Gelişmiş Arama
Ziyaret
13286
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
Soru
Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
Kısa Cevap

İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:

1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.

2- İmam Hüseyin’le (a.s) karşı karşıya gelmenin doğuracağı kötü sonuç ve Hz. Peygamberin (s.a.a) İmam Hüseyin’in (a.s) şahadetinden sonra Ben-î Ümeyye’nin yıkılacağını bildirmesi haberinin gerçekleşmesinden korkan Muaviye Hz. Hüseyin’i kıyama zorlayacak bir baskı uygulamaktan kaçındı. Hatta başkalarını da bu işe kalkışmamaları konusunda uyarmıştı. Ama genç, mağrur ve makam sarhoşu Yezit, babası Muaviye’nin bu vasiyetine amel etmedi ve başa gelir gelmez İmam Hüseyin’in (a.s) karşısına dikilerek Onu (a.s) katletmeye karar verdi.

3- Muaviye kurnaz bir siyasetçi olduğundan dış görüntüyü bir ölçüye kadar koruyor ve hükümetindeki bozukluğu halktan gizleyebiliyordu. Ama toy ve tecrübesiz bir genç olan Yezidin sürekli içki içtiği, şehvetine düşkünlüğü, maymun ve köpeklerle oynaması vb. işleri herkesçe malumdu. Kimsenin bunları gizlemeye gücü kalmamıştı. İmam Hüseyin’in bütün bunlara sessiz kalması demek onun yaptıklarını onaylamak demekti. Bu da İslam’ın kökünün kuruması manasına gelirdi.

4- İmam (a.s), Muaviye’nin döneminde kıyam etseydi, Muaviye, propaganda yoluyla Hz. Hüseynin hareketini zayıflatmak, kendisini haklı gösterme imkânına sahipti. Ama görüldüğü üzere Yezit bundan aciz kaldı ve çok geçmeden hanedanlığı yok oldu gitti.

5- Muaviye’nin döneminde halkın İmam’dan (a.s) himaye etmemesi diğer bir nedendi. Oysa Yezidin döneminde Küfeliler, İmam’ı (a.s) kıyama teşvik için yüzlerce mektup yazarak, Onu (a.s) destekleyeceklerini bildirdiler. İmam (a.s) onların davetine icabet için Irak’a doğru yola koyulmasaydı halk onu (a.s) korkaklık veya İmam’ın (a.s) Benî Ümeyye’nin cinayetlerine karşı sorumsuz davranmakla suçlayacaktı ve halkın isteğini ihmal etti diye algılanacaktı. Bu da tarihi açıdan telafisi mümkün olmayan kötü sonuçlar doğurabilirdi.

Ayrıntılı Cevap

Muaviye dönemindeki hükümetin durumu, halkın tavrı ve İmam Hüseyin’in (a.s) konumu ile Yezid’in dönemi arasında bir çok yönden fark vardı. Bu farkların önemlileri şunlardır:

1- İmam Hasan Mücteba (a.s), hayatı ve imameti döneminde Muaviye’ye karşı yürüttüğü savaşta halkın yardımından ümidini kesmesi, ordusunun komutanlarının Muaviye tarafından satın alınması ve tehdit edilmesinden dolayı İslam’ı, İslam toplumunu ve geriye kalan az sayıdaki ashabının canını korumak, Muaviye ve halka hücceti tamamlamak savaştan çekilmek ve ateşkes antlaşması imzalamak zorunda kaldı. Ama bu anlaşmada çok önemli maddeler vardı ki uzun vadede Umeyye oğullarının gerçek yüzünün ortaya çıkmasını ve yenilgisini sağlıyordur. Örneğin:

 

a)             Muaviye Şiilere eziyet etmeyecek ve sıkıntı vermeyecekti.

b)            Şiilerin ve Hz. Ali’nin (a.s) özel yaranının gaspedilmiş malları geri verilecekti.

c)             Muaviye, İmam Ali’ye (a.s) küfür ve lanet etmeyecekti.

d)            Muaviye, Emir-ül Müminin lakabını kullanmayacaktı.

e)             Muaviye, kendisine ( ister Yezidi, ister bir başkasını) halife tayin etmeyecekti…[1]

 

İmam Hüseyin (a.s) İmam Hasan’ın (a.s) şahadetinden sonra, kardeşinin Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya saygısından dolayı Muaviye’yle doğrudan bir çatışmaya girmedi.[2] Bu da onun zamanın İmamı olan kardeşinin yaptıklarına saygılı davrandığını simgeliyordu. Ama Muaviye’nin ölümünden sonra bu anlaşmaya uymak için her hangi bir neden kalmamıştı; zira İmam Hasan’ın (a.s) Muaviye tarafından şehit edilmesi ve anlaşmanın diğer tarafının ölümü ve Yazid’i kendisine halife tayin etmesiyle anlaşmanın bir geçerliliği kalmamıştı.

 

2- Muaviye de İmam Hasan ve Hüseyin’le (a.s) kanlı bir çatışmaya girmek istemiyor, Onların (a.s) kanını dökmenin kötü sonuçlarından korkuyordu. Saltanatını korumak için Onların (a.s) varlığına katlanmak zorundaydı. O, başkalarını da bu işten sakındırıyor ve onun kötü sonucundan dolayı uyarıyordu. Hatta kendisinden sonra halife olması için Yezide biat alırken İmam Hüseyin’e (a.s) karşı zor kullanmadı. Yezide de bu işe kalkışmamasını tavsiye etti. Ama Yezit tecrübesiz bir genç olduğu için bu vasiyete uymadı. Daha halifeliğinin ilk günlerinde Medine valisine ‘ya İmam Hüseyin’den (a.s) biat al veya Onun başını bedeninden ayır’ diye emir gönderdi.

 

Yezidin bu siyaseti onun İmam Hüseyin’le (a.s) direkt ve kanlı bir çatışmaya girmesine neden oldu; zira İmam (a.s) Kerbela’da ödediği bedele rağmen Yezitle biat etmedi. Sonuçta Yezidin bu tecrübesiz tutumu Ebu Süfyan hanedanlığının yok olmasına neden oldu.[3]

 

3- Muaviye kurnaz bir siyasetçi olduğundan umumda dış görünümünü iyi gösterebilen biriydi. Kendisindeki ve yönetimindeki bozuklukları halktan gizlemeyi becerebiliyordu. Halk onu Müslüman ve Resulullah’ın (s.a.a) halifesi zannediyor, İslam’ın bir tebliğcisi olduğunu zannediyorlardı. Lakin Yezidin böyle bir kurnazlığı yoktu. Ahlakı bozukluğu, şehvete düşkünlüğü herkes tarafından biliniyordu. Açıkça küfrünü ortaya koyuyor, babalarının ve atalarının müşrik oluşlarıyla iftihar ediyordu. Peygambere (s.a.a) bile asla saygı göstermezdi. Dolayısıyla Yezitle barış durumunu sürdürmek demek alenen yapılan bütün o fesadı teyit etmek demekti; sonuçta da daha çok kimse hak yoldan sapacaktı.[4] Yezidin iktidarının devamı demek İslam’a veda etmek ve şeriatın yok olması manasına gelirdi.[5]

 

4- Daha önce işaret ettiğimiz gibi Muaviye kendine has kurnazlığıyla İmam Hüseyin’le karşı karşıya gelmekten çekiniyordu. Eğer İmam (a.s) onun döneminde kıyamı başlatsaydı geniş ve etkili bir propaganda gücüne sahip olan Muaviye kendini haklı gösterme imkânını bulacak, halkı kandırıp İmam Hüseyin’in (a.s) hamasetini önemsizleştirecek, olayı kendi lehine çevirip Benî Ümeyye saltanatının daha fazla yaşama şansını sağlayacaktı. Ancak Yezit, fesadı aleni ve siyasi tecrübesi az olan biri olduğundan o İmam’ın (a.s) karşısına dikildi. İmam Hüseyin’in (a.s) ve ashabının şahadetinden sonra da bu hareketin etkisini yok edecek fırsata sahip değildi. Bu uğurda ne kadar çaba harcadıysa bir faydası olmadı. Onun bütün çabalarına rağmen halk daha çok aydınlanıyor, kendisi daha çok rezil oluyordu. Sonunda Ümeyye oğulları yok olup gitti.

 

5- Muaviyenin döneminde halktan, İmam Hüseyin’i (a.s) Emevilerin zulüm ve fesatlarıyla mücadele etmek için kıyama davet ve ona (a.s) yardım edeceklerine dair açık ve genel bir talep gelmemişti. Sınırlı kişilerin çağrı ve desteklerinin de Muaviyenin hileci siyasetleriyle baş etmesi mümkün olmazdı. Ama Muaviyenin ölümünden sonra Yezidin başa geçmesi ve İslam beldelerinin durumunun karışmasıyla Küfe halkı galeyana geldi ve İmam Hüseyin’e (a.s) yüzlerce mektup yazarak Emevilerin aleyhine yapılacak kıyama önderlik etmesi, İslam ümmetinin idaresini ele alması yönünde açıkca davette bulundular.

 

Muaviyenin ölümü, anlaşmanın bitmesi, Yezit gibi açıktan fesat işleyen birinin başa gelmesi ve halkın da büyük çoğunluğunun isteği karşısında İmam Hüseyin’nin (a.s) kıyam etmek ve halkın davetine icabet etmekten başka bir çaresi kalmıyordu. İmam (a.s) bu davete icabet etmese ve Irak’a gitmeseydi        -halkın nazarında- bu, İslam ümmetinin kaderine itina etmemek, Onun (a.s) İslam dinine, mazlumların zulümle mücadele isteklerini önemsemediği şeklinde algılanırdı. Bunun da sonuçları çok kötü olurdu. Ama İmam’ın (a.s) hac döneminde Mekke’den çıkışı, yürekler yakan Aşura olayı ve Emevilerin, Al-i Resul’un (s.a.a) ölü ve esirlerine karşı yaptıkları acı verici davranışları Emevilerin nasıl bir mahiyete sahip olduklarını herkese gösterdi. O günden bugüne ve tüm tarih boyunca hak peşinde olanlara hücceti tamam etti. Artık gasıp halifelerin tarihi saptırmasına imkân bırakmadı. Düşman onun eserlerini ne kadar yok etmeye kalksa da onun etkisi yani Öz Muhammedi İslam daha çok parlıyor. Ve gerçekte İmam Hüseyin (a.s) yaptığı kıyamla İslam ümmetinin hidayet çırağı ve kurtuluş gemisi oldu. Artık bundan sonra Zeynep (a.s) ve İmam Zeynülabidin (a.s) gibi Kerbela kahramanlarının çektikleri zahmetleri korumak, onların amaçlarını matemlerde ve diğer dini merasimlerde dünyanın hak taliplerine anlatmak bizim vazifemizdir.

 

Daha fazla bilgi için bkz:

-                      Belazeri, Ensab-ul Eşraf, c.2

-                      İbn-i Asakir, Tehzib-i Tarih-i Dimeşk, c.2

-                      Allame Meclisi, Bihar-ul Envar, c.44

-                      İbn-i Esir, el-Kamil Fi’t Tarih, c.3

-                      İbn-i Kutaybe Diyneveri, el-İmamet ve’s Siyaset

-                      Şeyh Mufid, el-İrşad

-                      Mes’udi, Muruc-uz Zeheb

-                      Ebu’l Ferec İsfahani, Mekatil-ul Talibin

-                      Muhammed Hasan Al-i Yasin, el-İmam-ul Hasan b. Ali (a.s)



[1] - Seyyid Muhsin Emin Amuli, İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s), s.54 ve 70

[2] - a.g.e. s.148

[3] - Cevad Muhaddisi, Ferheng-i Aşura, s.27-38 ve 428-430

[4] - Bkz: İslami Hükümetlerde Fesat, 103. soru (Site: 1019)

[5] - Cevad Muhaddisi, a.g.e. s.482-484; Seyyid Muhsin Emin Amuli, a.g.e. s.276 ve 282

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar