinde evliliğin geçerli olup olmaması.

Hünsay-ı gayr-ı müşkül (eksik çifte cinsiyetli), şer’i karine ve alametlere göre kadın ya da erkek cinsinden birine geçer. Bu esasa göre hünsay-ı gayr-ı müşkül bazen erkek, bazende kadın olur. Birinci durumda kadınla evlenme hakkına sahiptir. İkinci durumda ise bir erkekle evlenmek zorundadır. Başka bir deyişle hünsay-ı gayr-ı müşkül için yalnızca iki varsayım düşünülebilir:


1.Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (erkeklik cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir kadınla evlenmesi.

2. Hünsay-ı gayr-ı müşkülün (kadınlık cinsiyetinin çok olması kaydıyla) bir erkekle evlenmesi.

Birinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip tam bir erkeğe dönüşürse eski evliliğini etkilemez. Ama kadına dönüşürse yeni durumda kadınla kadının evliliği olacaktır ki, bu durumda eski evlilik geçersizdir.

Ikinci varsayımda hünsay-ı gayr-ı müşkül cinsiyet değiştirip kadına dönüşürse eski evliliği aynı şekilde kalacaktır. Ama erkeğe dönüşürse eski evlilik batıl olacaktır.

d) Erkek veya kadın cinsiyet değiştirdikten sonra hünsa olduklarında evliliğin baki olup olmaması.
Bazen kadın veya erkek cinsiyet değiştirdikten sonra hünsaya dönüşmektedir. Her ne kadar kimse hünsaya dönüşmeyi istemesede bazen doktor hatası veya başka bir sebepten dolayı dönüşebilir. Bu durumda genel olarak şu varsayımlar göz önüne alınabilir:


1. Erkeğin cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

2. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı müşküle dönüşmesi.

3. Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.

b) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

4. Kadının cinsiyetinin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmesi:

a) Kadınlık cinsiyetinin ağır basması.

b) Erkeklik cinsiyetinin ağır basması.


1. ve 2. varsayımlarda kadın veya erkek hünsay-ı müşküle dönüşür. Bu durumda meşhurun görüşüne göre önceki evlilik batıldır.

 
Erkeğin hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 3. varsayımında iki hali vardır:


3-a) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Cinsiyet değişiminden sonra evlilik aynı şekilde kalır. Ancak erkek değişimden önce erkeklik cinsiyeti tamdı. Ondan sonra ise şer’i karine ve alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır.


3-b) Erkek cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre kadınlık cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durum cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.

Kadının hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüştüğü 4. varsayımında iki hali vardır:


4-a) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i karine ve alametlere göre kadın olmuştur. Cinsiyet değişiminin önceki evliliğe etkisi yoktur.


4-b) Kadın cinsiyet değiştirdiğinde hünsay-ı gayr-ı müşküle dönüşmüş ki, şer’i alametlere göre erkeklik cinsiyeti ağır basmaktadır. Bu durumda cinsiyet değişimi önceki evliliğin geçersiz olmasına neden olacaktır.


[1] -Muhammed Mümin, Kelimat-u Sedide Fi mesail-i Cedide, s.10 ve Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt’te (Farsça, no:7, s.110) yayınlanan ‘Tağyir-ul Cinsiyet’ hakkındaki konuşması; Seyyid Muhsin Harrazi, Tağyir-ul Cins, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Arapça, no:23, s.247) ve Tağyir-i Cinsiyet, Mecelle-i Fıkh-ı Ehl-i Beyt (Farsça, no:23, s.112); Seyid Muhammed Sadr, Mavera-ul Fıkh, c.6, s.138.    

[2] -Seyid Hüseyin Sefai ve Esedullah İmami, Hukuk-u Hanevade (Tahran Üniversitesi yayınları), s.46.

[3] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, (Kum, İtimadi yayınları, h.ş.1366), c.2, s.627, m.3

[4] -a.g.e.

[5] -a.g.e.

[6] -Ahmed Mutahhari, Müstened-i Tahrir-ul Vesile, s.199; Muhammed Mümin, a.g.e. s.110.

[7] -Ahmed Mutahhari, a.g.e, s.199.

[8] -İmam Humeyni, Tahrir-ul Vesile, c.2, s.627, m.4

[9] -Seyyid Sadık Şirazi, el-Fıkh ve Mesail-ut Tıbbiyye, s.122 (Kum, Yas-ı Zehra, h.1427).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16370 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
    34611 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu ...
  • Rivayetler açısından hangi sure Allah Teala’nın hüviyetidir?
    4142 Tefsir 2020/01/20
  • Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey ile bizzat mümkün olan şey arasındaki ilişki nedir?
    11239 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey, bizzat mümkün olan şeyin ta kendisidir. Başka bir tabirle, bizzat mümkün olan her şey, bizzat yokluğu ve bizzat varlığı mümkün olan şeydir. Yani bizzat varlığı ve yokluğu mümkün olan şeyler, bizzat mümkün olan şey için bir sikkenin iki ...
  • Allahtan korkulması mı lazım yoksa Onu sevmek mi gerekiyor?!
    12178 Pratik Ahlak 2010/12/14
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. Yolda yürümemizin bile (bizdeki) korkunun, ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7572 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Ojeli tırnakla cenabet guslü alınabilir mi?
    10928 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/09
    Abdest ve guslün şartlarından biri suyun abdest ve gusül azalarına ulaşmasına engel olacak bir şeyin olmamasıdır.[1] Bu açıdan abdestle gusül arasında bir fark yoktur. Buna göre engel teşkil edecek şeyi gusülden önce gidermek gerekir. Giderildiğine emin olmadan gusül alınırsa o gusül batıldır.
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3176 Sire 2020/01/20
  • Nasıl lezzet şehvetten teşhis edilebilinir?
    10782 Teorik Ahlak 2011/07/18
    Konulardaki helâllik ölçüsü şehvetin reel örneğine (mısdak) karşın lezzetin reel örneğine bağlı değildir. Şehvetin tüm reel örnekleri ve lezzetin tüm reel örnekleri tek bir hükme sahip değildirler. Bilakis bu iki küllinin kapsamına giren tüm reel örnekleri ve fertlerin her birisinin değişik şartlarda ve değişik türlerin iktizasına ...
  • Parfüm kullanmak orucu bozar mı?
    9441 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Çoğu taklit merciinin görüşüne göre sadece dokuz şey orucu bozar: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima (cinsel ilişki), 3. Mastürbasyon, 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve Peygamberin halifesine yalan isnat etmek, 5. Boğaza yoğun toz kaçırmak, 6. Başın tamamını suya sokmak, 7. Sabah namazı ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas ...

En Çok Okunanlar