Please Wait
10628
1- Aban bin Tağlib İmam Sadık’a (a.s) şöyle soruyor: “Kocasının olup olmadığı belli olmayan geçici evliliğe razı olan güzel bir kadın görüldüğünde ne yapılması gerekir? İmam şöyle cevap verdi: Onun kocam yoktur demesi senin için yeterlidir, artık senin araştırmana gerek yok. (Muta kitabı, şeyh Müfid, hadis 37)
2- Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Bir defa muta yapan bir kimsenin bedeninin üçte birisi cehennem ateşinden azat olur, iki defa muta yapan bir kimsenin üçte ikisi cehennem ateşinden azat olur ve üç defa muta yapan bir kimsenin bedeninin tamamı cehennem ateşinden azat olur.”
3- Zurare bin A’yen İmam Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet eder: “ Müminin eğlencesi şu üç şeydir: Bir: Geçici evlilik, İki: Arkadaş ve dostlarla şakalaşmak: Üç: Gece namazı.” (“Geçici evlilik, Niyaz-ı İmruz” Abbas zade)
4- Hümyeyri, Zamanın İmamı olan Hz Mehdi’ye (a.c.f) bir mektup yazarak şöyle bir soru soruyor: Kişi Şia’dır. Muta şeklindeki evliliği helal biliyor. Rec’ate inanıyor ve tüm işlerde kendisine yardım eden bir hanımı var olmaktadır. Dolayısıyla kesinlikle onun üzerine koma getirmeyecek, geçici (muta) evlilik yapmayacağına dair söz veriyor ve ahit bağlıyor. Özetle hanımının var olduğu sürece başka kimseyi istemiyor. Bu şahıs hanımına vermiş olduğu sözüne, ahdine ve anlaşmasına on dokuz sene bağlı kalıyor. Bazen yolculuğa çıkmış uzun zamanlarda evinden uzak kalmış olmasına rağmen kendi bu sözüne vefalı kalmıştır. Elbette mutayı (geçici nikahı) haram bilmiyor. Bilakis onun helalliğine inanıyor ama kendi hanımını seviyor ve istiyor. Bu nedenle hem kendisini hem onu korumak için muta yapmıyor. Acaba o muta yapmadığı için günah işlemiş oluyor mu? İmam tarafından gelen cevap şöyledir: (bu kişi) Allaha karşı isyan etme noktasında yemin etmiş olmaktadır. (Dolayısıyla) Allaha itaat etmesi gerekir ve bir seferine mahsus olsa bile muta yapması gerekmektedir.” (Bihar, c. 100, s. 298, Muta kitabı, Şeyh Müfid, s. 48)
5- Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Muta yapmadan dünyadan giden bir kimse, suratı kötü görünüşlü ve ürküntücü tipte olan kimseye benzer.”
Kuranı kerimde geçici evliliğin caiz oluşu ilan edilmiş olan islami sünnetlerdendir.
Bu sünneti hasene, Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanında ve birinci halifenin halifelik süresinde ve ikinci halifenin döneminin belirli bir kesiminde de İslam toplumu içinde uygulanılıyor. Bu durum ikinci halifenin yasaklayıncaya kadar devam etmiştir. Masum imamlar (a.s) her zaman insanları bu evliliği yapmaya teşvik ederlerdi; çünkü o zamanın toplumunda bu ilahi sünnet bulaşıcı bidat şeklinde haram edilmişti. Ama bu konuyla ilgili gelen rivayetler, diğer rivayetler gibi senet ve delaleti açısından incelenmesi gerekmektedir ki ayrıntılı cevap da değineceğiz. Ayrıca rivayetlerin daha iyi anlaşılması için rivayetlerin sadır olduğu ortama ve o ortamda hakim olan kültüre dikkat etmemiz gerekir.
Kuranı kerimde geçici evliliğin caiz oluşu ilan edilmiş olan islami sünnetlerdendir.
Bu sünneti hasene, Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanında ve birinci halifenin halifelik süresinde ve ikinci halifenin döneminin belirli bir kesiminde de İslam toplumu içinde uygulanılıyor. Bu durum ikinci halifenin yasaklayıncaya kadar devam etmiştir. Masum imamlar (a.s) her zaman insanları bu evliliği yapmaya teşvik ederlerdi; çünkü o zamanın toplumunda bu ilahi sünnet bulaşıcı bir bidat şeklinde haram edilmişti. Dolayısıyla o dönemde bunun müminler tarafından yapılması adeta koyulmuş olan bidate karşı koymak manasındaydı. Dolayısıyla bu evliliğin Şia anlayışında müstehap olması bu nedenden dolayıdır. Rivayetlerde de bu noktaya değinilmiştir.
Rivayetler konusu çok dakik bir konudur. Rivayetlerden yararlanmak da hem uzmanlık istiyor hem rivayetin doğru olup olmadığını anlamak için senedi hem de onun delalet konusunu; yani rivayetin aslının doğru olması halinde manasının ve kullanılacağı anlamın ne olduğu bağlamında incelemeler ve araştırmalar yapılması gerekmektedir. Mesela; rivayeti anlamada yardımcı olan önemli konulardan biri ayetlerin nazil olma sebebi gibi rivayetlerin de sadır olma sebebidir. Rivayet hangi ortamda, dakik olarak hangi konuda ve hangi meseleye cevap olarak beyan edilmiş konusudur.
Bizlerde bir nevi sizinle aynı görüşe sahibiz, yani rivayetlerin uzman olmayan ve gerekli mütalaadan yoksun kişiler tarafından ortaya atılması doğru değildir. Bu nedenle imamlarımızın zamanında rivayet icazeti olanlar rivayet nakil ve beyan etme hakkına sahiptiler. İşaret ettiğiniz rivayetlerin açıklığa kavuşması için onların senet ve metinlerini dikkatli bir şekilde incelememiz gerekmektedir:
Birinci Rivayet:
Bu rivayet Usulu Kafi kitabında şu senetle rivayet edilmiştir:
Ashaplarımızdan bir grup Ahmet b. Muhammed b. Halit’ten, Halit’te Muhammed b. Ali’den, Ali’de Muhammed bi Eslem’den Eslem’de İbrahim b. Fazıl’dan, O da Aban b. Tağlip’ten şöyle nakletmiştir: Ebu Abdullah’a (a.s.) şöyle dedim: “Ben bazı yollarda muta yapmak isteyen güzel kadınla karşılaşıyorum. Ama onun evli olup olmadığını bilmiyorum (ne yapmalıyım)? “Kocalı olup olmadığını araştırmak sena düşen bir vazife değildir. sena düşen vazife onun kendi hakkında sena söylemiş olduğunu tasdik etmendir”.[1]
Bu rivayetin senedinde, Muhammed bin ali, ve Muhammed bin Eslem var olmaktadırlar. Bunlar gullattlardan ve hadisleri zayıf kabul görülmemektedir. İbrahim bin Fazl el- Haşimi senette var olmakta ve durumu meçhuldür.
Elbette bu babın aynısında (babun enneha musaddikatun ala’n-nefsiha yani onun söylediğini tasdik etme babı) rivayet edilen bir sonraki hadis senet açısından sahihtir. Yani rivayet edenlerin tamamı güvenilir, on iki imama inanan kişilerdir ve hadisin senedi İmama kadar bağlantılı olmakla beraber rivayetin içeriği aynıdır.
Ama rivayetlerimizde genel ve has, kayıtlı mutlak ve hatta bazen de bir birine zıt anlamlar içeren rivayetler bulunuyor. Bunun kendisi rivayetleri anlamamızı zorlaştırıyor; bu nedenle yanlış anlamalara ve rey tefsirine duçar olmamamız için hadis konusunda uzman ve yetkin (müçtehit) kişilere müracaat etmemiz gerekmektedir. Her halükarda aşağıdaki nokta hadis uzmanları tarafından tesbit edilmiştir ki, eğer bir kadın benim kocam yoktur derse o kadın şimdiye kadar yalancılıkla itham edilmemi ise onun sözü kabul edilirr.[2]
Sizin belirttiğiniz ikinci rivayeti var olan kaynaklarda bulamadığımızdan dolayı bir görüş belirtemeyiz.
Üçüncü rivayet:
Rivayetin aslı şöyledir: “babam Saitten, Saitte Hammad b. Ya’ala’dan, Ya’ala da babasından, o da Hummad b. İsa’dan, İsa da Zurareden, o da Eba Cafer’den (imam bakır) (a.s.) şöyle nakletmiştir: “Mümini meşgul eden eğlenceler üç şeydir. Bir: Geçici evlilik, İki: Arkadaş ve dostlarıyla şakalaşmak: Üç: Gece namazı”.[3]
Rivayetin senedinde Hammad bin ya’ala ve babası Ya’ala bin Hammad var olmaktadırlar. Her ikisi de meçhul olmalarından dolayı rivayet senet açısından zayıftır. Ama mana açısından her hangi bir işkâl ona varit değildir. Çünkü geçici evlilik lezzet almak için de olsa meşru ve caizdir. Ayrıca rivatte olan lezzet almayı daimi evlilikten alınan lezzete de yorumlayabiliriz. Elbette bu durumda söz konusu rivayet konumuzla her hangi bir alakası kalmayacaktır.
Getirdiğiniz dördüncü rivayete gelince;
Evvela; bunun iki senedi vardır. Bu senetlerin her ikisi de zayıftır. Ama aynı bapta başka bir hadis var olmaktadır. Bu ikinci rivayet ise senet açısından sahihtir. Yani rivayet eden ravilerin tamamı güvenilir, on iki imama inanan kişilerdir ve hadisin senedi İmama kadar giderek onlara bağlantılıdır. Bundan dolayı fıkhı açıdan bu rivayetin muhtevasına güvenilebilinir.
İkinci olarak: Bu rivayetin doğru ve sahih manası şudur: Muta yaparak Allah’a itaat etmesi onun için müstehaptır. (Gereklilik manasında değildir). Masiyet şeklinde olan yemininin kaldırılması için bir seferine mahsusta olsa muta yapsın.[4]
Beşinci rivayete de, hadis kitaplarının hiçbirinde rastlamadık.
Muta’nın helalliği konusunda hatta sadece lezzet almak ve cinsi istifadelerde bulunmak amacı ile olsa bile, Şia âlimleri ittifak etmişlerdir. Bu konu zikredilen rivayetler dışında sayıları az olmayan ve yeterli itibara sahip rivayetlerde açık bir şekilde ele geçmektedir.
Daha fazla bilgi için aşağıdaki başlıklara müracaat ediniz:
İndeks: Geçici Evlilik ve huzur, Soru: 2925 (Sayt: 3130).
İndeks: Kuran ve masumların siresinde geçici evlilik, Soru: 2965 (Sayt: 3467).
İndeks: Geçici evliliğin caiz olması, Soru: 844 (Sayt: 915).
İndeks: Toplumda geçici evliliğin uygulanmasında sorunlar, Soru: 347 (Sayt: 353).
[1] Rivayetin Arapçası şöyledir “İddetun min ashabina, an ahmed bin Muhammed bin halid, an Muhammed bin ali, an Muhammed bin eslem, an İbrahim bin el-Fazl, an Aban ibni Tağleb gale: Kultu li Aba Abdillah (a.s): “İnni ekunu fi ba’azi et-tarukat, fe era el mer’ete el - hüsna ve la amine en tekune zate ba’alin ev minel avahir? Kale: leyse haza aleyke innema aleyke en teseddekeha fi nefsiha. (Sigatul İslam Kuleyni, El-Kafi, Tahran: dar-ul kitabu’l - islamiye, 1365 h.ş. c. 5, s. 462).
[2] Tevzihü’l-Mesail, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 2, s. 499, mesele. 2456, Ayat-i izam: Fazıl Lenkerani (r.a), Sistani ve Mekarim-i Şirazi, dipnotu ilaveli.
[3] Bu rivayetin Arapçası şöyledir: “Ebi an sad, an hammad bin yagli, an ebiyhi, an hammad bin isa an zurare, an ebi Cafer (a.s) gale: Lehvul mumin fi selaseti eşya: Et-temettu bin nisa ve mufakihetul ehavan ves salatu bil-leyl” (Şeyh Saduk, el-Hisal, Kum: İntişarati Camiayı müderrisin, 1403, h.k. c. 1, s. 16.
[4] Amuli, Şeyh Hürr-ü, “Vesailu’ş-Şia” (her nekadar onu terk etmeye ahd ve nezr etsede mutanın müstehaplığı babı) Kum: Müesseseyi Âlu’l Beyt, 1409 h.k. “… yüstehabbu en yüti Allahe Teala bil mut’ati liyezule anhul halfe fil masiyeti velev merreten vahide. ”