Gelişmiş Arama
Ziyaret
8831
Güncellenme Tarihi: 2009/06/06
Soru Özeti
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde hadislerin itibar derecesi ne ölçüdedir?
Soru
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde sağlam hadislerin itibar dereceleri ne ölçüdedir?
Eğer örneğin yüz üzerinden bir numara vermeli olsak Kur’an’a nazaran hadislere ne numara verilir?
Kur’an’da açıkça beyan edilen ve beyan edilmeyen konular arasındaki fark nedir? Bu konular arasındaki önem farkını mı gösterir?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Eğer bir söz doğrudan masumdan duyulsa veya onu masumun söylediği kesin olsa bu yönden o da Kur’an gibi sağlam sayılır. Buna göre onun anlamı belirlendikten sonra o anlam üzere şer’i hüküm belirlenir ve ona amel etmek gerekir. Ancak hadisin senedi kesinleşmezse elbette bu yönden Kur’an gibi muteber ve hüccet sayılmaz. Kur’an hadislerin sağlamlığını belirlemede bir kıstas sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Masumlara ulaşmanın mümkün olduğu dönemden 1200 yıla aşkın bir süre geçmektedir. Bu süre zarfında birçok sağlam hadisler kaybolmuş ve birçok hadis de uydurulmuştur. Buna göre hadislerin sağlamlığını ölçmek için elde olan en önemli kıstaslardan biri hadisleri Kur’an’la karşılaştırmaktır. Buna göre Kur’an’la çelişen hadisler geçersiz sayılır. Bu yöntem Bizzat Ehl-i Beyt imamları tarafında açıklanmıştır.[1]

Müslümanlar arasında sürekli hadis konusunda aşırılık ve ihmalkârlık diyebileceğimiz iki yanlış tavır söz konusu olmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinde Hesbuna kitabullah” (Allah’ın kitabi bize yeter) sloganı bazı kimseler tarafından gündeme geldi ve bu tavır sonucu hadislerin tedvin edilmesi göz ardı edildi. Bunlar Kur’an var iken hadise ihtiyaç olmadığını savunan hadis hakkında bu ihmalkâr tavrın tezahürüydü.   Diğer yandan yıllar sonrası Ehl-i sünnet’te “hadis bize yeter” fikrinin canlanması sayılacak bir yanlış akım meydana geldi. Bunlar hatta Kur’an’ın hadisler neshedilebileceğine inanırken hadisin Kur’an’la neshedilebilmeyeceğine inandılar.”[2] Şia’da da Ehbariler Kur’an’ın zahirinin hüccet olduğunda şüphe ettiler. Bunlara göre Kur’an’ın zahirinde açıklanan bir konu hadis vasıtasıyla teyit edilmediği sürece anlaşılması bizim için imkansız olduğunu ve Kur’an’dan doğrudan yararlanmanın tefsir bi ray olduğunu ve haram olduğunu ileri sürdüler.

Oysa Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Allah’ın kitabını ve öz soyumdan olan Ehl-i Beyt’imi bunlara sarıldığınız sürece sapmazsınız…”[3]

Yani hem Kur’an hem de masumların sözleri Müslümanlar için hüccettir ve bu ikisi dini tanımanın kaynağı ve saadet yoludurlar buna göre her ikisine de sarılmak gerekir. Fakat bazı konuların Kur’an’da özet şekilde işaret edilmiş olması ve bunun açıklamasının Peygamber ve Ehl-i Beyt imamlarının hadislerinde yer almış olması mümkündür veya bir konunun genel anlamda açıklanmış olması ve hadislerde onun tahsis ve istisnasının beyan edilmiş olması mümkündür. İşte bu görevi, Kur’an Peygamber’in (s.a.a) üzerine koymuştur. Kur’an şöyle buyurur: “Biz Kur’an’ı sana indirdik ki sen onu insanlara açıklayasın.”[4]

Bu görev yüce Peygamber’den gelen hadisler gereğince Peygamber’den sonra Ehl-i Beyt imamlarına aittir.[5] Onlar Kur’an’ın gerçek tefsiri sunarak halkın din konusundaki ihtilaflarını gidermekle görevlidirler.[6]

Kur’an-ı Kerim ve hadislerden istifade etmekte önemli olan nokta şu ki bu iki kaynaktan yararlanmanın büyük bir uzmanlığı gerektirdiğidir. Ancak böyle bir tahassüsle Kur’an’ın mensuh ayetleri nasıhlerinden mutlak ayetleri mukayyet ayetlerden muhkem ayetleri müteşabihlerden ayırt edilebilir. Yine ayet veya hadiste yer alan hüküm ile ilgili genelleme yapılıp yapılmayacağını tespit etmek için gerekli olan şartların olup olmadığını belirlemek gerekir. Bunun gibi onlarca konuya vakıf olmak gerekir Bu konular Kur’an, hadis, fıkıh ve usul-i fıkıh gibi ilimlerde ortaya konmuştur.

Ama Kur’an’da açıkça beyan edilen konuların diğer konulara oranla daha bir önemli olduğuna gelince şöyle demek gerekir: Hayır, bir konunun açıkça Kur’an’da yer alması onun öneminin fazla olduğunu göstermesi genel bir kaide sayılmaz. Elbette şunu iddia etmek mümkündür ki insanların yapmaları veya sakınmaları gereken emirler ve yasaklar ve insanların sosyal ilişkileriyle ilgili olan konular Kur’an’da genelde açıkça beyan edilmiştir. Ancak bunlardan daha önemli bazı konular var ki örneğin Allah’ın zatı ve sıfatları ve fiilleri hakkındaki konular veya ahiret hayatı, cennet ve cehennemle ilgili konular veya madde ötesi melek ve cinlerle ilgili konular - önemli olmalarına rağmen üstü kapalı şekilde işaret edilmiş ve detaylarına inilmemiştir.

İmam Ca’fer Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: Allah’ın kitabı dört kısımdır: ifadeler, işaretler , ince konular ve hakikatlerdir. İfadeler, halkın geneli ve işaretler özel sınıflar ve ince konular evliyalar ve hakikatler peygamberler içindir.[7]

Yine İmam başka bir yerde şöyle demiştir: Kur’an’ın bir zahiri bir de batını vardır. Zahiri hükümlerdir ve batını ilimlerdir. Zahiri güzel ve çekicidir ve batını derindir.”[8]

Buna göre şöyle demek gerekir. Kur’an’ın önemli ve öz konuları sedef içindeki inciler örneği ayetlerin açık ifadelerinin içinde yer alan bir takım gerçeklerdir ve bunları elde etmek için daha fazla bir çaba sarfetmek gerekir.

Son olarak şuna da işaret edelim: Bazen bir takım konuların üstü örtülü şekilde Kur’an’da yer alışı ve açıkça beyan edilmemiş olması bazı maslahatlardan dolayıdır. Buna örnek olarak Hz. Ali’nın isminin Kur’an’da yer almayışını zikredebiliriz.

Daha fazla bilgi için Bk. aşağıdaki dizinler:

1-       İmamların (a.s)’ın isimlerinin Kur’an’da yer almayışı Soru: 200

2-       Hz. Ali’nin imametinin Kur’an ile ispatı. Soru: 324.



[1] Hur Amili, Vesailu’ş-Şia, c. 11 s. 330 H. 1

[2] Ebu’l-Hasan Aş’ari Makaltu’l-İslamiyyin c. s. 251

[3] Muttaki Hindi, Kenzu’l-Ummal c. 1 s. 44

[4] Nahl: 44

[5] Hadis-i Sakaleyn ve Hadis-i Sefine gibi.

[6] Bkz. Hadevi Tehrani, Mehdi Teemmülat der Usul-i Fıkh, Kitab-i Evvel defter-i şişum, s. 75-80

[7] Feyz Kaşani Es-Safi fi tefsir-i Kur’an, Mukaddime böl.

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 92 s. 17

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neml suresinin 8. Ayetinde konu edilen Ateştekinden ve Ateşin Etrafındakinden Maksat nedir?
    8488 Tefsir 2012/03/14
    Neml suresinin 8. Ayetinde konu edilen Ateştekinden ve Ateşin Etrafındakinden Maksat nedir? Bu ayetteki konuda müfessirler arasında farklı görüşler var olmaktadır. Bazıları şu görüştedirler: Ateşte olan kimseden maksat (men fin-nar) Allah'tır. Anlamı da şudur: Ateşte kudreti ve sultanlığı ateşte tecelli eden mübarektir. Ağaçtan bir diyalog sesinin ...
  • Cırlak sıçanının idrar ve dışkısı necis midir?
    9331 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/03
    Bütün büyük taklit mercilerinin görüşüne göre insan ve kanı fırlar nitelikte olup damarı kesildiğinde fışkıran eti haram her hayvanın idrar ve dışkısı necistir. Ama sivrisinek ve sinek gibi eti olmayan küçük hayvanların dışkısı temizdir.[1] Bundan dolayı cırlak sıçanı eti ...
  • Neden Ali (a.s), Hazreti Fatıma’ya yapılan ihanet karşısında sessiz kaldı?
    15052 Fıkıh Tarihi 2011/09/10
    Hz. Fatıma’nın (s.a) zulme ve ihanete uğraması ile Hz. Ali’nin (a.s) yiğitliği ve cesareti arasında hiçbir çelişki yoktur. Çünkü Hz. Ali (a.s) bu durumda ya elini kılıcına götürecek, kendisi ve Ehlibeyt’in haklarının çiğnenmesinin karşısında duracaktı ya da susacak ve gücü miktarınca da İslam’ın başka yönlerden güçlenmesini sağlayacaktı. Bu ...
  • Baba ve anne, çocuk dünyaya gelmeden önce hangi husus ve adabı riayet etmelidirler?
    80440 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/13
    Baba ve annenin çocuk dünyaya gelmeden riayet etmeleri gereken husus ve adaptan bazıları şöyledir: Dini farizaları yerine getirmek, cinsel ilişki adabını riayet etmek, helal yemekler yemek, çeşitli temiz meyvelerden yemek, evlenmeden önce genetik tahliller yaptırmak, ruhi bulanım ve gerginliklerden uzak durmak, güzel manzaraları seyretmek ve sağlık kurallarına ...
  • Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) atının başından neler geçti?
    13925 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    Maktel yazarları Hz. Seyyidi’ş-Şüheda’nın atı (Zülcenah) hakkında geniş bilgi vermemişlerdir. Onların çoğunda şöyle yazılıdır: İmam Hüseyin’in (a.s) atı, Onun şehadetinden sonra, yelesini İmamın (a.s) pak kanına teberrük ettikten sonra kişneyerek çadırlara gitti. Harem ehli Zülcenah’ın sesini duyunca çadırlardan dışarı çıktılar. Onun üstünde Seyyidi’ş-Şüheda’nın olmadığını görünce İmamın (a.s) ...
  • Beytullah'ta cemaat namazı kılmak doğru mu?
    5575 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Eğer Beytullah'tan maksat Mescidu'l-Haram ise cemaat namazının bir sakıncası yoktur. Eğer maksat Kabe ise Kabe'nin içerisinde farz namazı kılmak ihtiyata uygun değildir. Elbette Kabenin içinde mustahap namaz kılmanın bir sakıncası yoktur, mustahaptır. Mermer taşın üzerine secde etmenin de bir sakıncası yoktur.[1]
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15226 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • arazinin tapusunu erken alabilmek için avukat tarafından rüşvet verilmesinin hükmü nedir?
    6804 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Rüşvetin alınması, verilmesi, rüşvetin tahakkuk bulaması için vasıtalık görevinin yapılmesi bütün şekilleriyle ve her kime veriliyorsa verilsin haramdır. İster hakkın tahakkuk bulması için olsun, ister batılın ibtaledilmesi için, ister asıl işin gerçekleşmesi için olsun, ister işin daha erken gerçekleşmesi için, ister başka kimselerin hakkına zayıat verilmesine sebebiyet ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12816 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Diğer gezegenlerde yaşamaya İslam’ın bakışı nedir?
    11369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Diğer gezegenlerde yaşamayı iki açıdan ele alabiliriz. 1.       Diğer gezegenlerde yaşam ve canlı varlık belirtileri var mı? İnsanın diğer gezegenlerde yaşaması mümkün mü? İnsan diğer gezegenlere gidebilir mi?

En Çok Okunanlar