Please Wait
8435
- paylaşmak
Allah Teâlâ, insanı özgür, irade ve ihtiyar sahibi bir mahlûk olarak yaratmıştır. Yani insanın tekâmülü, irade ve seçimlerinin sonucu meydana gelmektedir. Öyleyse münafık kendi irade ve seçimlerinin sonucunda delalet ve sapıklık yolunu edinmiştir. Artık Allah Teâlâ nın onları zorla hidayet etmemesi hiçbir anlam ifade etmez. İlk olarak bu durum İnsanın yaratılışındaki hikmetle çelişir; ikinci olarak ta zorlamayla gerçekleşen hidayetin hiçbir değeri yoktur.
Allah Teâlâ, insanı özgür ve irade ihtiyar sahibi bir mahlûk olarak yaratmıştır. Yani insanın tekâmülü, irade ve seçimlerinin sonucu meydana gelmektedir. Öyleyse münafık kendi irade ve seçimlerinin sonucunda delalet ve sapıklık yolunu edinmiştir. Artık Allah Teâlâ nın onları zorla hidayet etmemesi hiçbir anlam ifade etmez. İlk olarak bu durum İnsanın yaratılışındaki hikmetle çelişir; ikinci olarak ta zorlamayla gerçekleşen hidayetin hiçbir değeri yoktur.
Bu konunun açıklaması şu şekildedir: Allah Teâlâ bütün kullarına karşı şefkatlidir. Herkese bu saadeti ve hidayeti sağlayacak mukaddimeler sunulmuştur. Böylece isteyen herkes kendi iradesiyle hidayet yolunu seçebilir; isteyen herkes ise kendi irade ve isteğiyle delalet ve sapıklık yolunu seçebilir. Hakikatte insanın ruhsal açıdan sahip olduğu sağlık ve hastalık kendi iradesi altındadır. Kuranı kerimin şu buyruğundan: “münafıkların kalplerinde hastalık vardır; Allah Teâlâ da onların hastalığını artırmaktadır.” maksat: Allah Teâlâ nın insana vermiş olduğu irade ve ihtiyarı hidayet yolunda kullanacaklarına delalet ve sapıklık yolunda kullanmaktadırlar. Kendilerini hidayet ve peygamberlerin öğütleri nimetlerinden mahrum bırakmaktadırlar. Allah Teâlâ nın sünneti şu şekildedir: kendi seçimleri olan nifak yolunda günbegün daha fazla sukut etmektedirler.[1] Başka bir tabirle; ilahi sünnet ve kanun üzere nasıl bir insanın cismi bir hastalığı olduğu zaman eğer derman etmezse hastalık günbegün artacağı gibi ruhi ve revani bir hastalık içinde bu ilahi sünnet geçerlidir. Tövbe ile deva edilmemesi bu hastalığın artmasına yol açacaktır. Zira bu ilahi sünnet ve kanun gereğidir. İşte bu yüzden bu durum Allah’a nispet verilmektedir. Öyleyse bunun Allah Teâlâ nın lütfü ve merhametiyle hiçbir tezatlığı yoktur. Yoldan çıkmış, münafık şahıslar kendi irade ve seçimleriyle ilahi desturlar çiğnenerek nifak yoluna düşmüşlerdir. Böylece kendilerinin Allah’ın lütfünden, merhametinden ve hidayetinden mahrum bırakmaktadır.