Gelişmiş Arama
Ziyaret
6773
Güncellenme Tarihi: 2010/09/07
Soru Özeti
Eğer İmam Hüseyin (a.s) aşura kıyamında galip olup hâkimiyeti ele geçirseydi, bugün İslam dünyasının konumu nasıl olurdu?
Soru
Eğer İmam Hüseyin (a.s) aşura kıyamında galip olsaydı, küfre galebe çalsaydı ve devleti ele geçirseydi, İslam’ın çehresi nasıl olurdu? Artık kimse İslam dinine yönelik bir kuşku taşıyabilir miydi?
Kısa Cevap

İmam Hüseyin’in (a.s) hareket ve kıyamının temel nedeni; dini diriltmek, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı ihya etmek ve halife ve İslam hükümdarı kim olursa olsun ve her cinayeti işlerse işlesin yine de Allah’ı halifesidir ve kendisine itaat edilmesi farzdır diye Müslümanlar arasında yaygın olan ve inanılan yanlış düşünceyi ortadan kaldırmak için zalim yöneticiyle mücadele etmekti. Onun kıyamı bu açıdan başarılı olmuş ve neticeye ulaşmıştır. Elbette İslam’ın yüksek hedeflerinin birçoğunun tahakkuk etmesi, toplumun iyilik ve hayra ulaşması ve şeriat hükümlerinin çoğunun uygulanması İslam devletinin kurulmasına bağlıdır. İmam Hüseyin (a.s) tarafından böyle bir devletin kurulması ve zalim yöneticilerin kenara itilmesi durumunda bu neticelere ulaşılacaktı. İslam toplumunun onun nimetlerinden faydalanmasına ek olarak İslam’ın gerçek çehresi de pratikte insanlık için görünür olacaktı. Bunun kendisi İslam’ın yayılması için en büyük tebliğ olacaktı. Maalesef bu gerçekleşmedi.

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun cevabında dikkat edilmesi gereken ilk nokta, her Müslüman bireyin ne olacak diye somut neticeyi değil, Yüce Allah karşısında kendi vazifesini öğrenmeyi ve yapmayı düşünmesi gerekliliğidir. Eğer vazife belirginleşirse, sonsuz bir güçle Allah’a tevekkül edip tüm gücü vazifeyi yerine getirmek için kullanmak gerekir. Bu durumda netice ne olursa olsun Allah’ın salih kulu için hayır olacaktır. Ama İslam’ın yüksek hedeflerinin birçoğunun tahakkuk etmesi, toplumun iyilik ve hayra ulaşması ve şeriat hükümlerinin çoğunun uygulanması İslam devletinin kurulmasına bağlı olması nedeniyle, temiz imamlar (a.s) her zaman İslam devleti kurmayı ve toplumun yönetimini ele geçirmeyi asıl vazifelerinden biri olarak addetmişlerdir. Eğer belirli bir dönem bunun ardında olmamışlarsa toplumun dış şartlarının uygun olmaması ve halkın hazır bulunmaması bunu gerektirmiştir. Yoksa devlet sıfatıyla devlet, Allah’ın evliyaları ve temiz imamların (a.s) nezdinde hiçbir değere sahip değildir; çünkü onlar dünyanın zahirî imkânlarını önemsememişlerdir. Din ve semavî şeriatın çoğu hükümlerinin icra edilmesi salih ve güçlü bir devletin varlığına bağlı olması nedeniyle onlar devleti önemsemişlerdir. Zira bizzat devlet yetkilileri yasaları bilir ve onları icra ederse, toplum adalet ekseninde olacak ve ilerleme kaydedecektir. Gerçi her zaman rahatsız edici, günahkâr ve menfaatçi bireyler veya bazen vazifesini bilmeyen saf fertler nedeniyle bir takım sorun ve sıkıntılar çıkacaktır ama toplumun genel gidişatı müspet olacaktır. Öte taraftan güç ve devletin salih olmayan bireylerin elinde olduğu her toplumda, her çeşit bozgunculuk ve ayrımcılığın altyapısı hazır olacak ve böyle liderlere uyan bir halk da asla saadet yüzü görmeyecektir. İmam Hüseyin’in (a.s) misyonu işte buydu ve o şöyle buyurmuştur: Ben beyhude ve bencil bir çabayla bozgunculuk ve zulmetmek için kıyam etmedim. Ben sadece ceddimin ümmetinde ıslah yapma talebiyle ayaklandım ve iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve ceddim ve babamın hayat yöntemine göre amel etmeyi istemekteyim.[1] Başka bir tabirle İmam Hüseyin’in (a.s) hareket ve kıyamının asıl nedeni, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı ihya etmek ve de halife ve İslam hükümdarı kim olursa olsun ve her cinayeti işlerse işlesin yine de Allah’ı halifesidir ve kendisine itaat edilmesi farzdır diye Müslümanlar arasında yaygın olan ve inanılan yanlış düşünceyi ortadan kaldırmak için zalim yöneticiyle mücadele etmekti. Onun kıyamı bu açıdan başarılı olmuş ve neticeye ulaşmıştır; zira İmam Hüseyin (a.s) ebedi kıyamıyla uzun vadede düşünce, yol ve yöntemi sapık olan halifenin sultasını ortadan kaldırmada başarılı oldu ve tüm Müslümanlara halifenin kanun koyma veya devlette en küçük bir hakkı bile olmadığını ve kanun koymanın Allah’ın kitabı, Peygamberin sünneti ve bu ikisine dayanan unsurlara özgü olduğunu kavrattı. İmam Hüseyin’in (a.s) hareketi olmasaydı, bugün Hıristiyanlık ve diyaneti hakkında görüldüğü gibi, İslam hükümlerinin birçoğu değiştirilmiş ve tahrif edilmiş olarak elimize ulaşmış olacaktı. İmam Hüseyin (a.s), yalancı ve düşmanlar tarafından İslam’ın açık din hükümleriyle oynanması karşısında bir engel olmak için ayaklanmıştır. Bu açıdan mübarek kıyamı başarılı olmuş ve hakikatin peşinde olanlar için İslam’ın çehresi görünür kalmıştır.



[1] Biharu’l-Envar, c. 4, s. 329.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gün batımı vakti borç ödemenin sakıncası var mı?
    5731 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/28
    Borç, bir insanın üzerinde başkasına ait olan maldır. Bununda sebebi ya borç almaktır, ya insanın kendi elinde olan başka şeylerdir (örneğin borcun, selem muamelede mal kabul edilmesi veya onun borç muamelesinde para olarak sayılması yahut kirada kira ücreti veyahut nikahta mihr, hul talakta karşılık olması vb. ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    5523 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...
  • Allah ile görüşmek, insan için tasavvur edilen en son makamdır. Hal böyleyken bazı masumlar nasıl daha üstün bir makama sahip olabilmektedirler?
    10104 Teorik Ahlak 2012/07/24
    İnsanın yaratılmasındaki temel gaye kemale ermektir. İnsanın kemali Allah’a yaklaşma ile gerçekleşir ve buna velayet ve Allah ile görüşme makamı denir. Bu bağlamda peygamberler ve masumlar insanlar arasında en belirgin bireyler sayılır. Lakin bu bireyler arasında kimlerin daha üstün bir makama sahip olduğu hakkında şu noktaya dikkat ...
  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    8171 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    11986 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesi nedir?
    12954 Eski Kelam İlmi 2010/12/22
    İmam Hüseyin’in (a.s) mateminin önem ve felsefesini anlamak için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir:1. Kur’an değişik ayetlerde yüce insanlar ve din evliyalarının erdem ve ulvî sıfatlarını diri tutmayı vurgulamıştır.2. Yüce şahsiyetli Şia imamları (a.s) Kerbela hadisesini diri tutmak için matem merasimleri düzenlemeyi, ağlamayı ve ağlatmayı, şairlerin mersiye ...
  • Bakî'yi ziyaret edenler ve bunların içerisinde özellikle İranlılar, niçin ağlıyorlar?
    7355 Yeni Kelam İlmi 2008/02/17
    Bu soruya cevap verebilmek için, öncelikle ağlamanın içyüzünü ve nerelerde, nasıl kullanıldığını bilmemiz gerekmektedir.Ağlamanın bir dış yönü ve bir de iç yönü bulunmaktadır; öncelikle insanın iç dünyasında bir takım duygusal ve psikolojik etkileşimler olur, bununla birlikte beyinde bazı çalışmalar oluşur ve bu gözden yaşların dökülmesi olarak kendisini gösterir.İnsanın ...
  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    21206 Eski Kelam İlmi 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Kadınlar ailede nasıl cihat edebilir?
    3814 Hadis 2020/01/20
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10773 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...

En Çok Okunanlar