Please Wait
16948
Buhari, Muslim, İmam Ebu Cafer Eskafi, Muttaki Hindi İkinci Halife Ömer’in Ebu Hureyre’den temelsiz hadis naklettiği için Ebu Hureyre’yi kırbaçlamış ve kendi hükümranlığının sonuna kadar onu hadis nakletmekten sakındırmıştır.
Ömer’in Ebu Hureyre’ye bu kötümserliğinin sebebini şu faktörlere dayandırabiliriz:
1- Onun Yahudi hahamı olan Ka’bu’l-Ahbar’la arkadaşlığı ve ondan hadis nakletmesi
2- Yahudilerden alındığı belli temelsiz birçok hadis nakletmesi
3- Sahabilerden nakledilen hadislere ters düşen hadisler nakletmesi
4- Hz. Ali ve Ebu Bekir gibi sahabilerin ona muhalefet etmeleri
Ebu Hureyre’nin İslam’dan önceki hayatı hakkında bir bilgi elde bulunmamaktadır. Sadece o kendisi hakkında, çocuktan bir kediye tutulduğunu ve onunla sürekli oynadığını nakleder; fakir ve yetim olduğu için halka hizmet ederek geçindiğini anlatır. Dineveri, el-Mearif adlı eserinde onun Yemenli Devs kabilesine mensup olduğunu bildirir. O öksüz olarak büyümüş ve fakir birisi olarak hicret etmiş 30 yaşında Medine’ye gelmiştir. Fakir olduğu için fakir muhacirlerin toplandığı Suffe’de yerleşmiştir.[1]
Ebu Hureyre’nin kendisi Müslüman olmadaki hedefinin sadece karnını doyurmak olduğunu açıklamıştır.[2]
O şöyle demiştir: “Ashaptan bazıları benim yemek için her gün evlerine gittiğim için benden kaçıyorlardı. O Cafer b. Ebi Talib’i kendisini ağırladığı için bütün ashaptan üstün bilmiş ve onun hakkında övücü ifadeler kullanmıştır.[3]
Sealibi Simaru’l-kulub kitabında Ebu Hureyre’nin Muaviye’nin yanında yemek yediğini ve Ali’nin arkasında namaz kıldığını yazar ve onun bu işi hakkında “Muaviye’nin yemeği daha yağlı ama Ali’nin namazı daha faziletlidir” dediğini nakleder.[4]
Ama İkinci Halife’nin Ebu Hureyre’yi hasis uydurduğu için kırbaçladığı konusuna gelince şu konu hakkında ittifak edilmiştir ki Ebu Hureyre sadece bir yıl dokuz aylık bir süre Peygamber’le birlikte olmasına rağmen herkesten daha çok o hadis nakletmiştir. [5]
İbn-i Hazm onun hadisleri hakkındaki bir istatistik sunarak şöyle demiştir: İbn-i Muhalled kendi müsnedinde ondan 5374 hadis nakletmiştir. Buhari ise ondan 446 hadis nakletmiştir.[6]
Buhari’nin Ebu Hureyre’den şöyle naklettiği de bilinmektedir: “Abdullah b. Ömer dışında ashaptan hiçbiri benim kadar Peygamber’den hadis nakletmemiştir. Abdullah hadisleri yazardı ama ben yazmazdım.” [7]
Ebu Hureyre’nin hadislerinin çokluğu Ömer’i kuşkulandırdı bu yüzden onu kırbaçlayarak şöyle dedi: “Sen çok hadis naklediyorsun korkarım Peygamber’e yalan isnat edersin.” Sonra hadisi nakletmeği bırakmadığı takdirde onu kendi ülkesine sürgün etmekle tehdit etti.[8]
Bu yüzden Ebu Hüreyre’nin hadislerinin çoğu Ömer’in vefatından sonraki dönemde gerçekleşmiştir. Çünkü Ömer’den sonra artık kimseden korkmuyordu.[9]
Onun kendisi şöyle demiştir. Ben size bir takım hadisler naklediyorum ki eğer bunları Ömer’İn döneminde nakledecek olsaydım o beni kırbaçlardı.[10]
Zühri, İbn-i Seleme’ kanalıyla Ebu Hureyre’den şöyle nakleder: “Ömer dünyadan gidinceye kadar Resulullah (s.a.a) şöyle dedi diye diyemezdim. Ömer diri olduğu zaman bu hadisleri size aktarmam hiç mümkün müydü?! Allah’a yemin ederim ki şimdi bile Ömer’in kırbaçlarının korkusu beni dehşete düşürüyor.”[11]
Ebu Hureyre, Resulullah’tan çok hadis nakletmesini yorumlamak için kendine göre bir takım ilkeleri vardı. O “Bir hadis, bir helalı haram kılmadıkça onu Peygamber’e isnat etmekte bir sakınca yoktur.” diyordu. O uydurduğu bu ilkeyi Peygamber’e bile isnat etmiştir: Tabarani Ebu Hureyre kanalıyla Peygamber’den şöyle nakleder: “Bir helalı haram veya bir haramı helal kılmadıkça ve hakka eriştirici olması kaydıyla bir şeyi bana isnat etmenizde bir sakınca yoktur.” Yine şöyle nakleder: “Kim Allah’ın rızası olan bir şeyi benden naklederse ben onu söylemişim gerçi onu söylememiş bile olsam.”[12]
Bu sözlerin yalan ve uydurma oldukları açıktır çünkü Peygamber’den mutevatir olarak nakledilen hadis uyarınca şöyle Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kime benim söylemediğim bir söz uydurup bana isnat ederse onun yeri cehennemdir.”[13]
Ömer onun hadis naklindeki aşırılığını görünce bu hadisin sürekli ona hatırlatılmasını istemiştir.[14]
Ebu Hureyre ve Tedlis (Hadiste aldatma)
Tedlis kişinin kendisiyle görüştüğü kişiden ondan bizzat duymadığı bir şeyi ondan bizzat kendisi duymuşçasına bir şey nakletmeye denir.[15] Açıktır ki tedlisin bütün çeşitleri haram ve kınanmış bir iştir bu yüzden tedlisi yalanın kardeşi olarak adlandırmışlardır.[16]
Hadis bilimcileri bir kişinin bir hadiste tedlis yaptığı ispatlandığı takdirde onun hiçbir hadisine güvenilemeyeceğini açıklamışlardır.[17] Dineveri ve İbn-i Kesir İbn-i Seid’den şöyle naklederler: “Allah’tan korkun ve hadis nakletmeyin. Çünkü ben Ebu Hureyre’nin yanında oturmuştum, o bir hadis Peygamber’den ve bir rivayet de Ka’bu’l-Ahbar’dan nakletti ve sonra şöyle dedi: Ben Ka’bu’l-Ahbar’ın sözlerini Peygamber’e ve Peygamber’in sözlerini de Ka’bu’l-Ahbar’a isnat ediyorum.[18]
Hadis bilimcileri ittifakla şöyle demişlerdir: Ebu Hureyre, Abadile, Muaviye ve Enes Yahudi olan Ka’bu’l-Ahbar’dan hadis nakletmişlerdir. Ka’bu’l-Ahbar Müslümanları kandırmak için zahirde Müslüman olmuştu ama gerçekte Yahudi olarak kalmıştı. Adı geçenlerin arasında Ebu Hureyre hepsinden daha fazla Ka’b’den hadis nakletmiş ve ona güvenmiştir.[19] Gerçekte Ka’b’in oyuna gelerek Ka’b’in İslam’a sokmak istediği hurafe ve uydurmaları onun kanalıyla İslam’a sokmuştur.
Ka’b’ da kendine has yöntemiyle Ebu Hureyre’yi bu işe teşvik etmiştir. Zehebi et-Tebakat adlı eserinde Ka’b’ın şöyle dediğini nakleder: “Tevrat’ı okumamasına rağmen onu Ebu Hureyre gibi bilen birini bilmiyorum.”[20]
İşte bu hahamın nasıl Ebu Hureyre’yi aldattığını bir bakın. Ebu Hureyre İbranice bilmediğine göre Tevrat’ı bilemezdi hatta okumak yazmak bilmediği için Arapça’yı da bilmeyen Ebu Hureyre nasıl Tevrat’ı bu kadar iyice biliyordu![21]
Buhari Ebu Hureyre’den şöyle dediğini nakleder: Kitap Ehli Tevrat’ı İbranice okuyor ve onu Arapça Müslüman olanlara tefsir ediyorlardı. Eğer ben de İbranice bilseydim onu tefsir edenlerden olurdum.[22]
Dİneveri Ebu Hureyre hakkında şöyle nakleder: Ebu Hureyre sahabilerden kimsenin nakletmediği türden hadisler naklettiği (alimler) için onun hadislerini kuşkuyla karşılamış ve kabul etmemişlerdir ve sen hiçbir zaman Peygamberin yanında yalnız bulunmadığına göre nasıl yalnız başına bu hadisleri naklediyorsun.[23]
Dineveri şöyle diyor: “Ayşe şiddetle onun hadislerine karşı çıkıyordu.[24] Ve onu yalan uydurmakla suçlayanlar arasında Ömer, Osman ve Ali ve diğerleri de bulunmaktadır.”
Ebu Hureyre Peygamber’den Kadınları, hayvanları ve evi uğursuz bilmek doğrudur.” Bu hadisi Ayşe’ye nakledince şöyle dedi: Kur’an’ı Peygamber’e nazil edene yemin ederim ki kim bu hadisi Peygamber’e isnat etmişse yalan söylemiştir. Peygamber şöyle diyordu: “Cahiliyet döneminin insanlar hayvan, kadın ve evi uğursuz biliyorlardı.
Hz. Ali, Ebu Hureyre’yi insanların en yalancısı olduğunu söylemiştir. Diğer bir yerde yine şöyle demiştir. “Peygamber (s.a.a) hakkında en çok yalan uyduran kişi Ebu Hureyre’dir. Bir gün Ebu Hureyre “Benim dostum bana şöyle dedi … diye konuşunca, Hz. Ali (a.s) hemen ona şöyle cevap verdi “Ne zaman Resulullah senin dostundu!”[25]
Ebu Ca’fer İskafi şöyle nakleder: “Muaviye sahabe ve tabiinden bir grubu Hz. Ali’nin aleyhine hadis uydurmaları için tahrik etti. Sahbilerden Ebu Hureyre, Amr b. As ve Mugeyre b. Şu’be ve tabiinden Ureve b. Zubeyr bunların arasında yer alırdı.”[26]
Bu konularla ilgili olarak iki müstakil kitap yazılmıştır.
1- “Ebu Hureyre” Bu kitabı Seyyit Şerefuddin Amuli telif etmiştir Konuyu incelemek için bu eserin 136, 160 ve 186. sayfalarına bakın
2- “Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre” Mahmut Ebu Reyye Mısri’nin telifi.
[1] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre, s. 103; Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Azvau’n- alessünneti’l-Muhammediye, s. 195; Seyyit Şerefud’din Musavi Amili, Ebu Hureyre, s. 136.
[2] Ade.
[3] Fethu’l-Bari c. 7 s. 62
[4] Sealibi, Sİmaru’l-Kulup fil-Muzaf vel-Mensub, s. 87 76
[5] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Azvau’n- alessünneti’l-Muhammediye, s.200
[6] Şeyh Mahmut Ebu Reyye, Şeyhu’l-Muzire Ebu Hureyre, s. 200
[7] İbn-i Hacer, Fethu’l-Bari, c. 2, s. 167; (O şöyle der Ebu Hureyre’nin hadis yazmadığı ve Kur’an hafızı olmadığı ispatlanmıştır.
[8] Sahih-i Buhari c. 2 Kitabu bedu’l-halk s. 171; Muslim b. Haccac Neyşaburi, Sahih-i Muslim, c. 1 s. 34; İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcu’l-Belağa, s. 360; Siyeru a’lamu’n-Nubela, c. 2 s. 433-434; Mutakki Hindi, Kenzu’l-Ummal, c. 5 s. 239 H. 4857, İmam Ebu Ca’fer İskafi, Şerh-i Nehci’n nakline göre, c. 1 s. 360
[9] Ade.
[10] Mahmut Ebu Reyye, Azva’un ala’sünneti’l-Muhammediye s. 201
[11] Ade.
[12] Şatibi, el-Muvafikat, c. 2 s. 23
[13] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 203
[14] Seyyid Şerefuddin Amuli, Ebu Hureyre, s. 140
[15] Şeyh Ahmet Şakir, Şerh- elfiyytu’s-Suyuti s. 35
[16] Ade
[17] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 202 ve 203
[18] İbn-i Kesir, El-Bidaye ven-Nihaye c. 8 s. 109; İbn-i Kuteybe Dineveri, Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis s. 48 ve 50
[19] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 207
[20] Zehebi, Tebekatu’l-Huffaz Mahmut Ebu Reyye Azva ala’sünneti’l-Muhammediye’den naklen s. 207
[21] Mahmut Ebu Reyye Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 207
[22] Ade
[23] Dineveri, Te’vilu Muhtelefi’l-Hadis s. 50
[24] Ade 48
[25] Azvau’n ala’sünneti’l-Muhammediye s. 204
[26] Muhammed Abduh, Şerh-i Nehcü’l-Belaga, c. 1 s. 358.