Gelişmiş Arama
Ziyaret
7527
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
Neden İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Soru
Neden İslam ülkeleri arasında sadece İran’da ayı görmek sorunlu olmaktadır?
Kısa Cevap

Ayı görmek ve ayın ilk gününü teşhis etmek meselesi, aşağıdaki hususlar temelinde Şii ve Sünni alim ve fakihlerinin üzerinde ittifak veya ihtilaf ettikleri bir konudur.

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir?

2. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

3. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

Bütün bu hususlardaki mercilerin dikkat, tartışma ve görüşleri, ayın görüldüğünü veya görülmediğini ispat etmede değişik ve çeşitli görüşlerin meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu farklılıklar Ehli Sünnet âlimleri arasında da mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Şia fakihleri kendilerini Kur’an, Peygamber ve Ehli Beytin takipçileri bilmekte ve zamanının imamının (a.c) gıybet zamanında da ayet ve rivayetlere dikkat ederek tüm güçlerini mevcut kaynaklardan fıkıh hükümleri elde etmek için kullanmaktadırlar. Bazen ayet ve rivayetlerin açık olmaması sebebiyle bu zor yolda elde edilen neticelerin farklı olması doğaldır. Buna ek olarak, İran’da Şia fakihleri birçok diğer İslam ülkesinin aksine devletten bağımsız olarak görüş belirtmekte ve kendilerini Allah karşısında ona riayet etme hususunda sorumlu bilmektedirler. Onları taklit edenler de bağlı oldukları her fakih esasınca kendilerini onun kaynaklardan elde ettiği şeye uymakla yükümlü bilmektedir. Bundan dolayı bazen ayet ve hadislerin açıkça hüküm vermediği veya şartları değişmiş bir konu hakkında fakihlerin fetvaları arasında ihtilafın olması olağandır. Bu hususlardan birisi de ayın ilk hilalini görme hükmüdür. Elbette bu fetva farklılığı Şia âlimlerine özgü değildir, Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[1]

Şia’nın bakışında aybaşı birkaç yolla ispatlanmaktadır:

1. İnsanın bizzat kendisinin ayı görmesiyle.

2. İnsan için yakin oluşturan her vasıtayla.

3. İki adil erkeğin ayı gördüğünü söylemesi.

4. Önceki aydan otuz günün geçmesi.

5. Şerî otoritenin aybaşı olduğuna hükmetmesi.[2]

Ama bazen de ayı görme hakkında fakihlerin fetvaları arasında görülen ihtilafların kaynağı şunlardır:

1. Ay çıplak göz ile mi görülmelidir yoksa mücehhez olarak mesela teleskop ve dürbün ile görülmesi de yeterli midir? Bazı fakihler görmenin kesinlikle çıplak gözle gerçekleşmesini vurgulamaktadır, ama bazıları da dürbün, teleskop ve diğer araçlarla görmenin yeterli olacağını söylemektedir.

2. Ayı görme hakkında duyulan bilgilere hangi surette güvenilebilir?

3. Bir şehir veya bölgede ay görülürse, diğer şehir ve bölgeler için ay ispatlanmış olur mu?

Bazı taklit mercileri, ayın bir şehirde görülmesi durumunda sadece belirtilen şehir ve o şehir ile aynı ufukta yer alan şehirlerde aybaşının belirginleşeceği görüşündedirler.[3] Bazıları da ayın bir şehirde görülmesi durumunda bu şehirle gece noktasında ortak tüm şehirlerde aybaşının belirginleşeceği kanısındadırlar.[4] Ama bazen ayı görmedeki ihtilaf fıkhî fetva ve görüşlerdeki ihtilaflardan kaynaklanmamakta ve dışarıda görmenin veya görmemenin teşhisine dayanmaktadır. Bu anlamıyla taklit merciinin şahsen ayı görmediği birçok durumda adil fertlerin tanıklığına güvenerek aybaşının belirginleştiği kanısına varmaktadır, ama bu görme diğer merciler açısından güvenilir değildir ve bu da görmede görüş ayrılığına sebep olmaktadır. Bütün bu meseleler taklit mercileri ve onları taklit edenlerin kendi şerî yükümlülükleriyle amel etmek istediklerinde şerî delile göre hareket etmelerini gerektirmektedir ve bu da onların amelde farklılaşmasına neden olmaktadır. Öte taraftan ayı görme meselesi (İran halının ekseriyetini teşkil eden) tüm Müslümanların müptela olduğu bir husus olması hasebiyle ondaki görüş ayrılığı çok belirginleşmekte ve kamuoyunda büyük yankı yapmaktadır. Fetva farklıları Şia âlimlerine özgü değildir ve Ehli Sünnet fakihleri arasında da ihtilaflar mevcuttur.[5] Ama Ehli Sünnet âlimleri aybaşını belirlemede hükümranın hükmüne çok önem vermektedir. Hatta onlardan bazıları hükümranın hükmünün asıl olduğunu ve delilin sadece hükümranın hükmü olduğunu belirtmekte ve hilali ispat eden diğer yolları ise hükümranın teyit etmesi suretinde delil kabul etmektedirler.[6] Çoğu İslam ülkelerinde padişah olan kendi hükümranları da genellikle bir günü aybaşı olarak belirlemektedir. Bu nedenle ayı görme hakkındaki mevcut ihtilafların varlığına rağmen hükümranın herhangi bir ölçüyle hangi günü bayram ilan ederse çoğu âlimin ve halkın onayını almaktadır. Şia âlimleri arasında bazıları aybaşını ispat etmek için hükümranın hükmünü kabul etmektedir ve bazıları ise bunu yeterli görmemektedir.[7] Elbette Şia âlimlerinin hükümrandan maksatları, İslam ülkelerindeki sultanlar değildir, gerekli şartları taşıyan müçtehittir. Bununla birlikte, günümüzde İran devleti gerekli şartlara sahip bir müçtehit tarafından idare edilmesine rağmen, veliyy-i fakihin bir günün aybaşı olduğuna hükmetmesi oldukça nadirdir. Bu, şerî delilin kendisi için kâmil olmamasından kaynaklanmaktadır. Ama şerî delil yoluyla hükmetmesi gerektiği kendisi için belirginleşirse kesinlikle hükmedecektir. Elbette ayı görmenin haricî bir fiil olduğuna, hükümlerin mevzusunu teşhis etme kabilenden sayıldığına, her yükümlü bireyin (hatta fıkıh meselelerinde müçtehit olmasa bile) şahsen onu teşhis etmeye girişebileceğine, edindiği bilgiyle amel edebileceğine ve bu meselede taklide gerek olmadığına dikkat edilmelidir. Ama halkın çoğu ayı görme başarısı elde edemediğinden ve kendi taklit mercilerine güvendiklerinden bu hususta onların görüşüne göre amel etmektedirler. Bu da bu meselede de kesinlikle taklit mercilerine itaat edilmesi gerektiği kanısını uyandırmıştır. Oysaki böyle meselelerde taklide gerek yoktur ve belirtilen yollardan hangisiyle ayın görüldüğüne dair insan için yakin oluşursa bu yeterlidir.[8]



[1] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[2] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[3] Ayetullah Behçet ve Sistani gibi. Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[4] Ayetullah Tebrizi ve Ayetullah Hoyi gibi. Bkz: a.g.e.

[5] Bkz: İttihad ve ihtilaf-ı Fukaha, Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/02_08.htm

[6] Bkz: Mekale-ı Hükm-ı Hakim Be Subut-ı Hilal, Mecelle-i Fıkh, şımare 2. Mevcut der in aders:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

[7] Bkz: İmam Humeyni, Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi), c. 1, s. 962.

[8] Daha fazla bilgi için bkz: Mecelle-i Fıkf, şımare-ı 2, sal 1373, mah-ı dey mevcut der in adres:

http://www.shareh.com/persian/magazine/figh/02/index_02.htm

afuryan, Muhammed Rıza, Ağaz Ve Encam-ı Mahhaye Kameri, şımare 10 mevcut der in adres:

http://www.shareh.net/persian/magazine/figh/10/index_10.htm

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kur’an ayetlerinin tahrif edildiğine işaret eden Ehli Sünnete ait kaynaklar var mıdır?
    10605 Kur’anî İlimler 2011/08/03
    Ehli Sünnet kardeşlerin birçok kitabında ve bu cümleden olmak üzere onların en muteber kitapları sayılan altı sahih kitapta sayılı Kur’an-ı Kerim ayetlerinin kaybolduğunu gösteren birçok rivayet mevcuttur. Recim ayeti veya onların okuyuşlarında bulunan ve meşhur okuyucuların da tilavet ederken dikkat gösterdiği değişiklikler bu kabildendir. Ama böyle rivayetler ...
  • Kur’an tarafından teyit edilen İbrahimî dinlerin peygamberleri neden tümüyle İsrail oğulları kavmindendir?
    9655 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Bu semavî kitapta ister kıssaları beyan edilmiş olsun ve ister adları belirtilmemiş olsun Kur’an müşterek hedefleri nedeniyle tüm ilahi peygamberleri onaylamaktadır. Kur’an’da ismi geçen tüm peygamberlerin ve hatta İbrahim dininin çağırıcılarının hepsinin İsrail oğullarından olduğu da doğru değildir. Lut ve Şuayb gibi bu kavimden olmayan peygamberlerin de Kur’an’da ismi ...
  • Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
    7699 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    İnsan Allah’ı kalp veya fıtrat yolu, duyu ve bilimsel yol, akıl ve istidlalyolu ile tanıyabilir. Duyusal yollar ve bilimsel araştırmalarla Allah’ın kendisi ve Onun alemdeki düzenin kurucusu olduğu gibi bazı sıfatları ispat edilebilir, ama bilimsel araştırmalar Allah’ın bütün sıfatlarını ispat edemezler. Bilimsel gelişmelerden pozitif bilimler ...
  • Yahudilerin vasıflarının zikredildiği ayetleri açıklar mısınız?
    16011 Tefsir 2011/08/14
    Kuran-ı Kerim, Yahudilerin tarihleri, ahlakları, inançları, vasıfları ve özellikleri konusunu geniş bir şekilde beyan etmiştir. Öyle ki diğer hiçbir semavi din bu kadar açıklanmamıştır. Bu yüzden Yahudilik meselesi, Kuran’daki birçok ayeti kendisine has kılmış ve her bir ayet İsrail oğullarının özellik, üslup, tarz, adet ve inançlarına ait ...
  • Okuyucusu kadın olan müzik, insana zindelik kazandırmak amacıyla da dinlense hükmü nedir?
    5826 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Yabancı müzik gına ve haram türden olursa onu dinlemek caiz değildir. Haram müzik, eğlence meclislerinde yani günah işlenen meclislerde dinlenen müziktir. Fakihlere göre bu tür müzikleri dinlemek ister kadın sesiyle olsun ister erkek sesiyle, ister canlı olsun ister kasetten, ister başka şekillerde mutlak olarak haramdır. Günlük işlerde insanı ...
  • Eğer bir kimse Allaha inanır ama Allah bizim namazımıza ihtiyacı yoktur diyerek namaz kılmıyorsa onun cevabında ne demeliyiz?
    8127 Eski Kelam İlmi 2012/09/15
    Allah, namaz olmak üzere insanın hiçbir şeyine muhtaç değildir. Zira Allah mutlak bir şekilde müstağnidir. İnsanın kendisidir ki Allaha ve namaza muhtaçtır Allah insana ve insanın namazına ihtiyacı yoktur. Eğer Allah insandan namaz kılmasını istemiş ise Allah insanın faydasını dikkate alarak insandan namaz kılmasını istemiştir, kendi menfaatini ...
  • Ehlibeyt dostu olabilmek için gece namazı kılmak şart mıdır?
    4089 Gece Namazı Ve Günlük Sünnet Namazları 2019/10/05
    Şeyh Saduk’un ‘Sıfat’u-Şia’ adlı eserinde bu ve benzeri birçok çıkarımlar yapabileceğiniz rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetleri imanın derecelerine nazır ele almak icab eder. Bu rivayetlerden bazı sünnetlere amel etmeyen veya terk eden şahısların artık Ehlibeyt dostlarından olmadığı  çıkarımını yapmak doğru değildirNasıl ki  Kuran’ı Kerimin bazı ...
  • İslam ve İmam Humeyni’nin eğlence ve şakaya yönelik bakışı nedir?
    8671 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    İslam’ın bakışında yaratılışın asıl hedefi, insanın tekâmülüdür ve evrendeki varlıkların tümü bu büyük hedef doğrultusunda yaratılmıştır; zira insan yaratıkların en üstünüdür. Kur’an şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
  • Hz. Meryem ve Hz. Asiye (s) nasıl ve ne zaman vefat ve nerede toprağa verildiler?
    39274 تاريخ بزرگان 2012/05/12
    Firavun, Asiye'nin iman ettiğininin farkına vardıktan sonra defalarca onu uyardı ve ısrarla Musa'nın (a) dininden dönmesini ve onun Allah'ından yüz çevirmesini istiyor. Sonunda Firavun'un emri üzrine ellerini ve ayaklarını çivilerle bağlayarak kızgın güneşin ününe atıp göğsünün üzerine büyük bir taş koydular ta ki şahadet mertebesine nail oldu. ...
  • Irak halkı kendi ülkelerinde yabancıların varlığına neden karşıdır?
    6415 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Tüm uluslar kendi ülke ve vatanını sever. Yabancıların bir başka ülkede bulunması değişik şekillerde gerçekleşir. Ziyarette bulunmak, gezmek, ticaret, iş, üretim, tahsil, tedavi, araştırma ve bilimsel inceleme fırsatları, spor yarışmaları ve askeri hedefler nedeniyle bir ülkede bulunmak bu kabildendir. Irak’ta büyük velilerin kabrinin bulunması bu ülke için ...

En Çok Okunanlar