Gelişmiş Arama
Ziyaret
9521
Güncellenme Tarihi: 2012/05/03
Soru Özeti
Hac’da kurban kesmenin felsefi nedir?
Soru
Bakara suresinin 190. ayetinden 196 ayetine kadar temettü umresinden hacca dönen kimselerin edebildikleri kadar ve güçleri ölçüsünde deve, sığır ve koyun cinsinden kurban kesmeleri söylenmiştir. Bütün bu hayvanları kurban etmek halkın hangi sorununu çözüyordu. Halkın bir sorununu çözmeyen ibadetsel gelenekler hangi işe yarar? Bu gelenek bir sorunu çözmemekle kalmamakta, hatta talihsiz Araplar için temizlik açısından %100 bir takım sorunlar yaratmamakta mıydı?
Kısa Cevap

İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıkların durumunu göz önünde bulunduran çok hesaplı ve faydalı hikmetler esasınca oluşturulmuştur. İslam kanun ve hükümlerinden birisi de kurban bayramı gününde Mina bölgesinde hacılara kurban kesmenin farz oluşudur. Hacda kurban kesmenin hikmetlerinin bazıları şunlardan ibarettir: Hacıların nefsanî heveslerini kurban etmeye, kötülüğü emreden nefsi ortadan kaldırmaya, takva edinmeye ve Allah’a yaklaşmaya ve yoksullara yardım etmeye dikkat etmeleri. Hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi bu hikmetlerin bazıları yine hâsıl olabilir. Son birkaç yılda Mekke mezbahalarında iyi birçok imkân oluşturulmuş ve bu etlerin dondurularak yoksullara ulaştırılmasıyla büyük ölçüde israfın önü alınmıştır. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu yolda elde edilen başarıyla % 100’lük bir sonuç elde etmeye çok az bir mesafe kalmıştır. 

Ayrıntılı Cevap

İslam’ın kanun koyucusu ve hükümlerinin oluşturucusu hekim olan Allah olduğundan, İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıklar için çok ince ve faydalı hikmetler esasınca meydana getirilmiştir. Elbette bizim bunların birçok neden ve hikmetinden habersiz olmamız mümkündür. İslam kanun ve hükümlerinin birisi de temettü haccını yerine getiren bireyler için kurban bayramı gününde Mina bölgesinde kurban kesmelerinin farz oluşudur.[1] İslam dünyasının bilginleri ayet ve rivayetlerden istifade ederek hacda kurban kesmenin değişik bir takım hikmet ve felsefelerini beyan etmişlerdir. Burada onların bazılarına işaret ediyoruz:

1. Kurban kesmek nefsanî bağımlılıklar ile mücadele etmenin sembolüdür:

Kurban bayramı gününde hacıların kurban kesmesi, nefsanî heveslerin kurban edilmesi ve kötülüğü emreden nefsin ortadan kaldırılmasını sembolize eder. Nitekim yüce Allah’ın Hz İsmail’i kurban etmesine dönük Hz İbrahim’e vermiş olduğu emir de bunu hedeflemekteydi. Böylece Hz İbrahim’in bu amel sayesinde evlat sevgisinden ibaret olan nefse bağımlılığın en köklü ve zor etkeniyle mücadele etmesi ve Allah’a itaat ederek nefsanî bağımlılığın kökünü kurutması hedeflenmiştir. Bundan dolayı bu buyruğa itaat etmek, Hz İbrahim ve Hz İsmail’in nefis ve bağımlılıklar zindanından kurtulması yönünde büyük bir terbiyesel rol oynamış ve onların Allah nezdinde makam ve konumunu yükseltmiştir. Bu esas uyarınca hacıların kurban kesmesi gerçekte dünyevi ve maddi bağımlılıkları ortadan kaldırmak, mala bağımlılık ve dünya istemi zindanından kurtulma yönünde nefis ile bir çeşit cihattır.[2]

2. Takva edinmek ve Allah’a yakınlaşmak:

Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır: Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.[3] Zira esasen yüce Allah’ın kurban etine bir ihtiyacı yoktur. Çünkü O ne cisim ve ne de muhtaçtır. O kâmil ve her yönden sonsuz bir varlıktır. Başka bir ifadeyle, yüce Allah’ın kurban kesmeyi farz kılmasındaki hedefi, insanların takva derecelerini kat ederek kâmil insan olma yolunda ilerlemesi ve gün be gün Allah’a daha yakınlaşmasıdır. Tüm ibadetler terbiye kurslarıdır. Kurban kesmek özveri, fedakârlık, kendinden geçme ve Allah yolunda şehit olmak için hazırlanma dersini insanlara verir. Hakeza yoksul ve muhtaçlara yardım etme dersidir.[4] Eğer sadece belirtilen hikmetleri göz önünde bulundurursak, hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi yine de hikmetler hâsıl olabilir.

3. Yoksullara yardım etmek:

Kur’an ayetlerinden istifade edildiği üzere kurban kesmenin hedeflerinden birisi, kurban etinin gerekli yerlere ulaştırılması ve hem kurban kesenin ondan istifade etmesi ve hem de onun bir kısmının ihtiyaç sahibi yoksullara ulaştırılmasıdır.[5]

Bu değerli hedef esasınca, Müslümanların kurban etlerini Mina bölgesinde kokmaya veya toprak altına gömmeye vesile olacak şekilde ortada bırakmaya hakları yoktur. Onların kutsal Mina topraklarındaki kurban etlerini birinci derecede o bölgedeki yoksul fertlere ulaştırmaları gerekir. Eğer o gün o topraklarda yoksul bulunmazsa, onu başka bölgelere göndermeleri ve fakirlere vermeleri gerekir. Hatta bu hikmet esasınca bile eğer bu etler zamanında ihtiyaç sahibi bireylerin eline ulaşmaz ve bozulursa artık kurban kesmek gerekli değildir diye bir şey söylenmemelidir. Müslümanlar gelişmiş imkânlardan istifade ederek bu azim serveti korumaya ve en kısa sürede ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışmalıdır. Başka bir ifadeyle, fakirlerin eline ulaşmamaktadır o halde kurban kesmeyin diye bir şey söylenmemelidir. Kurban kesmek farzdır ve onun hikmetlerinden birisi de bu etten fakirlerin istifade etmesidir. O halde gerekli imkânlar hazırlanmalıdır, tavrı takınılmalıdır. Son birkaç yıldır Mekke’deki mezbahalarda çok iyi imkânlar hazırlanmış ve hac sorumluları bu etleri dondurarak israfın önünü almada ve onları yoksullara ulaştırmada büyük ölçüde başarı elde etmiştir. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu alanda elde edilen başarılar % 100’lük bir başarı elde etmek için çok az bir mesafe bırakmıştır.   

 


[1] Menasiki Hac, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni),  s: 100; Menasiki Hac, (Li’l Hamane’i), s: 16.

[2]  Porseman-ı Kur’an sitesinden alıntıdır.

[3] Hac suresi, 37. ayet: “لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰـكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ

[4] Tefsiri Numune, c: 14, s: 107.

[5] Tefsiri Numune, c: 14, s: 18.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar