Gelişmiş Arama
Ziyaret
9248
Güncellenme Tarihi: 2010/09/22
Soru Özeti
Şeyh Tusi’nin (r.a) iktisat risalesi hangi konuları içermektedir?
Soru
Şeyh Tusi’nin (r.a) iktisat risalesi hakkında bize bir açıklamada bulunmanız mümkün müdür?
Kısa Cevap

Şeyh Tusi olarak meşhur olan İmamiye Şia’sının değerli fıkıh usul, tefsir, kelam ve hadis âlimi Şeyh Ebu Cafer b. Hasan Tusi (r.a), İran ve İslam kültürünün iftiharındandır ve kendisi muhtelif ilmî alanlarda kitaplar yazmıştır. Bu ilimlerden bir tanesi de kelam ilmidir. Kendisi bu alanda on altı kitap yazmıştır. “el-İktisadu’l-Hadi İla Tariki’r-Reşad” belirtilen kitaplardan biridir. Şeyh onu iki bölüm halinde tanzim etmiştir. Birinci bölüm inançlar ve kelam ilmi, ikinci bölüm ise fıkhın taharet, namaz, oruç, zekât, hac ve cihat konularını içermektedir. Birinci bölümde daha çok aklî delillerden istifade edilmiş ve nakli delillerden ise minimum ölçüde ihtiyaç dâhilinde yararlanılmıştır. Ama ikinci bölümde daha çok naklî delillerden istifade edilmiştir. Bu kitap özet halinde yazılmıştır. Lakin tevhit, adalet, nübüvvet, imamet ve ahret ile ilgili önemli konuları içermesi nedeniyle birçok nüshası mevcuttur ve defalarca basılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Şeyh Tusi olarak meşhur olan İmamiye Şia’sının değerli fıkıh usul, tefsir, kelam ve hadis âlimi Şeyh Ebu Cafer b. Hasan Tusi (r.a), İran ve İslam kültürünün iftiharından biridir. Allame Hilli (r.a) onu şöyle tanıtmaktadır: “Muhammed b. Hasan Tusi bilginleri öncü ve önderidir. Büyük bir yer ve azametli bir makama sahiptir. Şeyh başarılı bir bilgin ve güvenilir bir üstattır. Hadis, rical, fıkıh, usul, kelam ve edebî ilimlerde maharetlidir. Tüm erdemler ona aittir. İslam ilimlerinin tümünde kitap yazmış, Şia inancını esaslar ve usullerde pekiştirmiş ve nefsanî melekleri ilim ve amelde kendinde toplamıştır.”[1] Şeyh Tusi (r.a) muhtelif ilmî alanlarda maharet sahibi olup değerli kitaplar telif etmiştir. Bu cümleden olmak üzere kelam ilminde on altı kitap yazmıştır. Kendisinin bu kelam kitaplarından bir tanesi de “el-İktisadu’l-Hadi İla Tariki’r-Reşad” kitabıdır. Merhum Allame Şeyh Ağa Bozorg Tahranî bu kitabı şöyle tanıtmaktadır: Bu kitap Şeyh Tusi’nin eserleri içinde gözde bir yapıttır ve kısa hacmiyle birlikte tevhit, adalet, nübüvvet, imamet ve ahret gibi kelam ilminin birçok önemli konusuna ve taharet, namaz, zekât, hac ve cihat gibi fıkhın birçok ferî meselesine değinmiştir.[2] Şeyh Tusi (r.a) bu kitabı kendi zamanındaki âlimlerden birinin isteği üzerine yazmış[3] ve onu iki bölüm halinde tanzim etmiştir. Birinci bölümünde kelam ilmine ait konulara ve ikinci bölümünde ise taharet babından cihat babına kadar bazı fıkıh baplarına değinilmiştir. Her iki bölümde de Şeyh özlü yazmayı hedeflemiştir. Kelam ilmiyle ilgili konuları zikrettikten sonra kendisi şöyle demektedir: Biz Telhisu’ş-Şafi kitabında bu husustan yeterince bahsetmişizdir ve… Şeyh birinci bölümde tevhit bahsinde aşağıdaki konulara değinmiştir:

1. Yaratıcının varlığını ispatlamak: Kendisi bu hususta şöyle demektedir: Tabiat hadiselerinin değişik ve farklı oluşu ve varlıkların çeşitliliği evrenin cisimler haricinde bir yaratıcısı olduğunu göstermektedir; zira işlerin çeşitliliği ve fiillerin neticelerinin muhtelif oluşu, gerçek yaratıcının cisimleri âlimane ve bilgece yarattığının ve her işi kendine uygun şekilde yerine getirdiğinin delilidir. Buna göre, tabiat ve onunla ilişkili hususlar eşyanın varlık nedeni değildir; zira tabiatın zatî özelliği eserin tekdüze olmasıdır.[4]

2. Evrenin hadis oluşu: Şeyh (r.a) şöyle demektedir: Diri, kadir ve nedensellik kanunundan uzak olan evrenin yaratıcısının varlığı başlangıçsız ve hadsizdir. Ama onun dışındaki her şeyin varlığının bir başlangıcı vardır; zira evren bir irade ile yaratılmış ve iradî bir fiilin neticesi fiili yerine getirdikten sonra hâsıl olur ve fiil de fiili işleyenin varlığından sonra başlar. Dolayısıyla Tanrının fiili olan evren kadim değil, hadistir.[5]

3. O, bir kaidesini (bir nedenden sadece bir sonuç çıkar) iptal etmiş ve şöyle demiştir: Allah mutlak olarak kadir olduğundan, O’ndan birçok sonucun türemesinin bir engeli yoktur ve bir kaidesi Allah hakkında uygulanmaz.[6]

4. Yüce yaratıcının fiilinde cebri inkâr etmek: Şeyh (r.a) şöyle demektedir: Cebir kaidesi yaratma makamında geçerli değildir; zira cebir tabiat ile ilgilidir. Cansız bir cismin eserini yerde bırakması mümkün değildir ve eser her zaman müessir ile beraberdir. Lakin güçlü diri bir varlığın fiilinde hiçbir cebir olmaz, belirli bir fiili yapabilir veya terk edebilir.[7]

Aynı şekilde adalet bahsinde aşağıdaki konulara değinmiştir:

1. Fiilleri işlemedeki İnsan irade, güç ve kudreti: Şeyh Tusi’nin bakışında insanın kadir oluşu ve fiillerin onun tarafından yapıldığı konusu apaçık bir aksiyomdur.[8]

2. Sorumluluk: Kendisi teklif bahsinde sorumluluk, sorumlu ve sorumluluk nesnesinin özellikleri ve de sorumluluğun hedefine değinmektedir.[9]

3. Lütuf kaidesi: Şeyh Tusi (r.a) lütuf kaidesini tümüyle kabullenmiş ve birçok temel konuyu bu kaide esasınca tanzim etmiştir. Kendisi lütuf kaidesi babında birkaç hususa işaret etmiştir:

A. Lütuf, sorumluyu farzı yapmaya teşvik eden ve çirkin bir eylemde bulunmaktan sakındıran bir olgudur.

B. İmamın gereklilik delilinin bu kaide olduğuna kanaat getirmiş ve şöyle demiştir: Başkanlık ve imamet aklî farzlardan bir lütuf olması hasebiyle farzdır.

C. Elem ve şer meselesi: O, şerleri güzel ve çirkin diye iki kısma taksim ederek şöyle demiştir: Çirkin şerlerin üç nedeni vardır: 1. Zulüm olduğu için çirkindir. 2. Bozgunculuk olduğu için çirkindir. 3. Abes olduğu için çirkindir. Eğer bu üç kısım dışında olursa çirkin değil aksine güzeldir. Yüce Allah zulüm, abes ve bozgunculuk olan elem ve şerri meydana getirmez. İlahî elem ve şer görünüşte şer suretindedir ama gerçekte birçok faydası vardır ve Yüce Allah’ın bela sıfatıyla kullarına yolladığı hediye ve kurbanlıklar mesabesindedir.

Adalet bahsinin devamında şerî farzlar, ecel, erzak, vaat ve tehdit, iman ve inkâr, sorumluların berzah ve kıyametteki hükümleri ve iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak ile ilgili konulara temas etmiştir. Nübüvvet bahsinde peygamberi tanıma, peygamberlerin Allah tarafından gönderilişi, peygamberlerin gönderilme gerekliliği, peygamberlerin mucize yoluyla tanınması, peygamberin fiilinin mucize olma şartları, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) mucizesi ve Kur’an-i Kerim’in mucize boyutlarıyla ilgili konuklara değinmiştir.[10] İmamet bahsinde de imametin lüzum ve gerekliliği, imamın sıfatı, Hz. Ali’nin (a.s) imametine dair Kur’an ve rivayet kaynaklı deliller ve on iki imamın imametini ispatlayan deliller ile ilgili meseleleri işlemiştir.[11] İkinci bölümde ise kısa bir şekilde fıkıh konularına değinmiştir. Bu kitap defalarca basılmış ve onun birçok nüshası mevcuttur. Bu nüshalardan bazıları şunlardır:

1. Mektebet-i Cami Çehleston el-Amme Tahran Nüshası, Abdülmecid b. Muzaffer b. Hasan … Tubeli Kuri.

2. Mektebetu’l-Allame el-Hücce el-Muhakkik es-Seyid Muhammed Ali Revzati Basbeyan nüshası. Seyid Muhammed b. Zeynülabidin b. Musa’nın kitap serisi ile birlikte basılmıştır ve her iki nüshada da birçok sayfa hatası mevcuttur.[12]

3. Mektebetu’l-İmami’l-Hekim Fi’n-Necef nüshası.

4. Mektebetu’l-İmam Emiru’l-Müminin Necef nüshası. Nüsha sahibi ve baskı tarihi belli değildir.

5. Mektebetu’l-Hücce eş-Şeyh Ali Âli Kaşifu’l-Ğıta nüshası. Nüsha sahibi ve baskı tarihi belli değildir.

6. Mektebetu’l-İmami’r-Rıza (a.s) Meşhed nüshası.

7. 143, 2969, 920 rakamlarıyla Tahran merkez kütüphanesindeki birçok nüsha.

8. Daru’l-Kütübi’l-Mısriye’de bulanan nüsha. Bu nüsha sadece ibadetler bölümünü içermektedir.[13]

9. Rozetü’l-Cenan müellifinin kardeşi Merhum Hacı Seyid Muhammed Honsari Çar Sovki’nin hattına ait nüsha.[14]

10. Şeyh Muhammed Hüseyin b. Muhammed Kasım Kumşehi Necefi’nin kütüphanesine ait nüsha.

11. Şeyh Hadi Âli Kaşifu’l-Ğıta nüshası. Bu nüshada inançlar meselesinin başlarından salavatın sayılarına kadar olan bölüm zikredilmiştir.

12. Ayetullah Tabatabai’nin torunu olan Seyid Muhammed Bakır’ın nüshası. Bu nüsha da sadece ibadetler bölümünü içermektedir.[15]



[1] Hezare-i Şeyh Tusi, hazırlayan, tercüme ve düzenleyen: Ali Divanî, s. 27.

[2] a.g.e.,s. 69.

[3] el-İktisadu’l-Hadi İla Tariki’r-Reşad, s. 15, Kelimetu’l-Musahhih.

[4] el-İktisadu’l-Hadi, s. 24.

[5] a.g.e.,s. 20-24.

[6] a.g.e.,s. 34.

[7] a.g.e.,s. 32-34.

[8] a.g.e.,s. 32-34.

[9] a.g.e.,s. 61.

[10] a.g.e.,s. 151-182.

[11] a.g.e.,s. 183-231.

[12] el-İktisadu’l-Hadi, s. 15, Matbau’l-Hayam, Kum, 1400 h.k.

[13] eş-Şeyh Tusi Ebu Cafer Muhammed b. el-Hüseyin, Telif: Hüseyin İsa el-Hekim, Matbatu’l-Adabi’n-Necefi’l-Eşref, et-Taba’l-Evla 1395 h, s. 579-580.

[14] Yadname-i Şeyh Tusi (r.a) Muhammed Vaizzade Horasanî, c. 3, s. 682.

[15] ez-Zaria, İla Tesanifi’ş-Şia, Şeyh Ağa Bozorg Tahranî, Matbaatu’l-Ğara Fi’n-Necef, 1355 h, s. 269-270.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar