Gelişmiş Arama
Ziyaret
19720
Güncellenme Tarihi: 2011/12/20
Soru Özeti
İmam Hüseyin’e (a.s) neden Sarallah denmektedir?
Soru
İmam Hüseyin’e (a.s) neden Sarallah denmektedir?
Kısa Cevap

Sar, hem intikam almak hem de kan demektir. Birinci manaya göre İmam Hüseyin’e (a.s) Sarallah denmesinin nedeni Allah’ın Onun kanının velisi ve intikam alıcısı olmasından dolayıdır.

Ama Sarallah’ın, ‘Allah’ın kanı’ manasına geldiğini söylersek bunun nedeni aşağıdaki şıklardan biridir:

1- Sar’ın ‘Allah’a izafe olması (mal edilmesi) gösteriyor ki kan, değerli bir kandır; yani izafe burada şeref kazanmak izafesidir.

2- Kamil insan, kemal derecelerinde farz kurblar makamına ulaştığı için Yedullah (Allah’ın eli), Lisanullah (Allah’ın dili) ve Sarallah (Allah’ın kanı) olur. Yani Allah bir şey yapmak istediği zaman onun eliyle yapar, konuşmak istediği zaman onun diliyle konuşur, dinine toplumda hayat vermek istiyorsa onun kanını kullanır. İmam Hüseyin (a.s) Sarallah’dır, zira onun yere dökülen kanı dine hayat vermiştir.

Bize göre, birinci mana doğrudur, ancak ikinci mana da bu lakap için doğru bir manadır. Bu mananın derinine inen işin ehli kimseler bazı yönlerden ona öncelik vermişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, bu lakap İmam Ali (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) olmak üzere iki masum imamın lakabıdır. İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretinde şöyle bir cümle var: Selam sana ey Allah’ın kanı ve Allah’ın kanının oğlu![1]

Sarallah’ın manası hakkında iki ihtimal var:

1- İntikam Almak: Lügatte el-Sar  kanı talep etmek yani intikam almak demektir. Buna göre Sarallah, Allah’ın Onun kanının velisi ve intikam alıcısı olan kimseye denir.

Belirtmek gerekir ki, ‘Hüseyin’in kanının intikamını almak’ anlamına gelen ‘Ya Lesarati’l-Hüseyin’ şiarı Tevvabin ve Muhtar’ın kıyamının şiarı idi.[2] Yine İmam Zaman’ın (a.f) zuhuruna kadar Onun (a.s) mezarının başında olan meleklerinde şiarıdır.[3] Kıyam edeceği zaman İmam Zaman’ın (a.f)[4] ve şehadet aşığı ashabının şiarlarıda budur.[5]

Yukarıda Sarallah için söylenen mana, alimlerin çoğunun kabul ettiği manadır.[6] Buna göre ‘Sarallah’ın anlamı şudur: ‘Ey kanının diyeti Allah’a ait olan kimse, O’dur kanının diyetini alacak olan; zira sen bir aileye ait değilsin ki kanının diyetini o ailenin reisi alsın veya bir kabileye ait değilsin ki o kabilenin reisi senin diyetini alsın. Sen insanlığa aitsin, sen varlık alemine, sen Cenab-ı Hakk’a aitsin, öyleyse diyetini Onun alması gerekir. Ve sen Allah yolunda şehid olan Ali. b. Ebi Talib’in oğlusun, Onunda diyetini Allah’ın alması gerekir.’

2- Allah’ın Kanı: Allame Meclisi’nin (r.a) sözünden el-Sar kelimesinin kan ve intikam manasına geldiği anlaşılmaktadır.[7] Lisanu’l-Arap lügat kitabında da aynı şey yazılıdır: ‘el-Sar, kanı talep etmek (intikam almak) demektir. Kan manasına geldiği de söylenmiştir.’[8] Buna göre Hüseyin (a.s) Allah’ın kanıdır denebilir. Peki böyle bir mana kabul görür mü? Yani Allah madde midir ki kanı olsun? Allah’ın hakkında böyle bir şey düşünmek doğru mudur?

Cevap şudur: Yedullah (Allah’ın eli) vb. gibi kelimeler İslami literatürde kinaye veya mecaz olarak kullanılmaktadır.[9] Mesela Ali (a.s) yedullahtır denildiği zaman bu Allah’ın cisim olduğu, insan gibi elinin olduğu ve Allah’ın elinin Hz. Ali’nin (a.s) olduğu manasında değil, Ali (a.s), ilahi kudretin (a.s) kendisinde tecelli ettiği kimse manasındadır.

Buna göre İmam Hüseyin’e (a.s) ‘Sarallah’ lakabının verilmesi hakkında aşağıdaki ihtimallerden biri söz konusu olabilir:

1- Sar’ın ‘Allah’a izafe olması (maledilmesi) teşrifiyyedir. Yani bu kan, en şerif varlık olan Allah’a izafe olmuş ki şerafet elde etsin ve bu kanın şerif bir kan olduğu bilinsin. Çünkü Allah yolunda döküldüğü için Allah’a aittir. Nitekim ‘Allah’ın Devesi’[10] ayetinde deve veya ‘Beytullah’ kelimesinde ve ‘Senin evinin yanında’[11] ayetindeki  beyt (ev) kelimesi Allah’a ve ikinci tekil zamire şerafet elde etmek için izafe olmuştur.[12]

2- Kamil insan, kemal derecelerinde farz kurblara[13] ulaştığı için ‘Yedullah’ (Allah’ın eli), Lisanullah (Allah’ın dili) ve ‘Sarallah’ (Allah’ın kanı) olur. Yani Allah bir şey yapmak istediği zaman onun eliyle yapar, konuşmak istediği zaman onun diliyle konuşur ve dinine hayat vermek istiyorsa onun kanını kullanır.

İmam Ali (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) ‘Sarallah’tırlar. Çünkü onların yere dökülen kanları dine hayat vermiştir.

Kısacası dini kaynaklarımızda ‘Sarallah’ lakabı İmam Hüseyin (a.s) için kullanılmıştır. Bize göre birinci mana doğrudur, ancak ikinci mana da ‘Sarallah’ lakabı için doğrudur. Bu mananın derinine inen işin ehli kimseler bazı yönlerden ona öncelik vermişlerdir.

Bu görüşte, O yüce İmamın (a.s) Allah’ın kanı olmasının nedeni kanının dine yeni bir hayat kazandırıdığı ve Allah’ın adını canladırdığı içindir. Çünkü Allah gittikçe unutuluyor, ibadetler adet haline geliyordu.

İşte bu yüzden ‘İslam Nebeviyu’l Hüdus Hüseynu’l Beka’ (İslam’ı Peygamber getirdi, Hüseyin devam ettirdi) denmiştir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için kana ihtiyacı var; kanın damarlarda akması yaşamın sembolüdür. Kan damarda akmazsa insan ölür. İslamın yaşaması içinde aynı şekilde damarlarında kanın akması gerekir. Bir gün o kan İslamın bedeninden çıkarsa onun ölümü kesindir. Geriye kalan sadece ruhusuz ve cansız bir cesettir.[14]

 

 



[1] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.4, s.576. Bu cümle recep ayı, recep ayının yarısı, şaban ayı ve İmam Hüseyin’in Arefe günü dualarında gelmiştir.

[2] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.45, s.333; Keremi, Ali, Der Sug-i Emir-i Azad: Guyaterin  Tarih-i Kerbela, s.385.

[3] -Dört bin melek İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için nazil olduklarında İmamın (a.s) şehid olduğunu gördüler. Onlarda İmam Mehdi’ye (a.s) yardım etmek için zuhura kadar perişan ve toprağa bulaşmış şekilde bekleyecekler. Onları şiarı ‘Ya Lesarati’l-Hüseyin’dir. (Şeyh Saduk, Emali, s.130, el-Meclisi’lSabi’ ve’l-İşrun; Meclisi, Muhammed Bakır, a.g.e, c.44, s.286).

[4] -Kummi, Şeyh Abbas, Münteha’l-Amal, c.1, s.542; yine İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kaimimiz kıyam ettiğinde Hüseyin’in kanını talep edecektir.’ (Meclisi, Muhammed Bakır, a.g.e, c.44, s.218)

[5] -Meclisi, Muhammed Bakır, a.g.e, c.52, s.308

[6] -Tefsir-i Nümune’de şöyle yazar: ‘Sar, Arapçada hiç bir zaman kan manasına gelmemiştir. Sar, ‘diyet’ manasına gelemektedir (Arapçada kana ‘Dem’ denmektedir), Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.4, s.229.

[7] -Allame ‘Şüphe yok ki sen Allah’ın yeryüzündeki kanısın’ cümlesini şöyle açıklıyor: ‘el-Sar (hamza harfli), kan ve intikam almak demektir. Yani ‘Sen Allah’ın kanının ailesindensin ve Allah’ın düşmanlardan kanını istediği kimsesin’ veya ‘O, Onun ve Ehl-i Beytinin kanını ric’atte Allah’ın emriyle talep edendir.’ (Meclisi, Muhammed Bakır, a.g.e, c.98, s.151).

[8] -İbn-i Manzur, Muhammed b. Mekarim, Lisanu’l-Arap, c.4, s.97.

[9] -Bkz: Mekarim Şirazi, Nasır, a.g.e, c.4, s.229; Kıraati, Tefsir-i Nur, c.2, s.443

[10] -Hud/64

[11] -İbrahim/37

[12] -‘Bu Allah’ın devesidir.’ cümlesinde Allah’a yapılan izafe (mal edilme) teşrifiyyedir, tıpkı Mekke’nin Allah’a izafe olup ‘Beytullah’ denmesi ve Hüseyin’in kanının Allah’a izafe olup ‘Sarallah’ denmesi gibi. (Bkz: Hüseyni Şirazi, Seyyid Muhammed, Takribu’l Kur’an İle’l Ezhan, c.2, s.200)

[13] -İnsanı Allah’a yakın eden şey ya kullara farz etmediği ama kulların Allah’a yakınlaşmak için kendilerine gerekli gördükleri ve yaptıkları mukarrebler demek olan nafilelerdir veya Allah’ın kulların farz ettiği ve kullarında emire itaat için yerine getirdikleri yine mukarrebler manasına gelen farzlardır.

[14] -Daha fazla bilgi için bkz: Terhan, Kasım, İmam Hüseyin’in (a.s) Kişiliğine ve Kıyamına İrfani, Felsefi ve Kelami Bakış, s.91-104, İntişarat-ı Çelçerağ, 1. Baskı, H.Ş. 1388. Belitrmek gerekir ki verilen kaynakların tümü Noor Computer Research Center of İslamic Sciences’ın yazılım programlarındadır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar