Please Wait
6031
Eldeki mevcut şahit ve koşullar dikkate alındığında ve Şii ve Ehli Sünnet tefsirleri incelendiğinde “Enfal”in ne olduğu bu ayetin nüzulünden önce hatta İslam’ın ortaya çıkışından önce bilindiği sonucuna ulaşıyoruz. Onun hakkında da sorunun yersiz olduğu ortaya çıkıyor. Enfal suresinin ilk ayetinde işaret edilen soru sadece Enfal’in taksimi veya onun üzerinde mülkiyet isteği hakkındadır. Bu konuya uygun cevap ise ayetin devamında belirtilmiştir.
Enfal suresinin ilk ayeti hakkında beyan ettiğiniz karmaşıklık, Müslümanlar tarafından bir soru sorulması ve Allah tarafından ona cevap verilmesini içerir. Sizin tasavvurunuza göre güya Müslümanlar Enfal’in ne olduğu ve nelere Enfal denildiği hakkında soru sormuşlardır. Ama Enfal’in ne olduğu belirtilmeksizin kimlere ait olduğu cevabıyla yetinilmiştir. Hakikatte, Müslümanların Enfal’in ne olduğu sorusu cevapsız bırakılmış ve ona uygun olmayan başka bir cevap verilmiştir.
Sizin bu ayetten çıkarımınızı doğru sayarsak, soru ile cevabın uyumsuzluğunu da kesinlikle kabul etmemiz gerekecektir. Ama gerçek şu ki, Müslümanlar Enfal’in ne olduğu ve mahiyeti hakkında soruda bulunmamışlar aksine manasını yüzeysel olarak bilmekte olup, Şii ve Ehli Sünnet tefsirlerinin açıkça ortaya koyduğu üzere asıl istekleri bir kısım Enfal ve ganimetin kendilerine bırakılması veya Enfal üzerinde tasarruf hakkının kimlere ait olduğunun belirlenmesi üzerineydi.
Bu alanda kısaca bu ayetin “Şanı Nüzulü” hakkında gelen birkaç rivayeti huzurunuza arz ederek daha geniş bilgi için sizi çeşitli tefsirlere yönlendireceğiz:
İbn. Ebu Hatem tefsirinde, Müslümanların isteğinin Enfal’in kendilerine verilmesi olduğunu görmekteyiz.[1]
Başka bir tefsirde ganimetleri toplayanların, düşmanı takip edip kovalayanların ve Peygamber (s.a.a)’i korumakla görevli kimseler arasında savaş ganimetlerinin hangi guruba ait olduğu hakkında görüş farklılıklarının ortaya çıktığı ve bu sorunun cevabını Peygamber (s.a.a)’den istedikleri belirtilmiştir. Bu ayet ise onlara cevap mahiyetinde nazil olmuş, hiçbirinin görüşünü kabul etmemiş ve Enfal’i, Peygamber (s.a.a)’İn irade ve seçimine bırakmıştır.[2]
Şii âlimlerinden birinin kitabında da şunu görmekteyiz: Peygamber (s.a.a)’in yarenleri Ondan, savaş ganimetlerini onlar kendileri arasında paylaştırmasını istediler. Ama Allah (c.c), Peygamber (s.a.a)’e bu işin Allah’ın ve Resulü’nün sorumluluğunda olduğu emrinde bulunmuş ve diğerlerinin müdahale etme haklarının olmadığını belirtmiştir.[3]
Her halükarda tefsirlerden şunu elde ediyoruz; Müslümanlar, Enfal’in ne olduğu hakkında bir karmaşa yaşamamışlardır. Birçok tefsirin bu ayet hakkındaki sunumu şu iki cümle ile özetlenir:
Ya Müslümanlar Enfal hakkında malikiyet isteğinde bulunmuşlar ya da bunun Allah tarafından beyan edilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Bu iki farz, ayette verilen mevcut cevapla Müslümanların istek ve soruları ile münasiptir.
[1] İbni Ebu Hatem, El-Kuran’ul-Azim Tefsiri, C.5, S.1649, H.9486, Mektebete Nezzar Mustafa El-Baz, Suudi Arabistan, 1419 h.k
[2] İbni Kesir, El-Kuran’ul-Azim Tefsiri, C.4, S.6, Dar’ul-Kutub’il-İlmiye, Menşurat-i Muhammed Ali Beyzun, Beyrut, 1419 h.k
[3] Meclisi, Muhammed Bakır, Bihar’ul-Envar, C.19, S.211, Muessesetu El-Vefa, Beyrut, 1404 h.k