Gelişmiş Arama
Ziyaret
10356
Güncellenme Tarihi: 2012/03/07
Soru Özeti
Âli İmran Suresi’nin 55. Ayetine uygun olarak İsa’nın (a.s) takipçileri kıyamete kadar kâfirlerin tamamından üstündür. O halde kıyamete kadar kâfirlerin hepsinden üstün olmamız için İsa’nın (a.s) dinini mi seçmeliyiz?
Soru
Allah-u Teâlâ Âli İmran Suresinin 55. Ayetinde şöyle buyuruyor: “Kıyamete kadar sana (İsa) uyanları küfre sapanların üstünde tuttum.” Bu ayet gereğince Hz. İsa’nın (a.s) tâbi’leri kıyamete kadar kâfirlerin tamamından üstündür. O halde İsa’nın (a.s) dinini seçip kıyamete kadar kâfirlerin tamamından üstün olmak varken niçin Muhammed’in (s.a.a) dinini seçelim?
Kısa Cevap

Soru konusu olan ayeti şerife hakkında çeşitli cevap ve görüşler söz konusu edilmiştir ve biz onların bazılarına işaret edeceğiz:

1. İsa’nın tabilerinden, Muhammed’in (s.a.a) ümmeti kastedilmiş ve bunun için üç cihet beyan edilmiştir:

A. Hz. Muhammed’in (s.a.a) ümmeti zamansal açıdan İsa’nın ümmetinden sonradır.

B. Bizim Peygamberimiz (s.a.a) İsa (a.s) ve onun kitabını tasdik etmiştir ve bir başkasını tasdik eden kimseye, “tasdik ettiği kişiye tabidir” derler.

C. Bizim Peygamberimizin (s.a.a) şeriatı dinin asli bölümünü oluşturan diğer nebilerin şeriatıyla tevhit konusunda birdir dolayısıyla Peygamber Ekrem onların tevhidine tabidir.

2. Ayeti Şerife deki “tabi olma (itba’) dan hakka; Allah’ın rızasına tabi olmak kastedilmiştir. O halde “Sana tabi olanlar” ibareti, İslam’ın doğuşundan önceki Nasranîler ve İslam’ın doğuşundan sonra İslam’a tabi olmada mukavemet gösteren Müslümanlarla da uygunluk arz eder.

3. Söz konusu ayeti şerife deki mesele şudur: Ayeti Şerife, Yahudilerin ve kıymete kadar Hz. İsa’ya (a.s) tabi olmanın vacip olduğuna inananların zelil olacağını anlatmaktadır.

Müslümanların, Hz. İsa’yı (a.s) inkâr edenlerin bir bölümünden hesap edilmeyişine gelince, burada kâfir, inkâr etmek anlamındadır ve bunlarda Hz. İsa’yı (a.s) inkâr eden Yahudi kavmidir. Müslümanlar ise Hz. İsa’yı (a.s) inkâr edip yalanlamak şöyle dursun aksine İslam Peygamberinin peygamberliğini haber veren Hz. İsa’nın (a.s) hakiki tabileri Müslümanlardır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda söz konusu ettiğiniz tercüme, ayeti şerife ile uygunluk taşımıyor. Biz dakik cevap için öncelikle ayetin tercümesini yapacağız ve sonra soru konusu olan ayet hakkında tefsirden yararlanarak soruyu cevaplandıracağız.

Ayetin tercümesi:

“Ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”[1]

Dakik cevaba ulaşmak için birkaç meselenin açıklığa kavuşması gerekir.

Aşağıdaki bahislerin zimmînde ve ayeti şerifenin incelenmesinde istenilen cevaba ulaşacağız.

Soruda söz konusu edilen ayeti şerife hakkında çeşitli cevap ve görüşler söz konusu edilmiştir ve biz onların bazılarına işaret edeceğiz:

1. İsa’nın (a.s) tabilerinden, Muhammed’in (s.a.a) ümmeti kastedilmiş ve bunun için üç cihet beyan edilmiştir:

A. Hz. Muhammed’in (s.a.a) ümmeti zamansal açıdan İsa’nın (a.s) ümmetinden sonradır. “Falan şahıs, falan şahsa tabidir” denildiği zaman, onun ardından ve ondan sonra gelecek anlamındadır.

B. Bizim Peygamberimizin (s.a.a) İsa (a.s) ve onun kitabını tasdik etmesi cihetiyle bir başkasını tasdik eden kimseye, tasdik ettiği kişiye tabidir derler.

C. Buna ilaveten bizim Peygamberimizin (s.a.a) şeriatı dinin asli bölümünü oluşturan diğer nebilerin şeriatıyla tevhit konusunda birdir, dolayısıyla Peygamber Ekrem ona tabidir yani onun inandığına inanmaktadır.[2]

2. Ayeti Şerife deki “tabi olma (itba’) dan hakka; Allah’ın rızasına tabi olmak kastedilmiştir. O halde “Sana tabi olanlar” ibareti, sadece İslam’ın doğuşundan ve İsa’nın (a.s) dininin nesh edilmeden önceki Nasranîlik üzerinde dimdik duran kimseler ve İslam’ın doğuşundan sonra İslam’a tabi olmada mukavemet gösteren Müslümanlarla da uygunluk arz eder. Zira İslam uymak da hakka ve sonuç itibariyle İsa’ya (a.s) uymaktır.[3]

Allame Tabatabai bu görüşü bazı tefsircilere nispet verir ve onu eleştirir.[4]

3. Ayette anlatılmak istenen şudur: Allah-u Teâlâ Nasranîleri[5] Yahudilerden (yani İsa’yı (a.s) inkâr eden ve onun aleyhine komplo kuran Yahudilerin önde gelenleri) üstün tutacaktır. Bundan da Allah çetin azabının Yahudi kavmine indireceği ve onlar üzerine ilahi tuzak ve azabın şiddetleneceği kastedilmektedir.[6]

Ayetin zahiriyle de uygunluk arz eden bu tefsir esasına göre “Hz. İsa’nın (a.s) tabileri, sürekli ona muhalefet eden Yahudilerden üstün olacaktır” buyrulan bu ayet, Kur’an’ın mucize içeren ve gaybi haberleri bildiren ayetlerinden birisidir.[7]

Bu bakış açısı gereği Hz. İsa’ya (a.s) uyanlardan Nasranîler kastedilmektedir ve bu haseple her yerde ve her zaman Yahudilerin, Nasranîlerden daha zelil olduklarını görüyoruz. Mülk ve saltanatın Yahudilerin elinden alınıp Nasranîlerin elinde sabit kalması (Avrupa’da, Rum’da ve… ) bundan dolayıdır ve Nasranîler ta kıyamete kadar Yahudilerden üstün olacaktır.[8]

4. “Ellezine ittebe’uke (sana uyanlar)” dan maksat (genel olarak tamamı) Nasraniler ve Müslümanlardır ve ayet, Yahudilerin ve İsa’ya uymanın vacip olduğunu söyleyenlerin kıyamete kadar zelil olacağını anlatmaktadır.[9]

Acaba Müslümanlar Hz. İsa’yı (a.s) inkâr edenlerden sayılır mı?

Burada kâfir, inkâr eden anlamındadır[10] ve Müslümanlar Hz. İsa’yı (a.s) yalanlayıp inkâr etmek şöyle dursun, aksine Hz. İsa’yı (a.s) büyük peygamberlerden, ulu’l azm peygamberlerin üçüncüsü ve şeriat sahibi bilirler. Allah-u Teâlâ Kur’an’da şöyle buyurur: “Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.”[11]

Ne var ki Yahudi kavmi Hz. İsa’yı (a.s) inkâr etti ve onu öldürdü.

Dolayısıyla Allah-u Teâlâ’nın “Kıyamete kadar sana uyanları kâfirlerden üstün tutacağım” buyruğuyla, hakikaten Müslümanların kâfir oldukları kastedilmiş olamaz, çünkü hiçbir şekilde bu kelime Müslümanları kapsamamaktadır.

Buna binaen “sana uyanlar” cümlesi dikkate alındığında, bu cümle, Hz. İsa’ya (a.s) uyanların tamamını kapsamaktadır ve Müslümanlar ise “sana uyanlar” cümlesinin tefsirinde açıklandığı üzere, Hz. İsa’nın (a.s) tabilerinden hesap edilir. O halde bu cümle, Nasranî ve Müslümanları kapsamaktadır ve ayetin manası şöyledir: “Ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”

Konunun sonunda şu noktanın açıklanması zaruridir: Hak yolda olup da zahiren yenilgiye uğramak veya batıl yolu seçip de zahiren başarıya ulaşmak arasında tereddüt edilmesi halinde birinci seçenek çok daha uygun olacaktır ve nitekim İmam Hüseyin (a.s) de bu seçeneği seçmiştir. Bu ilke gereğince bizim için İslam’ın hak olduğu belirginlik kazanmışsa sadece zahiri başarı için Hıristiyanlığa yönelmek (sorunuzda delil olarak getirmişsiniz) mantıklı olmayacaktır ve Bakara Suresi’nin 20. Ayeti ve diğer ayetlerle de uygunluk arz etmeyecektir.

Daha fazla bilgi edinmek için bu sitede yer alan 3503 numaralı “İslam Dininin Hatemiyetinin Sırrı” başlıklı indekse müracaat ediniz.

 

 


[1] Ayetullah Mekarim Şirazi’nin tercümesi. Elbette burada Diyanet’in tercümesi esas alınmış ve Ayetullah Mekarim Şirazi’nin tercümesiyle karşılaştırılmıştır ki her iki tercümede birbirleriyle örtüşmektedir(mütercim).

[2] Tabersi, Fazl b. Hasan, “Mecmeu’l beyan bi tefsiri’l Kur’an”, Tahran: Birinci baskı 1360 ş, İntişarati Ferahani, c. 4, s. 94.

[3] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “Tefsiru’l mizan”, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, Kum: Beşinci baskı 1374 ş, Defteri İntişarati İslami Camiayi Müderrisini Hozeyi İlmiyeyi Kum Yayınları, c. 3, s. 326-327.

[4] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “Tefsiru’l mizan”, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, c. 3, s. 328 ve 329.

[5] Tabersi, Fazl b. Hüseyin, “Mecmeu’l beyan fi tefsiri’l Kur’an”, Müterciman, c. 4, s. 94.

[6] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “Tefsiru’l mizan”, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, c. 3, s. 330.

[7] Mekarim Şirazi, Nasır, “Tefsiri Numune”, Tahran: Birinci baskı 1374 ş, Daru’l kutubi’l İslamiye, c. 2, s. 570.

[8] Tabersi, Fazl b. Hasan, “Mecmeu’l beyan fi tefsiri’l Kur’an”, Müterciman, c. 4, s. 330.

[9] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “Tefsiru’l mizan”, Musevi Hamedani, Seyit Muhammed Bakır, c. 3, s330.

[10] Ferahidi Halil b. Ahmed, “Kitabu’l eyn”, Kum: Hicret yayınları 1410 k, ikinci baskı, c. 5, s. 356.

[11] Meryem Suresi, 30.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8366 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • basiret gözüyle Allah-ı görmek, kalp ile Allah-ı müşahede etmekle aynı mıdır?
    13739 Pratik İrfan 2010/12/18
    Hazreti Ali'nin (a.s.) kelamında söz konusu olan basiret gözü ile Allah-ı müşahede etme meselsi kelam ilmince Allah-ı görme meselesiyle ilgili bir konudur. Bu konuyla ilgili hak ve doğru olan görüşe göre kalbi rüyet ve tecelliden farklı olan gözsel rüyet hak Teâlâ hakkında imkânsızdır. Ama Allah ile buluşmak ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10642 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • Allah, taklit üzere Müslüman olmayı kabul eder mi?
    7867 Eski Kelam İlmi 2009/08/25
    Ahirette inancımız hakkında sorulan soruya “Atalarımızı taklit edip onları körü körüne takip ettik” demekten başka bir cevabımız yoksa bu cevap geçerli olmaz. Çünkü böyle bir durum insanın fıtrat ve yaratışına da aykırıdır. İnanç, ilim ve yakin üzerine olmalıdır. Elbette bu ilim ve yakini insan bir bilenin ...
  • Sol elin işaret parmağına yüzük takmanın hükmü nedir?
    7937 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Altından olan süs eşyalarını takmak ve altın yüzük kullanmak sadece erkekler için haramdır ve onunla kılınan namaz geçersizdir.[1] Ama kadınların altın yüzük takmasının veya erkeklerin altın olmayan yüzük kullanmasının hiçbir sakıncası yoktur. Bir bayan altın veya altın olmayan bir ...
  • Vaizlerin Sultanı Şirazi kimdir?
    3630 تاريخ بزرگان 2019/06/22
    Yirminci yüzyılın tanınmış meşhur Alim şahsiyetlerinden biriside Vaizlerin Sultanı Merhum Seyit Muhammet Şirazi (1314/1391.k) dir. Minberde, vaiz vermede, hitabette vede münazarada üstad ve yetenekli bir şahsiyettir. ‘Peşaver geçeleri’ adlı eser kendisinin ehlisünnet ulemasından bazı alimlerle peşaver şehrinde yapmış olduğu münazaraların metinleştirilmiş şeklidir. O dönemden günümüze bu eser ...
  • İnsan utangaçlıktan nasıl kurtulabilir?
    58986 Pratik Ahlak 2010/12/05
    Utangaçlığın olumsuz ve istenmeyen sonuçları olup, insanın yaşamda başarılı olmasına engel olmaktadır. İnsan, bu ruhsal özelliktende diğer kötü özellikler gibi kurtulabilir ve onun tedavisi mümkündür. Çocukları sohbetlere katmak ve onları topluma girmeye teşvik etmek çocukların bu hastalığa yakalanmasını önleyen çözümlerdendir.Telkinde bulunmak, kendine ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    14909 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • İslamla Hıristiyanlığın maneviyatları arasındaki farklılıklar nedir?
    10208 Yeni Kelam İlmi 2010/07/17
    Her dinin maneviyatının değer ve itibarı, o dinin kendisinin değer ve itibarıyla direkt olarak ilgilidir. Hıristiyanların kendi itiraflarına görede onların dini akla yatkın olmayan öğretilerle doludur. Dolayısıyla bu gibi kaynaklardan gelen menaviyatta doğal olarak bir sürü yanlışlıklarla dolu olacaktır. İslamın maneviyatıyla Hıristiyanlığın maneviyatı arasındaki temel fark işte buradadır; ...
  • Bismillahirrahamanirrahim’in Kuran ayetlerinden olup olmadığı hakkındaki görşler nelerdir? olAraf suresinin Genel anlamı ve okumasının fazileti nedir?
    6004 Tefsir 2012/04/07
    Bismillahirrahamanirrahim’in Kuran suresinin ayeti olup olmadığı bağlamında Müslümanlar arasında ihtilaf var olmaktadır. İmamiye (Şia),[1] şafi’iye,[2] Mekke ve Küfe karileri ve fakihleri[3] anlayışında hamd ve diğer surelerdeki bismillah surelerin bir ayeti saılmaktadır. Ama Medine, Basra ve Şam fakihleri ve ...

En Çok Okunanlar