Gelişmiş Arama
Ziyaret
17945
Güncellenme Tarihi: 2009/12/15
Soru Özeti
Namahrem ile tokalaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
Soru
Neden namahrem bir kadın ile tokalaşmak sakıncalıdır? Oysaki bu fiil şehvete sebep olmamaktadır!
Kısa Cevap

Karşı cinsten biriyle tokalaşmak birçok birey için şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama böyle bir sınırlı irtibat ile tahrik olabilecek fertler de mevcuttur. Hatta birinci grup arasında da kendilerini samimi gösterip meşru olmayan ilişkiler için altyapı hazırlamaya çalışan şahısların olması da muhtemeldir. Bu esas uyarınca toplumsal yaşamda zorunlu bir fiil addedilmeyen namahrem ile tokalaşmaktan sakınılması gerekir. Yüce Allah, birçok şer’i hükmü genel olarak yasalaştırmış ve toplumun genel maslahatını göz önünde bulundurmuştur.  Elbette hükmün yasalaştırılmasının hikmeti bazı bireyleri kapsamıyor olabilir. Örneğin, kadınlar ile tokalaşmak bazı yaşlı veya orta yaşlarda bulunan bireylerde hiçbir şehvani his uyandırmayabilir. Ama kutsal yasa koyucu, insanların birçoğunda bu hissin oluşması nedeniyle böyle bir davranışın haram olduğuna hükmetmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın başında bir ölçüye kadar sorunuzla irtibatlı olan rivayeti aktarıyoruz: Bir şahıs müminlerin önderinin yanına gelir ve oruçluyken eşimi öpebilir miyim diye sorar. Hz Ali (a.s) açık bir cevap vermeksizin şöyle buyurur: “Orucuna dikkat et. Ardından şöyle bir deyimi aktarır: Büyük savaş insanların birbirini tokatlamasıyla başlar.”[1] Bildiğimiz gibi oruçluyken cima fiili caiz değildir, ama her türlü cinsel irtibatın yasak olduğu diye bir şey de söz konusu değildir. Bununla birlikte oruçluyken öpmek gibi insanın kendi meşru eşine yönelik sevgi ifade eden bazı davranışlardan kaçınması tavsiye edilmiştir. Böyle bir iş ne haram sayılmakta ve ne de pek şehveti tahrik etmektedir. Lakin orucu geçersiz kılabilecek fiillere neden olabileceğinden, onun terk edilmesi tavsiye edilmiştir. Şimdi sorunuza dönüyoruz: Namahrem bir kadın ile tokalaşmak bazı bireylerde şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama evvela bazı seviyesiz bireylerin kolaylıkla tahrik olması ve tokalaşmayla da şehvetlerinin harekete geçmesi muhtemeldir. İkincisi, namahrem ile tokalaşmayla şehvetlerinin tahrik olmadığı bazı bireylerin de bu işi karşı cins ile daha samimi olmak için bir ön hazırlık olarak değerlendirmeleri ve bunun ardından meşru olmayan ilişkiler kurmaları muhtemeldir. Bu esas uyarınca erkekler ve kadınlar bağlamında saygınlık ve iffete riayet edilmeli ve zorunlu olmayan davranışlardan kaçınılmalıdır. Böylece ilişkilerde cinsel başıboşluğun meydana gelmemesi ve bu ilişkilerin ideal konumundan yani sadece aile sınırından çıkmamasına özen gösterilmelidir. “Akıllı insan neden pişmanlık gerektirecek bir iş yapsın”? Yüce Allah şer’i hükümlerin çoğunu genel bir şekilde yasalaştırmış ve toplumun gene maslahatını göz önünde bulundurmuştur. Elbette hükmün yasalaştırılmasının hikmeti bazı bireyleri kapsamıyor olabilir. Örneğin kadınlarla tokalaşmak bazı yaşlı veya orta yaşlı bireylerde şehvani hiçbir his yaratmayabilir, ama kutsal yasa koyucu insanların çoğunda bu hissin meydana gelmesi sebebiyle, böyle bir davranışın haram oluşuna hükmetmiştir. Bu konunun benzeri, beşeri kanunlarda da gözlemlenebilir; tam bir dikkat ile ve başkalarına bir zarar vermeksizin kırmızı ışıktan geçen bireyler için de kırmızı ışıktan geçmenin yasak oluşu bu kabildendir. Bu nedenden ötürü yüce Allah Hz Peygamber’in (s.a.a) eşlerine namahrem erkekler ile konuşurken naz ve cilve yapmaktan sakınmaları ve kalbi hastalıklı bireyleri tahrik etmemelerine dair genel bir tavsiyede bulunmaktadır.[2] Bununla birlikte eğer bazı durumlarda namahrem ile tokalaşmak geleneksel ve kaçınılmaz bir davranış olarak telakki ediliyorsa, bazı koşullarla bu fiile teşebbüs edilebilir. Örneğin eldivenden veya herhangi bir örtüden istifade ederek tokalaşmak sakınca taşımaz ve buna ek olarak karşı tarafın elini haddinden fazla sıkmadan kaçınılmalıdır.[3]

 


[1] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin Hasan, Vesailu’ş Şia, c: 10, s: 100, hadis: 12954, Müessesei A’lul Beyt, Kum, 1409 h.k.

[2] Ahzab Suresi, 32. ayet: "فَلا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذي في‏ قَلْبِهِ مَرَضٌ وَ قُلْنَ قَوْلاً مَعْرُوفا".

[3] Vesailu’ş Şia, c: 20, s: 208, hadis: 25446.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar