Gelişmiş Arama
Ziyaret
8118
Güncellenme Tarihi: 2007/09/18
Soru Özeti
Dünyadaki insanlara baktığımızda insanların çoğunluğunun kötülüğe ve ...
Soru
Dünyadaki insanlara baktığımızda insanların çoğunluğunun kötülüğe ve fesada eğilim gösterdiklerini görmekteyiz. Eğer tevhit ve iyiliklere eğilim insanın özünde olan bir gerçek ise başka bir tabirle fıtri ise neden çoğunluk bunun tersine eğilim göstermektedir? Yaşadığımız dünya laiklik ilkesini resmen benimsemiş durumdadır. Buna göre dinin fıtri olmadığını hatta insanların çoğunun cehennemlik olduklarını söylememiz gerekir..Çünkü çoğunluk kötü ve dinsizdirler.
Kısa Cevap

İnsan fıtratı gereği Allah’ı ve hakkı aramakta, dine ve ahlaka eğilim göstermektedir. İnsanların çoğunluğu da bu yaratılışlarında bulunan bu çağrıya olumlu cevap vermektedirler. İnsanlar hakkın peşindedirler. Ama bazen o eğilimlerini somutlaştırırken hata ediyorlar. Gerçek şu ki iç ve dış bazı faktörler, onların hakkı tanımalarına ve ona yönelmelerine engel oluyor.  Şeytan ve nefs-i emmare bir yandan, insanlardan olan şeytanların ağır propagandaları da diğer yandan hakkın insanlara örtülü kalmasına sebep olmuştur. Laiklik ise, dinsizlik manasında değildir. Laiklik, toplum ve siyaset sahnesinden dini çıkarmaktır. Tahrif olmuş Hıristiyanlığın mahiyeti ve bu dinin yetkililerinin Batı’daki çok kötü işlevleri ve din karşıtı propagandaların yoğunluğu yüzünden laiklik Batı dünyasına egemen olmuştur. Ama günümüzde batılılar arasında dine olan eğilimin büyük bir artış gösterdiğine şahidiz. Buna göre insanların çoğunluğu cehennemlik olamaya yönelmiş değillerdir Zira hakkı aramaktadırlar ama hakka yönelmede hata etmektedirler. Deyim gereği cahil-i kasırdirler (habersiz ve suçsuz cahildirler) .

Ayrıntılı Cevap

İnsan fıtratı gereği Allah’ı ve hakkı aramaktadır, dine ve ahlaka eğilimi vardır. İnsanların çoğunluğu da yaratılışlarında gelen bu çağrıya olumlu cevap vermektedirler. İslam âlimleri, Kur’an ve açık hadisler gereğince insanların özlerinde hakkın peşinde olduklarını açıkça beyan etmişlerdir. Ama bazen o eğilimleri somutlaştırırken hata ediyorlar. Eğer yüce değerlere karşı yürütülen zehirli propagandaların saldırısı ortadan kaldırılırsa ve hakkın çehresi olduğu gibi tecelli etse, insanların çoğunluğunun ona yöneldiği açıklık kazanır. Buna göre çoğunluğun kötülüğe eğilimleri yoktur. Çoğunluk ya ilim ve kavrayışta aldatılıyorlar ve kötülüğü iyilik olarak zannediyorlar ya da pratikte nefse ve şeytana aldanıyorlar ve neticede kötülüğe yöneliyorlar.

Bu asırda özellikle de yirminci yüzyılın ikinci yarısından bu yana din karşıtı ve ahlaka ters olan propagandaların hacmi öyle çoğalmıştır ki insanların çoğunluğunu bir nevi çaresiz duruma getirmiştir. Birçok yönleriyle akla ters olan ve tahrif uğramış bir din olarak Hıristiyanlığın mahiyeti yüzünden ve bu dinin yetkililerinin Batı’daki çok kötü işlevlerinden dolayı ve din karşıtı propagandaların yoğunluğu yüzünden din, Batı dünyasında toplumsal sahneden kovulmuştur. Buna rağmen insanların çoğunluğunun dine doğru eğilimleri vardır. Bunun örneği kominizim sultası altında yaşamış olan ülkelerdir. Gördük ve duyduk ki bu ülkelerde tüm yönleriyle din ve dini kurumlara karşı uzun süreli sert bir mücadeleden sonra bu tür hükümetler yıkılır yıkılmaz din yeniden canlandı.. Bu da, ancak dinin fıtri olduğunu ve insanların özünde yer aldığını göstermektedir.[1]

Diğer bir noktada şu ki insanların çoğunluğunun cehenneme gideceği sonucunu çıkarmak da doğru değildir. Tam tersine insanların çoğunluğu sonunda cennete gidecekler. Zira İslam, bilerek ve kasıtlı olarak yoldan çıkan, suçlu olan inatçı kâfirle, hata yaptığını bilmeyen ve hatasında hiçbir kastı olmayan suçsuz cahil arasında fark koyar. İslam, hak inançlarla batıl inançlar arasındaki sınırı belirleyerek, kendisini aklın kabul ettiği ulaşılabilir ve insanların uymaları gereken mutlak hak bilmekle ve batıl inançları eleştirmekle birlikte hakkı araştırıp öğrenmek gücüne sahip olmayan cahile karşı çok yumuşak ve esnek davranır. İslam’a göre sadece suçlu olan inatçı kâfir[2] cehennemi hak etmektedir. İslam’ın hakikati kendisine ulaşmayan, kendi dininde ve yönteminde hakka teslim olan ve ona göre de amel eden kimseler kurtuluş erişirler.[3] Gerçek şudur ki eğer yukarıdan yaratılış âlemine bakarsak ve sadece zahirle yetinmezsek, açıkça insanların çoğunluğunun cennete gideceğini ve çok az sayıda insanın cehennemde ebedi kalacağını görürüz. Yani insanların çoğunluğu fıtrat gereği amel ediyorlar. Gerçi bazen bunu somutlaştırmada hata ediyorlar. Hataları ve sürçmeleri de bundan kaynaklanıyor. Bu yüzden belki bir süre berzah âleminde ya da kıyamette veya cehennemde azap görürler. Ama sonunda kurtularak cennete girerler. Sınırlı sayıda insan kendi fıtratını tamamen gömmektedir ve işte bunlar sürekli olarak ilahi azapta kalacaklardır.



[1] Daha fazla bilgi için Üstad Allame Şehit Mutahhari’nin Sadra yayınlarında basılan “Fıtrat” adlı kitabına bakınız. Ve yine Ayetullah Cevadi Amuli’nin Konularına Göre Kuran’ı Kerim’in Tefsiri serisinin “Kuran’da Fıtrat” cildine bakılmalıdır.

[2] Mutlak anlamsa kâfir, dinin usulünü ve zaruretlerini inkâr edendir. Bu da hem inatçı kâfir hem de cahil kâfiri kapsamaktadır. İnatçı kâfir bilerek ve kasıtlı olarak hakikati inkâr eden kimsedir. Ama cahil kâfir hakkında ise şöyle denmektedir: Gerekli bilgiden yolsun kişidir eğer hakkı bilse ona yönelir.

[3] Adli İlahi, Üstad Mutahhari, Sekizinci Bölüm, s319 - 427 özellikle de s424 - 427 Özet ve Netice başlı altında.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar