Gelişmiş Arama
Ziyaret
14798
Güncellenme Tarihi: 2012/01/05
Soru Özeti
Melekler İmamların mı nurundan yaratıldılar ve görevleri İmam Hüseyin’e ağlamak mıdır?
Soru
Şiiler diyorlar ki: Melekler İmamların nurundan yaratılmıştır. Onların vazifelerinden biri İmam Hüseyin’in kabrinin üstünde ağlamaktır. Allah 4 bin meleğe kıyamet gününe kadar İmam Hüseyin’e ağlamalarını emretmiştir. Melekler İmam Hüseyin’i ziyaret etmek için Allah’tan izin alıyorlar ve grup grup Onun (a.s) ziyaretine gidip geliyorlar. (Bak: Camiu’l Fevaid, s.334)
Kısa Cevap

1) Şii ve Sünni kaynaklardaki rivayetler, meleklerin nurdan yaratıldıkları hususunda her hangi bir şüpheye yer bırakmamaktalar. Kimi Şii rivayetlerde başta melekler olmak üzere bütün varlıkların Peygamberimizin (s.a.a), Masum İmamların (a.s) nurlarından veya çeşitli nurlardan yaratıldıklarına dair işaretler vardır. Yine Ehl-i Sünnetin kaynaklarında birinci halife vs. gibilerin peygamberin nurundan yaratıldığına dair hadisler gelmiştir. Şii ve Sünni kaynaklarda gelen bu gibi rivayetler onların tümünün böyle bir inanca sahip olduğunu göstermez. Ancak Şii rivayet kaynaklarında ‘Tiynet’ başlığı altında rivayetler var ki kolay kolay göz ardı edilecek türden değildirler.

2) Meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları ve ziyaret etmeleri konusunda gerek Şii kaynaklarda gelen rivayetler, gerekse Sünni kaynaklardaki benzer rivayetler bunun kesin ve şüphe götürmez konulardan olduğunu göstermektedir.    

Ayrıntılı Cevap

Alimler ve araştırmacıların her biri alemdeki yaratılış hakikatlerini anlamak için çeşitli yol ve metotlar izlerler. Ayet ve rivayetlerin zahirine bakmak, başka bir ifadeyle ‘nakilcilik’ bu metotlardan biridir. Bu metodun yanı sıra alimler kendi fikri eğlimlerinin etkisinde de kalmışlardır. Akıl, felsefe ve irfan gibi düşünce metotları bu eğilimlerdendir. Onlar rivayetleri tefsir edip onlardan istifade ederken mutlaka bu eğilimlerin etkisi altında kalırlar. Şöyle ki, filozof, kelamcı, arif ve hadiscilerin kainatı tanıma metotlarında temel farklılıklar vardır. Bu farklılığın nedeni yukarıda da işaret edildiği gibi onların konuya farklı yollardan yaklaşmalarıdır. Bu yüzden ‘yaratılış’ meselesi hakkında yapılan tefsir ve açıklamalar hep değişik olmuştur. Örneğin, bazı filozofların öne sürdükleri ‘on akıl’ ve bunların kainatın yaratılışı konusundaki dahli, aynı şekilde kimi muhaddislerin tevilci yaklaşımları bu türdendir. Dolayısıyla meleklerin nasıl yaratıldığı konusunu incelerken meseleye ciddi bir şekilde yaklaşmamız gerekir.

Ayrıca defalarca söylendiği gibi Şii ve Sünni kaynaklarda gelen rivayetlerin tümünün sahih olduğuna dair bir delil yoktur. Rivayetlerin sahih olup olmadığını bilmek, alimlerin ‘Rical’ ilminden faydalanmalarıyla mümkündür. Bu yüzden her iki mezhebin alimleri rivayetleri bu tür inceleme esasına göre çeşitli kısımlara ayırmışlardır. Mesela Ehl-i Sünnet, rivayetleri, bazı hadis mecmualarında toplamış ve onlara ‘Sihah’ adını vermiştir.
Sünni ve Şii kaynaklarındaki bazı rivayetler, varlıklar yaratılmadan önce Peygamberimizin nurunun yaratıldığını göstermektedirler. [1] Ehl-i Sünnetin hadis kaynaklarında, Ebu Bekr’in Peygamberin nurundan, ikinci halife, Aişe vs. gibilerin Ebu Bekr’in nurundan yaratıldığına dair Resul-i Ekrem’den hadisler nakledilmiştir. [2]

Şii kaynaklarında da meleklerin bazen Peygamberin ve İmamların nurundan, bazen de değişik nurlardan yaratıldığını belirten hadislerle karşılaşmaktayız. ‘Tinet Rivayetler’i diye bilinen bu tür rivayetleri tümüyle reddetmek olmaz. Onları dikkatlice incelemek gerekir.

Şii alimlerinin çeşitli konularda nasıl bir inanca sahip olduklarını öğrenmek için onların yazdıkları kitaplara başvurmak gerekir. [3] Şii kaynaklardaki bir veya birkaç rivayete bakarak onların Şiinin tüm inancını oluşturduğunu düşünmek sakıncalıdır. Zira Şii kitaplarının içinde de alimlerin çeşitli nedenlerden dolayı doğruluğunu onaylamadığı rivayetler mevcuttur. Ayrıca bazı ahbar haberlerden yola çıkarak doğru bir inancın temelleri atılamaz. Belli bir ravinin meleklerin İmamların nurundan veya birinci halifenin Peygamberin nurundan yaratılması konusunda naklettiği bir veya birkaç rivayetle -ki başka ravilerin o rivayetler hakkında şüpheleri vardır- Şii veya Sünni alimlerinin inancının bu yönde olduğu söylenemez. Böyle görüşler, İslami mezheplerin Allah’ın sıfatları, cismani veya ruhani mead vb. farklı birçok yorum ve anlayışlarda olduğu gibi dinin kesin temelleriyle çelişmediği sürece insanın inancına zarar vermez.

Meleklerin İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları ve Onu ziyaret etmeleri konusuna geçmeden önce birkaç noktanın açıklığa kavuşturulması gerekir:

1. Meleklerin bazı kimseler için ağlaması ve sevinmesi hakkında Şii ve Sünni kaynaklarda rivayetler mevcuttur. Biz, acaba bu iş nasıl oluyor [4] -meleklerde insanlar gibi ruhsal değişimler yaşarlar mı yani onlarda insanlar gibi üzücü veya sevindirici olayları gördüklerinde ve duyduklarında üzülüp sevinirler mi?- konusuna girmeden söz konusu rivayetler hakkında konuşacağız. Bu mesele (meleklerin ağlaması), önemli kişilere göğün veya yerin ağlaması, güneşin tutulması ya da rüzgarın ağlaması İslam öncesi edebiyatta da gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’de bunlara değinmiştir. [5] Konuyla ilgili ayeti incelediğimizde şu sonuca varacağız ki kimi müfessirler yerin ve göğün ağlamasının, insanların yeryüzünde, meleklerinde gökyüzünde ağlaması anlamına geldiğini söylüyorlar.

Ama İslam’da bazı kimseler için yerin ve göğün ağlama ve sevinme meselesi Sünni ve Şii rivayetlerde açıkca gelmiştir.  

Meselenin daha iyi anlaşılması için her iki tarafında konuyla ilgili rivayetlerini aşağıda getiriyoruz.

 

Ehl-i Sünnet Kaynaklarındaki Rivayetler

1- Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Mümin kimse -kendisine ağlayanı olmadığı halde- gurbette ölürse yer ve gök ona ağlarlar.’ [6]

Buna benzer bir rivayette yer ve gök yerine melekler kelimesi geçmiştir. [7]

2- Bir hadiste Hz. Adem (a.s) vefat ettiği zaman bütün yaratılmışların yedi gün ona ağladıkları rivayet edilmiştir. [8]

3- Resulullah (s.a.a), ibadetin etkisiyle tamamen değişime uğrayıp ağlayan bir gençle konuştuktan sonra ona ‘Şüphesiz senin ağlamanla gökte meleklerde ağladı.’ [9] diye buyurdu.

4- Bu alandaki önemli rivayetlerden biri Allah Resulünün (s.a.a) mücahidler hakkında buyurduğu şu hadisidir: ‘Aileleri onlarla (mücahidlerle) vedalaştığında evlerin duvarları onlar için ağlarlar.’ [10]

5- Kurtubi, Onlara ne gök ağladı, ne de yer...’ (Duhan/29) ayetini tefsir edeken şöyle diyor: ‘Yerin ve göğün ağlamasından maksadın yer ve gök meleklerinin ağlaması ve kelamda bir kelimenin takdirde tutulmuş olduğu söylenmiştir. Örneğin, ‘Şehire sor’ (Yusuf/82) ayetinde müfessirlerin çoğu onda ‘Halkına’ kelimesini takdirde tutmuşlardır.’ Sonra Allah Resulünden (s.a.a) şu hadisi naklediyor: ‘Her mümin için gökte iki kapı vardır. Birinden ona rızık nazil olur, diğerinden onun söz ve amelleri gider. Öldüğü zaman ona ağlarlar.’ Ardından Mücahid’in ‘Gök ve yer kırk gün mümine ağlarlar.’ dediğini nakletmiştir.

Ebu Yahya diyor ki: ‘Onun bu sözüne çok şaşırdım.’ Mücahid dedi ki: ‘Neden şaşırıyorsun? Yeryüzü kendisini rükusuyla abad eden kimseye neden ağlamasın? Gök kendisinde tesbihleri ve tekbirleri arılar gibi yankılanan kula neden ağlamasın?’ [11]

Meleklerin önemli kişilere de ağladığına dair hadisler var. Mesela meleklerin birinci halifenin dünyaya gelmesine, [12] ikinci halifenin iman getirmesine sevinmeleri [13] veya Saad b. Muaz’ın ruhu için sevinmeleri ve arşın onun için titremesi gibi. [14]

Meleklerin nazil olmasıda konumuzun bir parçasını oluşturmaktadır. Sözün uzamaması için birkaç örnekle yetineceğiz.

Bedir’de meleklerin Müslümanlara yardım etmek için nazil olmaları [15] veya Hanzala’ya gusül vermek ve Saad b. Muaz’ın cenazesini teşyi’i için gelmeleri bunlardandır. [16]

Şimdiye kadar söylenenlerden daha önemlisi göğün İmam Hüseyin’e (a.s) ağlaması hususunda birçok Ehl-i Sünnet kaynağında, aralarında manaya zarar vermeyecek şekilde biraz farklılık olmasına rağmen nakledilen bir rivayetin olmasıdır.

O rivayet ve yukarıdaki rivayetlerden bazıları Şii kaynaklarında da Resul-i Ekrem’den (s.a.a) ve Masum İmamlardan (a.s) gelmiştir. Ehl-i Sünnetin kaynaklarında, Sudey, Kurrate b. Halid, Mücahid vs. gibi kimselerden nakledilen söz konusu rivayet şöyledir: ‘Hüseyin b. Ali şehid olduğunda gök ona ağladı. Göğün ağlaması onda bir kırmızılığın belirmesiydi.’ [17]

 

Şii Kaynaklarındaki Rivayetler:

Peygamberimizden, ‘Melekler zikir halkalarının yanından geçerler ve onların başının üzerinde dururlar. Onlar ağladığında melekler de ağlar.’ [18] diye buyurduğu rivayet edilmiştir. Bu rivayette meleklerin hem ağladıkları, hem de orada bulundukları belirtilmiştir.

Bir rivayette İmam Kazım (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Bir mümin öldüğünde melekler ve Allah’a ibadet ettiği her yer ona ağlar.’ [19]

Yukarıda aktarılan rivayetlere dikkat edersek göreceğiz ki:

1- Onlarda yer, gök, duvarlar, melekler ve yaratılmışların ağlaması konularına değinilmiştir.

2- Meleklerin, mücahidlere, gurbette olanlara, müminlere, sahabeye, şehidlere vs. önemli kimselere ağladıkları, müjdeledikleri veya nazil oldukları belirtilmiştir.

Buraya kadar söylenenlere göre, yer, gök, kapı, duvar, melekler vs. ağlamalarından meleklerin ağlama konusu kesin gibi gözükmektedir. Yine meleklerin yukarıda adı geçen önemli kimselere ağlaması veya sevinmesinden ve Ehl-i Sünnet kaynaklarında gelen göklerin ağlaması meselesinden anlıyoruz ki meleklerin, bütün faziletlere sahip olan İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamaları enteresan bir durum değildir.

İmam Hüseyin (a.s), Peygamberimizin torunu, Kisa ashabından biri ve haklarında Tathir ayetinin nazil olduğu Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyt’indendir. [20] Resul-i Ekrem’in (s.a.a) buyurduğu gibi ‘Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.’ [21] Bu özellikler sadece Ehli Beyt’te vardır ve diğer sahabelerin hiç birinde yoktur. Ayrıca İmam Hüseyin de sahabelerden biridir.

İmam’ın Yezidin saltanatının sapmalarına karşı cihad etmesi ve ona biat etmemesi, sonunda da emr-i maruf ve nehy-i münker farzları uğrunda gurbette şehid olması bu tarih yazan İmamın diğer faziletlerindendir. Ömrünün son anına kadar ibadeti terketmemesi de Onun yüce imanı ve takvasının göstergesidir.

Öyleyse meleklerin Saad b. Muaz’ın cenazesine geldikleri gibi Allah’ın emriyle İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gelmeleri veya müminlere, vatanlarından uzakta ölen gariplere ve şehid mücahidlere ağladıkları gibi İmam Hüseyin’e de ağlamaları şaşılacak şey midir?

Ayrıca Ehl-i Beyt’ten (a.s) bu hususta gelen rivayetler, melekelerin ağlaması ve mezarını ziyaret etmeleri hakkındaki rivayetler bizim bu meseleye olan imanımızı kat kat artırmaktadır. Sözün uzamaması için bunlara değinmiyor ve başka bir zamana bırakıyoruz.

İlgili dizinler:

-Melekler ve Cinlerin Aşura Gününde İmam Hüseyin’e (a.s) Yardımları, 19950 (Site: 19258)

-Hz. Ali’nin (a.s) Ezeli Olmasının Manası, 17683 (Site: 17360).

- Peygamberimizin Nur Varlığının Adem’den Önce Olması, 4378 (Site: 4814).    

              



[1] -Hakkı, İsmail, Ruhu’l-Beyan, c.2, s.370, Daru’l-Fikr, Beyrut, Bi Ta; Nişaburi, Hasan b. Muhammed, Tefsir-i Garaibu’l-Kur’an ve Regaibu’l-Furkan, c.1, s.470, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. Baskı, H.K.1416.

[2] -Sa’lebi, Ahmed b. İbrahim, el-Keşf ve’l-Beyan An Tefsiri’l-Kur’an, c.7, s.111, Dar-u İhyai’t-Terasi’l-Arabi, Beyrut, 1.Baskı, HK.1422.

[3] -Daha fazla bilgi için bkz: Terhan, Kasım, İmam Hüseyin’in (a.s) Kişiliğine ve Kıyamına İrfani, Felsefi ve Kelami Bakış; Peygamberin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) Nurlarının Cisimlerinden Önce Yaratılması, s.25-49.

[4] -a.g.e; İmam Hüseyin’in (a.s) Efsanevi Kişiliği, s.143-155.

[5] -Duhan/29.

[6] -Zemahşeri, Mahmud, el-Keşşaf An Hakaik-i Gavamiz-ut Tenzil, c.4, s.274, Daru’l-Kütübi’l-Arabi, Beyrut, 3.Baskı, HK.1407.

[7] -es-Safuri, Nezehetu’l-Mecalis, c.1, s.207, el-Matbaatu’l-Ezheriyye, Mısır, HK. 1346.

[8] -Suyuti, ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.1, s.162, Kitaphane-i Ayetullah Maraşi Necefi, Kum, HK.1404.

[9] -Sa’lebi, Ahmed b. İbrahim, a.g.e, c.9, s.188, Daru’l-İhyai’-Terasi’l-Arabi, Beyrut, 1.Baskı, HK.1422.

[10] -a.g.e, c.3, s.206.

[11] -Kurtubi, Muhammed b. İbrahim Şemsuddin, el-Cami’ Li-Ahkami’l-Kur’an, c.16, s.140, İntişarat-ı Nasır Hüsrev, Tahran, 1. Baskı, HŞ. 1364.

[12] -İbn-i Asakir, Ali b. Hasan, Tarih-i Medine-i Dimeşk, c.79, s.353, Dau’l Fikr, Beyrut, HK.1415.

[13] -Zühri, Muhammed b. Saad, el-Tabakatu’l Kubra, c.3, s.205, Dar-u Sadr, Beyrut, 1.Baskı, M.1968.  

[14] -Kurtubi, a.g.e, c.7, s.304.

[15] -Al-i İmran/125.

[16] -el-Tabakatu’l Kubra, c.3, s.428, Dar-u Sadr, Beyrut, 1.Baskı, M.1968.

[17] -İbn-i Kesir Dimeşki, İsmail, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, c.7, s.234, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1.Baskı, HK.1419; ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.4, s.264; el-Cami’ Li-Ahkami’l-Kur’an, c.11, s.220; el-Keşf ve’l-Beyan, c.8, s.353; Ruhu’l-Beyan, c.8, s.413.  

[18] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesail-uş-Şia, c.7, s.231, Müesseset-ü Alu’l-Beyt, Li-İhyai’t-Teras, Kum, 1. Baskı, H.K.1409.

[19] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.1, s.38, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, 4. Baskı, H.Ş.1365

[20] -Tefsiru’l-Kur’ani’l Azim, c.6, s.367,

[21] -ed-Dürru’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c.4, s.263.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar