Gelişmiş Arama
Ziyaret
8787
Güncellenme Tarihi: 2009/12/20
Soru Özeti
Niçin evli erkekler eşlerinin izni olmadan geçici evlilik yapabiliyorlar?
Soru
Evli bir erkeğin eşinin izni olmadan geçici evlilik yapmasının caiz oluşunun sebebi nedir?
Kısa Cevap

Cinsel istek, en güçlü cismi isteklerden birisidir ve insanın diğer doğal istekleri gibi bu cinsel istek de doğru bir şekilde karşılanmalıdır. Çünkü insanın doğasından kaynaklanan istekleri söndürmek mümkün değildir. Eğer bu istekleri bastırmayı başarsak dahi, bu akıllıca bir iş değildir ve yaratılış kanunlarıyla mücadele etmek demektir. Bu yüzden insan doğasından kaynaklanan istekleri doğru ve akıllıca bir yolla karşılamak gerekmektedir.

Diğer taraftan birçok yerde bazı kimseler belli yaşlarda sürekli evliliğe güçleri yoktur ya da bazı evli erkekler, uzun yolculuklar, özel görevler veya başka sorunlardan dolayı bu cinsel isteklerini karşılayamamaktadırlar. İslam dini topluma zarar veren, cinsel isteğin karşılanamamasından kaynaklanan sorunların çözümü için, bir bayanla daimi evliliği caiz kılmasına ilave olarak çok evliliği ve geçici evliliği de caiz kılmıştır.

Bununla beraber aşağıdaki şu noktalara da dikkat edecek olursak:

1) Biz, kullarına karşı merhametli olan ve sebepsiz yere hiçbir hükmü göndermeyen bir Allah’a inanmaktayız, yani O’nun kanunları maslahat ve hikmet üzeredir.

2) Geçici ve çok evliliği engellemek, topluma ve bireylere telafisi mümkün olmayan zararlar verir. Kanunları ilahi olan İslam dininde geçici ve çok evlilik caiz kılınmış ve bu hak birinci eşin izni şart kılınmadan erkeğe verilmiştir. Eğer bu hak birinci eşin iznine şart kılınmış olsaydı, bayanların bu konuya olan hassasiyetlerini ve genellikle kocalarının ikinci bir evlilik yapmalarına karşı çıkacaklarını göz önünde bulunduracak olursak, Allah-u Teâlâ’nın istediği maslahat gerçekleşmezdi.

Tabii ki bazı müçtehitler şöyle buyurmuşlardır: Eğer Müslüman olan bir erkek, Ehl-i kitap olan bir bayanla geçici evlilik yapmak isterse ve müslüman bir eşi varsa, bunun için müslüman eşinden izin alması gerekmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Cinsel istek, Allah-u Teâlâ’nın insana bağışladığı bir içgüdüdür. Bu isteği karşılamak doğal ve gerekli bir iştir. Ruhbanlığı yayan şahıslar ve ekollerin tersine bu cinsel isteği bastırmak doğru bir iş değildir ve bu isteği bastırmak psikolojik sorunların oluşmasına sebep olur. Bu cinsel isteğin karşılanmasında başıboşluğun ve kuralsızlığın olması da insanın yaratılış hedefiyle uyuşmamaktadır. Bu yüzden kadın ve erkek arasındaki irtibatın en doğal ve iyi şekli şu özelliklere sahip olmasıdır:

1) Karı koca arasındaki irtibatın kanun ve kural üzerine olması,

2) Tek eşlilik

3) Daimi evlilik.

Ama bazı sebeplerden dolayı eğer daimi evlilik mümkün olmazsa veya tek evlilik, insanı veya toplumu bazı özel sorunlarla karşı karşıya bırakırsa, böylesi bir durumda gayrimeşru ilişkilerin mi önerilmesi gerekir ya da bazı kadın veya erkeklerin şehvetleri peşinde koşmalarını engelleyecek geçici veya ikinci bir evlilik gibi çözümleri mi sunmak gerekmektedir? Bu hususta iki görüş vardır:

1) Peygamber (s.a.a.) ve pak 12 imamlar (a.s) yoluyla açıklanmış olan İslam dini, geçici ve çok evliliği caiz bilmektedir. (Tek ve daimi evliliğe ve aile kurulmasına teşvik edildiğine dikkat edilmelidir. Ama zorunlu durumlarda-tek ve daim evliliğin karşısında değil-bu geçici ve çok evliliğin önü açıktır.)

2) Yukarıda açıklanan yola karşı erkeğin birden fazla bayanla olan ilişkisinin kanun çerçevesinde olmasının gerekli görülmemesi. Bu ise İslam dışı bir yöntemdir.

Batıda, cinsel hayattaki başıboşluk ve sonsuz özgürlüğün olması bu ikinci görüşün benimsendiğini göstermektedir. Ama batılı bilim adamları, geçici evlilik gibi evliliklerin toplumsal gereklilikler ve zorunluluklardan olduğunu ve bu geçici ve çok evliliği yasaklamanın telafisi olmayan zararlara yol açacağını itiraf etmektedirler.

Toplumlarda özellikle de günümüz şartlarında cinsel ilişkiyi, daimi evlilikle sınırlamak mümkün değildir ve hiçbir hükümet ve toplum, bu doğal içgüdünün karşılanmasını engelleyemez. Bu cinsel isteğin, toplumların çoğunda olduğu gibi gayrimeşru ve zina yoluyla karşılanması ve hatta kadın ve kızların bu yolda satılmaları İslam dinini onaylamaz. İslam dini buna şiddetli bir şekilde karşıdır ve bu işi kadına ihanet ve onun hak ve şahsiyetine tecavüz, toplumsal ahlakla zıt ve ailelerin yıkılma sebebi olarak görmektedir. Sonuç olarak geriye birinci seçenek yani geçici veya çok evlilik kalmaktadır; yani kadın ve erkeğin belli meşru anlaşmalarla, birbirlerinin haklarına dikkat ederek ve ahlaki, insani ve şer’i kurallar çerçevesinde evlenmeleridir. Geçici evlilikle daimi evlilik arasındaki fark, birisinde zamanın belli olması ve diğerinde ise belli olmamasıdır ve bu, daimi evliliğin mümkün olmadığı ve çeşitli sorunların ortaya çıktığı durumlardadır.

Allah-u Teâlâ kullarına karşı merhametlidir ve hiçbir kanunu boş yere koymamıştır ve İslam dini de ilahi kanunların açıklayıcısıdır. Gerçekten var olan maslahat üzerine, İslam dini, geçici ve çok evlilik hakkını erkeğe vererek caiz kılmıştır[1] ve erkeğin bu haktan faydalanabilmesi için de eşinin izin vermesini göz önünde bulundurmamıştır.[2] Çünkü eğer bu hak birinci eşin iznine şart kılınmış olsaydı, bayanların bu konuya olan hassasiyetlerini ve genellikle kocalarının ikinci bir evlilik yapmalarına karşı çıkacaklarını göz önünde bulunduracak olursak, Allah-u Teâlâ’nın istediği maslahat gerçekleşmezdi.

Tabii ki bazı müçtehitler şöyle buyurmuşlardır: Eğer Müslüman olan bir erkek, ehl-i kitap olan bir bayanla geçici evlilik yapmak isterse ve müslüman bir eşi varsa, bunun için müslüman eşinden izin alması gerekmektedir.[3]



[1] Daha fazla bilgi edinmek için: Konu: Çok evliliğin erkek için caiz olması, 692. soru.

[2] Bu yüzden müçtehitler şöyle buyurmuşlardır: Kadın, kocasının bu haktan faydalanmasını engelleyemez. İmam Humeyni, Sorulara cevap, c: 3, s: 100, soru: 55.

[3] Sırat-un Necat, Tebrizi, Şeyh Cevat, c: 2, s: 270. Alakalı konular: 1209. soru, Ehl-i Kitap bayanlarla geçici evlilik yapılması.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar