Gelişmiş Arama
Ziyaret
8724
Güncellenme Tarihi: 2009/06/06
Soru Özeti
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde hadislerin itibar derecesi ne ölçüdedir?
Soru
Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde sağlam hadislerin itibar dereceleri ne ölçüdedir?
Eğer örneğin yüz üzerinden bir numara vermeli olsak Kur’an’a nazaran hadislere ne numara verilir?
Kur’an’da açıkça beyan edilen ve beyan edilmeyen konular arasındaki fark nedir? Bu konular arasındaki önem farkını mı gösterir?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Eğer bir söz doğrudan masumdan duyulsa veya onu masumun söylediği kesin olsa bu yönden o da Kur’an gibi sağlam sayılır. Buna göre onun anlamı belirlendikten sonra o anlam üzere şer’i hüküm belirlenir ve ona amel etmek gerekir. Ancak hadisin senedi kesinleşmezse elbette bu yönden Kur’an gibi muteber ve hüccet sayılmaz. Kur’an hadislerin sağlamlığını belirlemede bir kıstas sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından incelemeye tabi tutulur.

Ancak hadislere gelince hem senet yönünden hem de ifade ettikleri anlam yönünden incelenmeleri gerekir. Yani hem bunların masum tarafından söylendiği tespit edilmeli hem de taşıdıkları mana ve ifade ettikleri maksat açıklığa kavuşturulmalıdır.

Masumlara ulaşmanın mümkün olduğu dönemden 1200 yıla aşkın bir süre geçmektedir. Bu süre zarfında birçok sağlam hadisler kaybolmuş ve birçok hadis de uydurulmuştur. Buna göre hadislerin sağlamlığını ölçmek için elde olan en önemli kıstaslardan biri hadisleri Kur’an’la karşılaştırmaktır. Buna göre Kur’an’la çelişen hadisler geçersiz sayılır. Bu yöntem Bizzat Ehl-i Beyt imamları tarafında açıklanmıştır.[1]

Müslümanlar arasında sürekli hadis konusunda aşırılık ve ihmalkârlık diyebileceğimiz iki yanlış tavır söz konusu olmuştur. İslam’ın ilk dönemlerinde Hesbuna kitabullah” (Allah’ın kitabi bize yeter) sloganı bazı kimseler tarafından gündeme geldi ve bu tavır sonucu hadislerin tedvin edilmesi göz ardı edildi. Bunlar Kur’an var iken hadise ihtiyaç olmadığını savunan hadis hakkında bu ihmalkâr tavrın tezahürüydü.   Diğer yandan yıllar sonrası Ehl-i sünnet’te “hadis bize yeter” fikrinin canlanması sayılacak bir yanlış akım meydana geldi. Bunlar hatta Kur’an’ın hadisler neshedilebileceğine inanırken hadisin Kur’an’la neshedilebilmeyeceğine inandılar.”[2] Şia’da da Ehbariler Kur’an’ın zahirinin hüccet olduğunda şüphe ettiler. Bunlara göre Kur’an’ın zahirinde açıklanan bir konu hadis vasıtasıyla teyit edilmediği sürece anlaşılması bizim için imkansız olduğunu ve Kur’an’dan doğrudan yararlanmanın tefsir bi ray olduğunu ve haram olduğunu ileri sürdüler.

Oysa Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Allah’ın kitabını ve öz soyumdan olan Ehl-i Beyt’imi bunlara sarıldığınız sürece sapmazsınız…”[3]

Yani hem Kur’an hem de masumların sözleri Müslümanlar için hüccettir ve bu ikisi dini tanımanın kaynağı ve saadet yoludurlar buna göre her ikisine de sarılmak gerekir. Fakat bazı konuların Kur’an’da özet şekilde işaret edilmiş olması ve bunun açıklamasının Peygamber ve Ehl-i Beyt imamlarının hadislerinde yer almış olması mümkündür veya bir konunun genel anlamda açıklanmış olması ve hadislerde onun tahsis ve istisnasının beyan edilmiş olması mümkündür. İşte bu görevi, Kur’an Peygamber’in (s.a.a) üzerine koymuştur. Kur’an şöyle buyurur: “Biz Kur’an’ı sana indirdik ki sen onu insanlara açıklayasın.”[4]

Bu görev yüce Peygamber’den gelen hadisler gereğince Peygamber’den sonra Ehl-i Beyt imamlarına aittir.[5] Onlar Kur’an’ın gerçek tefsiri sunarak halkın din konusundaki ihtilaflarını gidermekle görevlidirler.[6]

Kur’an-ı Kerim ve hadislerden istifade etmekte önemli olan nokta şu ki bu iki kaynaktan yararlanmanın büyük bir uzmanlığı gerektirdiğidir. Ancak böyle bir tahassüsle Kur’an’ın mensuh ayetleri nasıhlerinden mutlak ayetleri mukayyet ayetlerden muhkem ayetleri müteşabihlerden ayırt edilebilir. Yine ayet veya hadiste yer alan hüküm ile ilgili genelleme yapılıp yapılmayacağını tespit etmek için gerekli olan şartların olup olmadığını belirlemek gerekir. Bunun gibi onlarca konuya vakıf olmak gerekir Bu konular Kur’an, hadis, fıkıh ve usul-i fıkıh gibi ilimlerde ortaya konmuştur.

Ama Kur’an’da açıkça beyan edilen konuların diğer konulara oranla daha bir önemli olduğuna gelince şöyle demek gerekir: Hayır, bir konunun açıkça Kur’an’da yer alması onun öneminin fazla olduğunu göstermesi genel bir kaide sayılmaz. Elbette şunu iddia etmek mümkündür ki insanların yapmaları veya sakınmaları gereken emirler ve yasaklar ve insanların sosyal ilişkileriyle ilgili olan konular Kur’an’da genelde açıkça beyan edilmiştir. Ancak bunlardan daha önemli bazı konular var ki örneğin Allah’ın zatı ve sıfatları ve fiilleri hakkındaki konular veya ahiret hayatı, cennet ve cehennemle ilgili konular veya madde ötesi melek ve cinlerle ilgili konular - önemli olmalarına rağmen üstü kapalı şekilde işaret edilmiş ve detaylarına inilmemiştir.

İmam Ca’fer Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: Allah’ın kitabı dört kısımdır: ifadeler, işaretler , ince konular ve hakikatlerdir. İfadeler, halkın geneli ve işaretler özel sınıflar ve ince konular evliyalar ve hakikatler peygamberler içindir.[7]

Yine İmam başka bir yerde şöyle demiştir: Kur’an’ın bir zahiri bir de batını vardır. Zahiri hükümlerdir ve batını ilimlerdir. Zahiri güzel ve çekicidir ve batını derindir.”[8]

Buna göre şöyle demek gerekir. Kur’an’ın önemli ve öz konuları sedef içindeki inciler örneği ayetlerin açık ifadelerinin içinde yer alan bir takım gerçeklerdir ve bunları elde etmek için daha fazla bir çaba sarfetmek gerekir.

Son olarak şuna da işaret edelim: Bazen bir takım konuların üstü örtülü şekilde Kur’an’da yer alışı ve açıkça beyan edilmemiş olması bazı maslahatlardan dolayıdır. Buna örnek olarak Hz. Ali’nın isminin Kur’an’da yer almayışını zikredebiliriz.

Daha fazla bilgi için Bk. aşağıdaki dizinler:

1-       İmamların (a.s)’ın isimlerinin Kur’an’da yer almayışı Soru: 200

2-       Hz. Ali’nin imametinin Kur’an ile ispatı. Soru: 324.



[1] Hur Amili, Vesailu’ş-Şia, c. 11 s. 330 H. 1

[2] Ebu’l-Hasan Aş’ari Makaltu’l-İslamiyyin c. s. 251

[3] Muttaki Hindi, Kenzu’l-Ummal c. 1 s. 44

[4] Nahl: 44

[5] Hadis-i Sakaleyn ve Hadis-i Sefine gibi.

[6] Bkz. Hadevi Tehrani, Mehdi Teemmülat der Usul-i Fıkh, Kitab-i Evvel defter-i şişum, s. 75-80

[7] Feyz Kaşani Es-Safi fi tefsir-i Kur’an, Mukaddime böl.

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 92 s. 17

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Doğru alışverişin şartları nelerdir?
    6656 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Bu soru çok geneldir; zira alışveriş kavramı fıkıh ve örfte değişik manalara sahiptir: Genel anlamıyla alışveriş/muamele, özel anlamıyla muamele ve özel ve genel arasında bulunan orta manasındaki muamele bu kabildendir. Genel anlamıyla muamele, yakınlık kastinin muteber olmadığı ve elbise ve bedeni temizlemek, alıveriş, nikâh ve boşanmak gibi ...
  • İmanımızın ve inancımızın zayıflamasını nasıl önleyebiliriz?
    6519 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2019/09/17
    Ehlibeyt mektebinin inançlarını kendimizde güçlendirmek için bilimsel olarak bu inançların delillendirilmesi ve inanç dairesinin hurafelerden ayırt edilmesi gerekir. İnanca yönlendirilen bütün muhtemel şüphelere uygun cevaplar verilmelidir. Bilinmelidir ki bu bilimsel mücadele şerri ibadetler ve nefis tezkiyesiyle birlikte olmalıdır. Zira nasıl ki kötü ve ahlaksız davranışlar imanı zayıflatıyorsa ...
  • Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye veya Sakine adında üç veya dört yaşında Şam’da vefat eden her hangi bir kızı var mıydı?
    15093 تاريخ بزرگان 2011/12/07
    Her ne kadar birçok tarihçi kendi kaynak kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s.) Rukiye, Fatime, Suğra veya başka bir isime şeklinde bir adından bahsetmemişlerdir. Ama bazı kitaplarda bu küçücük kızın biyografisini ve Şam harabelerinde ciğerini pare pare eden kıssayı anlatmışlardır. Bizim de rivayi ve tarihsel kaynaklarımızda buna dair şahitler ...
  • Gusül ve abdest yerine nasıl teyemmüm alınacağını beyan edebilir misiniz?
    8355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Teyemmüm Alma Şekli Teyemmümde dört şey farzdır: 1. Niyet, 2. İki elin avucunu beraberce teyemmüm alınabilen bir şey üzerine vurmak. 3. Saçın çıktığı yerden kaşlara ve burnun üzerine kadar alnın tümüne ve iki tarafına her iki el avucunu sürmek. Farz ihtiyat gereği ellerin ...
  • Parfüm kullanmak orucu bozar mı?
    9285 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Çoğu taklit merciinin görüşüne göre sadece dokuz şey orucu bozar: 1. Yemek ve içmek, 2. Cima (cinsel ilişki), 3. Mastürbasyon, 4. Allah, Peygamber (s.a.a) ve Peygamberin halifesine yalan isnat etmek, 5. Boğaza yoğun toz kaçırmak, 6. Başın tamamını suya sokmak, 7. Sabah namazı ezanına kadar cenabet, hayız ve nifas ...
  • Acaba Allah yetmiş yaşındakileri seviyor ve seksen yaşındakileri, azap etmeyeceğini söylemiş midir?
    8065 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/05/27
    İmam Sadık’tan (a.s.), rivayi (rivayet içerikli) kaynaklarda müminlerin mükâfatı noktasında bir rivayet nakil edilmiş ki şöyle buyuruyor: kırk yaşından sonra imanlı kimseler her on senede Allah tarafından özel merhamet ve lütufla karşılaşıyorlar. Eğer bu rivayetin senedinde, azıcık tesamuh göstersek ve başka rivayetleri de bunun yanına koyup, dikkate alırsak ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    6794 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Bir takım şekilleri ve figürleri içeren dua kitaplarından yararlanmak caiz midir?
    10947 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    1- Sorunuza nazaran söz konusu kitabın hangi ilim hakkında olduğunu anlamak güçtür. Bunu anlamak için daha geniş bilgiye ihtiyaç vardır. Ama kısaca söyleyebiliriz ki söz konusu kitap ulum-i garibe hakkındadır. Ulum-i garibe; cifr, reml ve nücüm gibi ilimlere denir. Ancak söz konusu kitabın hangi kısmına ait olduğunu ...
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Çok eşli olmak neden erkekler için caiz ama kadınlar için caiz değildir?
    31998 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/10
    Çok evlilik İslam’dan önce yaygındı ve herhangi bir sınır ve kuralı yoktu. İslam insan hayatının gereksinimini göz önüne alarak onu sınırladı ve ağır şartlar koydu.Islam’ın kanunları insanın ...

En Çok Okunanlar